Akçam, yaptığı açıklamada, bebeklik dönemindeki bilgi ihtiyacının yüzde 80-90’ını sağlayan duyu organının göz olduğunu belirterek, “Gözün insan hayatındaki önemi çok büyük. Görme azlığı diğer gelişimsel faktörleri de olumsuz etkiler ve başka problemleri beraberinde getirir.” ifadesini kullandı.
Çocuklarda en sık görülen göz problemlerini göz kayması, göz tembelliği, kırma, gözyaşı kanal tıkanıklığı olarak sıralayan Akçam, şunları kaydetti:
“Bunların yanında, daha çok erişkin yaşlarda görüldüğü zannedilen katarakt ve göz tansiyonu da çocuklarda görülebilmektedir. Ayrıca çocuklarda retinoblastom başta olmak üzere çok çeşitli göz kanserleri de olabilmekte ve bunlar hayati risk oluşturabilmektedir. Prematüre bebeklerde görülen retinopati ise özel bir tanı, takip ve tedavi protokolü olan acil bir göz patolojisidir ve bambaşka bir konudur. Görüldüğü üzere anne karnından yaşamın sonuna kadar her yaşta çok değişik göz hastalıkları görülebilmekte, hatta bazen hayati risk oluşturabilmektedir. Bu bağlamda genel olarak göz hastalıklarının yaşı olmaz ve göz problemleri ihmale gelmez.”
Akıllı telefon ve tablet kullanımının yaygınlaştığını, hatta birçok kişide teknoloji bağımlılığı oluştuğunu vurgulayan Akçam, “Araştırmalara göre, insanlar günde ortalama 11 saati dijital ekran karşısında geçirmektedir. Bu cihazlarla aşırı etkileşim içinde olmak çocuklarda duruş bozukluğu, kamburluk, boyun fıtığı ve asosyallik gibi birçok fiziksel ve psikolojik rahatsızlığa yol açmaktadır. Bu durumdan en çok 5-9 yaş arasındaki çocuklar etkilenmektedir.” ifadelerini kullandı.
Akçam, akıllı telefon ve tabletlerin hareketsiz yaşam, mavi ışık hasarı, miyopi ve göz kırpma refleksinin azalması olmak üzere 4 şekilde göze zarar verdiğine dikkati çekerek, “Oturarak telefon ve tabletle uzun vakit geçirdiğimizde, vücudumuzdaki kan akımı yavaşlayarak kanımızda pıhtılaşma oluşturur. Bu pıhtılardan kopan parçalar da vücudun çeşitli yerlerindeki damarlarda tıkanmaya yol açabilir. Göz damarları vücudun en ince damarları olduğu için bu durumdan ön planda etkilenirler ve ani görme kaybı oluşur. Maalesef bu hastaların birçoğu eski görmelerine kavuşamamaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.