Antik kent Troya, Troia yada Truva olarak adlandırılıyor. Kent içinde çok düzgün yapılmış ahşap yolda gezerken kendinizi defileye çıkmış gibi hissedebilirsiniz. Teninize dokunurken rahatlama hissi veren rüzgâr eşliğinde taş blokların önünde durup düş kurmamak elde değil. O dönemde yaşamak, Helen olmak, Homeros’un İlyada’sının güzel prensesine dönüşmek, insana kendini öyle güzel ve öyle özel hissettiriyor ki… Ta ki bir bloktan diğer bloğa geçişi sağlayan merdivenleri görene kadar. Özellikle tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kalan engelliler için hiç uygun olmadığını belirtmek zorundayım. Ve bir bloktan ötekine geçişi sağlayan bu merdivenlere alternatif olacak bir yol yok. Cihaz kullanmak zorunda kalan diğer engelliler için bu merdivenler zorlayıcı olsa da geziyi imkânsızlaştırıyor. Sadece ekstra dikkat etmekte fayda var.
Troya, kurulduğu yerde doğudan batıya doğru yayılmış kuzeybatı Anadolu fay hattının en uç noktasında bulunuyor. Bu antik kentin kurulduğu dönemlerde oluşan depremler her ne kadar “Tanrıların cezalandırılması” olarak algılansa da bu doğa olayının kentin mimarisinin gelişimi üzerinde çok etkisi var.
Savaşlarla, doğal afetlerle sürekli yıkılıp tekrar tekrar yapılmış bir kent. Dokuz ayrı katmandan oluşan bu açık hava müzesini gezerken insana, “İnsanlar binlerde yıl önce yapacaklarını yapmışlar zaten. Peki ama bizden geriye ne kalacak?” dedirtiyor.
Antik Kente girerken sizi tüm endamıyla karşılayan Truva Atı’nı ziyaret etmeyi sona bırakmıştım. Homeros İlyada’da Troya’nın sırlarını, içindekilere güven veren bir yuva gibi betimlese de o an karşımda duran görüntüsüyle bana pek güven vermedi açıkçası. Atın içine girmek için konumlandırılmış merdivenler çok dik ve aşınmadan dolayı kayganlaşmış bir zemine sahip. Birkaç denemeden sonra tüm cesaretimi topladıktan sonra destek alarak çıkabildim. Truva Savaşı’nın yaşandığı bu antik kent kurulduğu günden bu yana önemini korumakta. Tarihiyle, yaşanmışlığıyla sizi derinliklerine çekecek olan Troya Antik Kenti görmek için daha ertelemeyin derim.
Nasıl gidilir?
Özel aracınızla seyahat ediyorsanız, Ezine yoluna çıkıp kuzey yönüne hareket edin. Daha sonra Çıplak Köyü istikametine yönelin. Köyden sonra 5 kilometre daha ilerlediğinizde Troya’ya gelmiş olacaksınız. Özel araçla değil de toplu taşımayla gitmek zorunda kalırsanız eğer Çanakkale merkezden kalkan Çıplak ve Tevfikiye köy dolmuşlarını kullanabilirsiniz. Böylece şehir merkezine 30 kilometre uzaklıkta olan antik kente kekik kokulu çok keyifli bir yoldan varmış olacaksınız.