2010’lu yıllar teknik ve teknolojik gelişim açısından ne kadar inanılmaz bir on yıl oldu: Mobil internet (neredeyse) her yerde, istenilen her işlemci gücü neredeyse her cepte ve hatta bilekte. Bilgisayarlar görüntülerin şifresini çözmeyi öğrendi, dilleri tespit edebildi ve metin yazabilir hale geldi. Yüksek çözünürlüklü filmler akıllı telefonlar, tabletler ve televizyonlarda gigabytelarca veri olarak izlenildi ve podcastler radyoyu yeniden popüler kıldı.
Kim 2010’ların başında Google’ın gittikçe yerinde sayacağını ve Microsoft’un yenilikçi olarak öne çıkacağını tahmin edebilirdi? Ve Apple, Apple ile ilgili her şey, yeni eğlence dünyasının büyük kazananı ve bir Bluetooth kulaklık ile on yılın sonlarına doğru kendi şirket tarihinin en büyük zaferlerinden birini kutluyor. 2010’larda yapay zeka furyasını gördük, nesnelerin interneti (IoT) ile ve artırılmış ve sanal gerçeklik ile tanıştık, e-mobilite ve kripto para çılgınlığına şahit olduk, sosyal ağların çekiciliği ve sorunları ile yüzleştik, Snowden bir çok şeyi ifşa etti ve ilk büyük internet sorununu gördük: Bu düzensiz ortamda gerçekleşen her şey gerçekten iyi midir? 2010’larda sosyal hayatımızı, alışverişlerimizi, tatillerimizi, hareketlerimizi ve eğlencemizi interneti kullanarak değiştirmeyi öğrendik. Ve kademeli olarak bilgisayar programlarının bize gittikçe daha çok yardım etmesine izin verdik ve bizim için gittikçe daha çok karar almasına da izin verdik.
Biz daha önce hiç bu kadar açık, iyi bilgilendirilmiş, iyi okumuş ve kozmopolit, manipüle edilebilir, hassas ve kırılgan olmadık. Ve ancak şimdi, bu inanılmaz çağın sonunda biz teknolojik değişimin sonuçlarından haberdar ve bununla ilgilenir olmaya başladık. Gerçekten böyle yaşamak ve çalışmak mı istiyoruz? Bu nedenledir ki, toplumsal alandaki yüz tanılama sistemlerinin ertelenmesi tüm dünyada tartışıldı ve bu tartışma 2020’nin başında en yüksek politik seviyede gerçekleşti: Geçtiğimiz on yılda, çok fazla şey çok hızlı gerçekleşti. Dünya bir süreliğine durdurma tuşuna basmak istiyor. Bunu da yeni atılım başlayalı çok olduktan sonra istiyor.
Geçmişe Bakış: 2010’lar
Geçtiğimiz on yılı bir arada tutan ana çivi akıllı telefon oldu. Veya daha iyisi: Geniş bantlı internetin her yeri ele geçirmesi. Bu sosyal medyanın başarısını ve yeni hareketlilik çözümlerini ile değişen tüketici alışkanlıklarını açıklıyor. Ve yine de, bunlar gelecek olan için sadece temeli oluşturdu, daha geniş kapsamlı gündelik hayata dair dijital devrimler…
Gelecek Ellerimizdeydi
Hiç bir şey dijitalleşmenin ateşini geniş bantlı mobil internetin yaygınlaşması kadar harlamadı. Ve hiç bir şey geniş bantlı mobil internetin ateşini akıllı telefonların büyük başarısı kadar harlamadı. İlk başta, mobil bağlantıların sayısı, tüm dünyada 2000 ve 2010 yılları arasında beş katına çıktı. Ardından, iPhone’ların ortaya çıkışı ile, Apple 2007’de akıllı telefon devrimim ateşini yaktı. Güncel dönem başladı ve kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına aldı: 2009-2019 arasında, akıllı telefon kullananların sayısı 8 katına çıktı. Bugün, dünyadaki her iki kişiden birinin internet bağlantısı olan bir cep telefonu var.
Her teknoloji firması bu devrimi öngörmedi, bazıları hatta bunu fark dahi etmedi. Bir çoğu da hızlı büyüme esnasında kaybolup gitti. Şubat 2020’de, en yüksek piyasa değeri-ne sahip on şirketten yedi tanesi teknoloji şirketleriydi: Apple, Microsoft, Alphabet, Amazon, Facebook, Alibaba ve Tencent. (bir numarada Suudi Aramco şirketi yer alıyordu, 1.9 milyar ABD doları ile). Bu şirketler internetin yayılması ile bambaşka oranlarda büyümüş olsalar da 2009’da, sadece Microsoft ve Apple en büyük şirketler listesine girebiliyordu. Bunların hepsinin en büyük sebebi veya sebeplerin-den biri akıllı telefonlar sayesinde elde ettikleri cirolar.
