Çin ve ABD arasında bir yılı aşkın süredir devam eden ticaret savaşının 12 müzakere toplantısı geride kalırken, somut bir anlaşmaya ulaşamayan iki ülkenin önemli gündem başlıklarından en önemlilerini Çin’in, “Made In China 2025” (MIC 2025) planı ve “nadir madenler” oluşturuyor.
ABD Başkanı Donald Trump, geçen yıl mart ayında ülkesinin Çin’e karşı verdiği ticaret açığını gerekçe göstererek, fitilini ateşlediği ticaret savaşında ilk etapta 250 milyar dolar değerinde Çin mallarına ilave gümrük tarifeleri getirdi. Çin’in Şanghay kentinde geçen ay sonu düzenlenen 12’nci müzakereden somut bir anlaşma çıkmamasının ardından Başkan Trump’ın 300 milyar dolar değerindeki Çin mallarına 1 Eylül’den itibaren yüzde 10 vergi getirileceğini açıklaması ise MIC2025 planını tekrar gündeme taşıdı.
ÇİN’İN “MADE İN CHİNA 2025” PLANI
ABD’nin kendine tehdit olarak gördüğü MIC2025 planını Pekin yönetimi 2015 yılında açıklamıştı. MIC2025 programı robotik teknolojiler, denizcilik, demiryolu ulaşımı, elektrikli araçlar, havacılık ve uzay teknolojileri, bilişim ve internet teknolojileri, tıp teknolojisi ve ilaç sanayi, tarım ve enerji alanlarını kapsıyor.
Pekin yönetimi teknoloji ve üretimde dönüşüm fırsatı olarak gördüğü “MIC2025″le yaklaşık 10 teknoloji ağırlıklı stratejik sektörde öncü rol oynamayı planlıyor. Söz konusu programa göre, Pekin, havacılık, uzay ve bilişim teknolojilerinin materyal ve önemli parçalarının üretiminde 2020’ye kadar yüzde 40, 2025’e kadar yüzde 70 oranında kendine yeterli hale gelmeyi amaçlıyor.
Çinli yetkililer MIC2025’in ticari müzakerelerle ilgisi olmadığını savunsa da ABD cenahında söz konusu program, Pekin yönetiminin devlet eliyle yüksek teknoloji alanında küresel rekabette baskın rol oynamak istediği ve adil rekabete zarar verdiği şeklinde algılanıyor.
Çin’in bu sektörlerde devlet şirketlerini desteklemesini ABD, “Çin, Amerikan özel şirketlerinin adil rekabetine zarar veriyor.” ifadeleriyle eleştiriyor.
TİCARET SAVAŞININ NADİR MADENLER BOYUTU
ABD’ye ticaret savaşında yaptırım ve gümrük vergisi misillemeleri bakımından dezavantajlı olan Pekin, mayıs ayında uzun bir kesintiye uğrayan ticaret müzakerelerinin başarısız sonuçlanması sonrası ABD’yi “nadir madenler” ile tehdit etmeye başlamıştı.
Çin’de devlet planlama teşkilatı olarak görev yapan Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu (NDRC) yetkilileri, “Biz dünyada nadir elementleri üreten ilk sıradaki ülkeyiz. Çok sayıda gelişmiş ülkenin nadir madenler için Çin’e ihtiyacı var.” ifadelerini kullandı.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Ciangsu eyaletinde nadir madenleri çıkaran bir metal şirketini ziyaret etmesi medyada “Çin, ABD’ye nadir madenler kozunu kullanmaya hazırlanıyor.” yorumlarına neden olmuştu.
Önemli teknolojilerde kullanılan ve yenilenemeyen kaynaklar olarak tanımlanan “nadir madenler” 17 tür elementten oluşuyor. Ağır ve hafif nadir element olarak iki ana gruba ayrılan nadir madenler, metalurji, petro kimya, optik, lazer, manyetizma, elektronik gibi modern sanayinin birçok alanında kullanılmakta.
Dünyadaki nadir madenlerin yüzde 80’ini üreten Çin, ayrıca ABD’nin nadir madenler ithalatının yüzde 80’inin karşılıyor. Söz konusu madenler, sivil sanayiden askeri sanayiye cep telefonları, elektrikli araç motorları, uydular ve savaş uçağı motorlarında kullanılmasıyla “endüstriyel katalizör” olarak ifade ediliyor. Bu yönüyle nadir madenler küçük ama stratejik unsurlar olarak görülüyor.
GELECEK MÜZAKEREYİ BEKLEYEN KONULAR
İkili ilişkilerde Çin tarafı mütemadiyen “Müzakereyse, elbette. Savaşsa savaşırız.” söylemlerini tekrar ediyor. Ancak ABD mallarına yönelik ilave gümrük tarifesi uygulaması konusunda Washington yönetimine göre eli daha zayıf olan Çin, son olarak milli para birimi yuanın devalüasyonunu devreye aldı.
Çin para birimi son 11 yıldır dolar karşısındaki en düşük seviyesine geriledi, Pekin yönetimi ABD’den tarım ürünleri alımını geçici olarak durdurdu. Trump da Çin’i “döviz manipülatörü” olmakla itham etti.
ABD gelecek ay, ticaret müzakerelerinin 13’üncüsüne ev sahipliği yapacak. Çin’in taviz vermek istemediği MIC2025 planı, alımını durdurduğu Amerikan tarım ürünleri, devalüasyona giren yuanın müzakerelerde önemli gündem başlıkları olacağı öngörülürken, gelecek eylül ayı müzakeresinden iki tarafın bir anlaşmaya varıp varamayacağı merakla bekleniyor.