Çin resmi basınındaki haberlere göre, ülkede yapılan bir parti toplantısında, dini klasikler ve metinlerin, Çin Komünist Partisinin (ÇKP) kendi görüşleri ve “çağın şartlarına uygun” olması istendi.
Başkent Pekin’de 26 Kasım’da ülkedeki en üst düzey istişare organı Halk Siyasi Danışma Konferansında Vang Yang başkanlığında bir toplantı yapıldı. Toplantıda, ülkedeki dini kuruluşların temsilcilerinden, dini klasik ve metinlerin ÇKP’nin görüşlerine ve çağın şartlarına uygun şekilde yeniden yorumlanması çağrısı yapıldı.
“Adım adım Çin tipi dini ideolojik sistem”
Çin’de Diyanet İşleri Başkanlığı gibi faaliyet gösteren devlet kontrolündeki Çin İslam Cemiyeti (ÇİC) başta olmak üzere Hristiyan, Budist ve Taoist inanç gruplarının temsilcilerinin yer aldığı toplantıda Vang, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in dini çalışmalar hakkındaki fikirlerinin derinlemesine öğrenilmesi gerektiğini savundu.
Vang, “Miras olarak gelen ile yenilik birleştirilmeli, dini toplulukların ana rolleri ve tüm dini çevrelerden gelen güç birleştirilmeli, dini doktrin ve kuralları iyi bir şekilde yorumlanmalı. Adım adım Çin tipi dini ideolojik sistem, zamanın gerekleriyle uyumlu halde şekillendirilerek sosyalist toplumla dinlerin ideolojik temelini pekiştirmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
ÇKP’nin etkin isimlerinden Vang’ın, bu durumun dinin sağlıklı gelişimi için bir gereklilik olduğunu iddia etmesi de dikkati çekti.
Diğer yandan Çin’in Şinhua ajansının haberinde, toplantıda katılımcıların, dini klasiklerin, “zamanın gerekliliklerine” uymayan kısımlarının ihtiyaç halinde “yeniden çevrilmesi, yorumlanması veya o kısımlara dipnot eklenmesi gerektiğini vurguladığı belirtildi.
Fransız Le Figaro gazetesine konuşan Pekin’deki Çin Sosyal Bilimler Akademisi araştırmacısı Rın Yanli, farklı dini kuruluşların temsilcilerinin katıldığı toplantının Çin’de dinlerin daha sıkı şekilde kontrol edileceğini gösterdiğini söyledi.
Rın, “Son yıllarda görüldüğü gibi dinlerin üzerindeki kontrolü sıkılaştırmak ters etki yaratacaktır. İktidarın görevi dinleri değil ülkeyi, ekonomiyi ve toplumu yönetmektir. Bazı yetkililer bunu anlamıyor gibi görünüyor.” yorumunu yaptı.
Tarihçi Cang Lifan da “Komünist rejim bir mezhep ve Tibet Budizmini, Katolikliği veya İslamiyet’i rakip ideolojiler olarak görüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Ülkede dini metinler üzerinde ne gibi yorum ya da değişiklik yapılacağına dair bilgi paylaşılmazken, uygulamanın detaylarına ilişkin de bir yol haritası yer almıyor.
“İslam’ın Çinleşmesi” için 5 yıllık plan
Çin’de ocak ayında düzenlenen bir toplantıda devlet kontrolündeki ÇİC, “Çin İslam’ı” kavramını öne sürmüş, ülkenin Müslüman toplumuna “sosyalist değerler” eğitimi vereceğini bildirmişti.
Toplantıda “İslam’ın Çinleşmesi için 5 Yıllık Çalışma Planı 2018-2022” adlı seminer verilmiş, Müslüman topluma “ÇKP’nin İslam üzerine çalışmalarını sıkı şekilde uygulamaları, İslam’ın Çinleşmesine sadık kalmaları, Çin İslam’ı ve Çin tipi sosyalizmi teşvik etmeleri” çağrısı yapılmıştı.
ÇİC Başkanı Yang Faming, toplantıda “sosyalist değerler üzerine ders ve eğitimlerin verilmesi için ilgili önlemlerin alınması ve geleneksel Çin kültürünün camilerdeki etkinliklere girmesi gerektiğini” ileri sürmüştü.
Diğer yandan Pekin merkezli Çin İslam Enstitüsü Yardımcı Dekanı Gao Canfu da ÇKP’nin resmi yayın organlarından Global Times gazetesine yaptığı açıklamada, “İslamiyet’in Çinleştirilmesi” sürecinde İslamiyet’te bir değişim olmayacağını savundu. Ancak Gao’nun ifadelerinde “İslam’daki inanç, davranış ve ideolojide değişim olmaksızın sosyalist değerlerle uyumlu hale getirilmesi” söylemi bu konuda birçok soru işaretini de beraberinde getirdi. Zira Gao, “sosyalist değerlerle uyumlu” çıkarılacak kitapların bu yıl camilerde okutulacağını dile getirmişti.
Müslümanlara sosyalist eğitim vurgusu
ÇİC, geçen yıl mayısta ülkedeki Müslümanlara “sosyalist değerleri öğrenme, vatanseverlik ruhunu ilerletme, Çin kültürünü öğrenme; ülke genelindeki camilere de “Çin bayrağını göndere çekmeleri” çağrısı yapmıştı.
Çağrının ardından Müslümanların çoğunlukta yaşadığı bölgelerden Ningşia Hui Özerk Bölgesi ve Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde birçok camide Çin bayrağı göndere çekilmişti. Başkent Pekin’deki camilerin kapıları ve avlularında Çin bayrağının göndere çekildiği gözlemlenmişti.
“Yasa dışı dini eğitim” iddiasıyla üç camiyi ibadete kapatmışlardı
Çin’in Yünnan eyaletinin Veyşan ilçesindeki yerel yetkililer, Aralık 2018’de üç camiyi “yasa dışı dini eğitim” verildiği gerekçesiyle ibadete kapatmıştı. Caminin kapatılması için gelen güvenlik ekipleri ile Çinli Müslümanlar (Hui) arasında gerginlik çıkmıştı. Camilerin akıbeti bilinmiyor.
Ülkede ağustos ayında da Ningşia Hui Özerk Bölgesi’nin Veycou kasabasında ülkenin Müslüman grupları arasında çoğunluğu oluşturan Hui Müslümanlarından yüzlercesi, kültür devrimi sırasında yıkılan Veycou Ulu Cami yerine inşa edilen yeni caminin yerel hükümet tarafından yıkılması kararını protesto etmiş, protesto gösterilerinin ardından yerel yetkililer geri adım atmıştı.
Diğer yandan ABD basınından Newsweek dergisinin haberinde temmuzda, Çin genelinde son üç yılda 20’den fazla caminin yıkıldığı bildirilmişti. Çok sayıda caminin ise kubbe, minare veya avlu kısmının zarar gördüğü kaydedilmişti.
Çin’deki 56 etnik unsurdan 10’u Müslüman. Hui (Çinli Müslümanlar), Kırgız, Kazak, Uygur, Tacik, Tatar, Özbek, Salar, Baoan ve Dongşiang etnik azınlıkları yoğun olarak Çin’in kuzeyi ve kuzeybatısında yaşıyor.
Huilerin ve Uygurların ayrıca Ningşia Hui Özerk Bölgesi ve Sincan Uygur Özerk Bölgesi adlı iki otonom bölgesi bulunuyor.