İnternet bu şirketleri zenginleştirdi. Fakat sadece akıllı telefon sayesinde bunlar güç sahibi olabildi: Bunlar kullanıcıların gündelik hayatlarını kendi işlem merkezleri ile bağlantılamayı başardı ve konforun yardımıyla ve tüm tekelleşmeye rağmen kendilerini vazgeçilmez hale getirdiler. Bu şirketler bağlantılı hayatın soyut ve somut alt yapılarını kurdular. Bir çok müşterileri için internet onlar demek. Fakat tam olarak da bu şirketler 2020’de bir çıkmaz içindeler, borsalarda geleceği bizzat temsil ederken: Kendilerini zirve-ye taşıyan devrim tarafından alaşağı edilmeleri ihtimali söz konusu.
Gelecek Onların Ellerindeydi
Modern akıllı telefonun şeklini ve fonksiyonunu belirleyen ilk olgu teknik sınırlamalar ve sosyal ihtiyaçlar oldu: Kullanıcılar için, bu esasen ekranlı ve klavyeli bir taşınabilir bilgi-sayar, MP3 oynatıcılara bir alternatif, yön bulma cihazı ve chatleşme aracıydı. Büyük teknoloji şirketleri için, bu harika bir odak mıknatısıydı, reklamlar göstererek durumdan fay-dalandılar, kullanıcıların gündelik hayatlarına dair bilgiler edindiler ve buna uygun hizmetler sattılar ve bunların hep-sinin şartları normal hayat şartlarında asla kabul edilemez derecedeydi. Fakat bu model başarılı oldu ve sonuç olarak teknolojik gelişmenin bir sonraki aşamasına giden yolu açtı.
Sonraki internet devrimi şimdiden başladı ve bu bir kez daha bir mobil bağlantı devrimi. Fakat burada 5G destekli cep telefonlarıyla yer alacaklarını sananlar yanılıyor: Yeni cep telefonu nesli insanlar için üretilmedi. Aslında, bu, dijitalleşmenin geçmişin yükünden kurtulmasının temeli oldu açık bir ifadeyle artık odak insanlar üzerindeki dijital altyapı. Parasını esasen online reklamlar ve ticari gözlem ile kazanan tüm şirketler, buna ağırlık verecek (veya en azından şimdikinden fazla) ve böylece modern zamanları daha iyi anlayacak belki de zaman içinde kendilerine teknoloji şirketi dahi demeyecekler. Salt dijital teknoloji için bu bir yönelim veya etki alanı olmayacak, konu gereçlerin nasıl çalışacağı olacak: güvenilir, herkesin iyiliği için ve en önemlisi arka planda.
Uyarlanmış Bir Fikrin Parazitsel Biçimde Kullanımı
Cep telefonu çağının sonu uzun süredir bekleniyor. Belki akıllı telefonlar hayatımızdan yok olup kaybolmayacak ama bunlar bugünün veri dünyasında yavaş yavaş kişisel ağlara erişimde en önemli kaynak olma özelliklerini kaybediyorlar. Artık telefonu cebinizden çıkarmaya ne kadar az ihtiyaç duyarsanız, o telefon o kadar iyi kabul ediliyor. Sonuç olarak, cep telefonu aksesuarları artık cihazın kendisinden daha yenilikçi bir hal aldı. Cep telefonunun önemi azalırken, kablosuz anahtarlar, konuşan duvar saatler ve etkileşime girebilen hoparlörler artık mobil internetin yeni kullanıcı ara yüzü olarak öne çıkıyor.
Modern bir televizyon için bir cep telefonu dokunmatik bir kumanda veya stream kaynağından fazlası değil. Telefon artık süpermarkette daha çipli bir kart, arabanızda kişiselleşmiş hizmetler için bir kaynak. Gittikçe cep telefonuyla özdeşleşen özellikler ondan uzaklaştırılıyor ve daha uygun cihazlara yöneltiliyor. 2020’li yılların önemli sorusunu basitçe şöyle tanımlayabiliriz: Cep telefonunun yerini ne alacak?
Cep Telefonunun Yerini Ne Alacak?
Gelecekle ilgili kesin hayaller kurmak riskli ve açıkçası başarılı üreticilerin dahi bu konuda kesin cevapları olduğunu iddia etmek de mümkün değil. Bu da bize yenilikçilikteki duraklamanın sebebini verebilir. Fakat durum bundan daha karışık olmalı: Teknoloji endüstrisi mobil reklamlara bağımlı olduğu için, kullanıcının perspektifi söz konusu olunca ekranlardan vazgeçmesi mümkün değil. Bunun yerine, onlar cep telefonunu odak alan yeniliklere ağırlık veriyor. Bluetooth kulaklıklar aklınıza gelebilecek her biçimde mevcut ve bunlar bile NFC ödeme özelliğine sahip olmaya başladı. Bunlar size bir cihazı elinizde tutmadan dijital işlemler yapma imkanı tanıyor. Fakat bu da şu soruyu akla getiriyor, bizim neden halen bir cep telefonuna ihtiyacımız var?
