İstikametimiz, Viyana. Sadece Avusturya’nın değil, klasik müziğin, şnitzelin, tatlının ve harika mimarinin de başkenti! Uçakla iki saat. Konaklama ve yeme-içme, diğer Avrupa başkentlerine göre makul fiyatlarda. Bu dönemin bir artısı var, Noel pazarları! Bütün bunlarla birlikte şehirdeki toplu taşıma mükemmel işliyor. Ailecek gidiyorsanız önerim, ‘Airbnb’ veya ‘rezidans-apart otel’ gibi yerlerde kalmanız. Restoranların hemen hepsinde ana mönüye göre makul fiyatlı çocuk seçkileri var. Müzelerin ise hemen hepsi çocuklara ücretsiz.
Viyana’da taksiye binmeyi aklınıza bile getirmeyin. Çok zorda kalırsanız ