CHP Genel Lider Yardımcısı Bülent Tezcan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik kelamlarına; “Sayın Erdoğan bundan rahatsız olup, tehdit olarak algılıyorsa demek ki kendisinin kamu görevlilerine hukuk dışı telkin, tavsiye ve baskıları var demektir. Bu aslında bir manada ikrardır. Sayın Erdoğan’ın, Sayın Cumhurbaşkanı’nın hatalıların telaşı içinde olduğunu görüyoruz” yansısını gösterdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kamu görevlilerini tehdit ettiğini öne sürerek, “Son devirde giderek sıklaşan bir formda ana muhalefetin başındaki zatın kamu görevlilerine hakaret ettiğini, bürokratları amaç aldığını hatta açıkça tehdit ettiğini görmeye başladık” dedi. CHP Genel Lider Yardımcısı Bülent Tezcan, Erdoğan’ın kelamlarına reaksiyon gösterdi. ANKA Haber Ajansı’nın sorularını yanıtlayan Tezcan, şunları söyledi:
“Sayın Erdoğan’ın açıklamasından hatalıların telaşı içinde olduğunu görüyoruz. Sayın Genel Başkan’ın söylemiş olduğu çok nettir. Kamu görevlilerine hukukun içerisinde kalmalarını, vazifelerini kanunlara ve hukuka uygun yapmaları gerektiği konusunda çok değerli ihtarlarda bulunuyor. Bu sorumlu bir siyasetçinin, bir devlet adamının, ana muhalefet partisi başkanının yapması gereken şeydir. Sayın Erdoğan, bunu tehdit olarak algılıyorsa demek ki kendisi kamu görevlilerine hukuka ters, hukuk dışı iş yapmaları konusunda özel bir isteği, baskısı ya da telkini var; demek ki. Sayın Genel Lider kamu görevlilerine hukukun dışında bir şey yapın demedi. Misyonunuzu hukuk dışı baskılara boyun eğmeyin, hukuk içerisinde misyonunuzu yapın; dedi. Sayın Erdoğan bundan rahatsız olup, tehdit olarak algılıyorsa demek ki kendisinin kamu görevlilerine hukuk dışı telkin, tavsiye ve baskıları var demektir. Bu aslında bir manada ikrardır.
İkincisi Sayın Erdoğan’ın, Sayın Cumhurbaşkanı’nın hatalıların telaşı içinde olduğunu görüyoruz. Bu sıkıntıyı aile üzerinden yürütülen bir hakaret üzere tarih etmeye kalkıyor. Tam bilakis, Sayın Genel Lider aile ile ilgili sorunları siyaset materyali hiç yapmamıştır. Bunu yapma alışkanlığı Sayın Erdoğan’dadır. Sayın Erdoğan miting meydanlarında bile akla hayale gelmeyecek, ağza alınmayacak sözlerle; insanların inanç, köken, cinsleri, mezhepleriyle ilgili; bunlar güya alçaltıcı şeylermiş üzere miting meydanlarında bunları materyal yapmaktan çekinmeyen bir siyasetçidir. Bunlar aşağılanacak konular değildir, kişinin kendinin gocunacağı konular da olmamasına karşın bunları daima siyasetin gündeminde tutan kendisidir.
Bu problem ise aile üzerinden konuşmak değil, tam aksine kamu gücünü kullanarak, kamu kaynaklarını kullanarak, bilhassa bu memleketin kaynaklarını yurt dışına kaçırmaya dönük bir kaçış planının ifşa edilmesidir. Aileyi bu işin içine karıştıran Sayın Kılıçdaroğlu değil. Sayın Erdoğan’ın ta kendisidir. Siz aile fertlerinizi bu kuruluşların başına yerleştirir, bu kuruluşları bu tip yurt dışına, Amerika’ya milyonlarca dolar bağışın aktarıldığı kuruluşlar haline getirirseniz… Ülkede çocuklar, üniversite öğrencileri kalacak yurt bulamazken ilgisiz ve alakasız yerlerde 35 katlı binalar yaparsanız. Manhattan’daki yere 15 buçuk milyon dolar para verirseniz, Muhammed Ali’nin çiftliğine 2,5 milyon dolar para verirseniz, Türkiye’deki bağışları alıp buralara oluk oluk akıtırsanız… Bu ortada bunu kendi vatandaşlarınıza açıklamazsanız, gerisinden dönüp hangi öğrenciye kaç lira burs verdiğinizi, kaç kişiyi nerede yatırdığınızı, konaklattığınızı izah edemezseniz ve sonra da bu kuruluşların merkezine aile fertlerinizi oturtursanız, siyaset bunu konuşur. Bunu sorar, bunun hesabını sorar. Bu aile üzerinden siyaset yapmak değildir. Ailenin özel bağlantıları, ailenin kendi içimde geçimsizliği var mı, yok mu konuşulmuyor. Hane içindeki bir sorun değil konuşulan. Ne konuşuluyor? Kamuyu ilgilendiren, vergiden bağışık tutulan bağışların aktarıldığı bir kanal var. ve siz o kanalın başına akrabalarınızı geçirmişsiniz. E geçirmeyin. Konuşulmasını istemiyorsanız, geçirmeyin.
Gibisi Man Adası evraklarında da gördük. Aile fertlerinizin olduğu, yakınlarınızın olduğu şahıslar; Man Adası üzere bir yerde bir poundluk şirket kuracak, o adadaki şirketlerin niçin kurulduğunu herkes biliyor. Kara para aktarmak ya da vergiden kaçmak için muhakkak planların yapıldığı, vergi cennetleri olduğu biliniyor oraların. Sonra bu şirketin paylarını 15 milyon dolara satacaksınız. O para Türkiye’ye gelecek. Enişteye bu para nereden geldi diye sorunca, aileyi işin içine karıştırıyorsun diyeceksiniz. Olmaz bu türlü bir şey. Bu aileyi karıştırmak değildir. Bu tüyü bitmemiş yetimin hakkını aramaktır. Siyasetin misyonu de budur.”