Ses, Hareketler ve Dokunma
Biz bugün 2020’lerin başında garip bir geçici süreçteyiz, mobil veriye (neredeyse) her yerde ulaşabiliyoruz ama alıcılar neredeyse tamamen akıllı telefon biçiminde. 5G ve başka esnek kablosuz veri aktarım yöntemleri ile, bu avantaj artık sadece cep telefonlarına ait olmayacak. Bununla birlikte, cep telefonun aşırı derecede kullanışlı kılan özellikler de sadece ona ait olmayacak, çünkü biz ona çok fazla dikkat ve kişisel bilgi verdik.
Gelecekte ne olacağına dair bir çok tahmin yürütülüyor. Genel ortak fikre göre artık yeni gereçlerde bir ekran olmayacak ve bunlar insanlarla sadece indirekt veya dikkat çekmeyen bir biçimde iletişim kuracak. Dijital olarak entegre edilmiş, Internet of Things destekli şehirlerin, akıllı binaların ve özel alanların hayalleri kuruluyor. e-arabaların ağdan trafikle ilgili bilgiler alacağı ve insanları eğlendireceği öngörülüyor. Nesnelerin ve alanların insanlarla “duygusal” etkileşime geçip, insanların ruh haline alışacağı veya bunu değiştirmeye çalışacağı düşleniyor. Bu hayallerde veri ve objeler hareketli ve uysal bir biçimde birbirinin içinde eriyor.
Bütün bunlardaki devasa gizlilik ihlali ve verisel otonomi tehlikesini görmek için Snowden olmaya gerek yok. Bunun için gerekli olan teknolojik ve sosyal atılımlara daha değinmedik bile. Tüm bunlara rağmen, gelecek on yılda dijital “küre”nin genişlemesi beklenebilir ve bununla birlikte dijital tanıma da artacak: evde, alışveriş merkezinde, kamusal ticari alanlarda ve özellikle iş yerinde. Gelecek on yıl dijital ekonomi ve toplumun hükümetlerce daha çok düzenleneceği bir on yıl olacak. Buna paralel olarak, IT sektörüne sosyal talep ve bununla birlikte toplumun bundan sağlayacağı fayda da artacak. 2020’ler devletlerin artık sadece dijitalizasyonu gözetleyeceği bir on yıl olmayacak, artık gittikçe buna müdahil olacaklar ve kontrol edecekler. Yeni yasalar, daha fazla düzenleme ve yeni vergiler uluslararası monopolleri sallayacak– hatta belki de interneti ulusal sınırlar içinde ayıracaklar.
Yeni Bir Dünya İçin Yeni Donanım
Dijitalleşme, geçerlilik kazanabildiği veya var olan standartlara uygun olduğu yerlerde başarılıydı. Şu ana dek, internetin uluslararası yapısını protokol sınırları şeklinde belirleyen dil sınırlarıydı. Bir avuç donanım ve yazılım üreticisinin piyasa değeri, ki bunlar genelde karteller, bunun sebebiydi. Eğer bir kaç yeni çip üreticisi bu on yıla piyasaya girerse bu heyecan verici olacak. Örneğin, Çin ABD’ye olan bağımlılığından kurtulmak ve alt üstleniciler ile ihtiyacının yüzde 70’ini kendi kaynakları ile üretmeyi hedefliyor. Ve Avrupa bile kendi işlemcileri ile küresel bir süper bilgisayar kurmak ve kendi çiplerini bulut, sunucular, arabalar ve YZ için 2023’e kadar üretmeye başlamak istiyor.
Quantum bilgisayarların ticari olarak kullanılabilir işlemci hızlandırıcılar olarak çıkış yapmasını beklemiyoruz. Buna rağmen, ilk quantum uyarıcılar yeni malzemeler geliştirebilir ve yenilikçi quantum sensörleri son derece hassas ölçümler yapabilir. Seviye seviye ufak quantum işlemciler teknik olarak ilgili algoritmaları çalıştırabilir hale gelecek. Her durumda, dev IT şirketlerinin quantum alanında üstünlük yarışı hızlanacak. Google şu an en iyi donanıma sahip. IBM, Amazon, Microsoft ve diğerleri şu an daha çok optimal quantum algoritmaları ile ilgili. Bu bile tek başına bir teknik devrim olacak ve son kullanıcı için şimdilik pek bir şey ifade etmeyecek.
Gelecek on yıldaki en büyük değişim büyük ihtimalle şu olacak: Dijitalleşme halen direkt fark edilebilir durumda öncelikle de eksik veya geri kaldığı alanlarda. Fakat veri ve işlemci gücü çevremize karıştığında, dijital olan her şeye karşı tutumumuz da değişecek. Akıllı telefon bizim sanal dünyaya yakınlığımızı geçen on yılda belirledi ve bu dünyayı bize adeta empoze etti. Geri tepmesinin vakti geçti bile. Fakat tepki bir birliktelik olmayacak, bir yok olma yaşanacak: Dünya gelecek on yılda daha da dijitalleşecek. Bizim istediğimizin aksine.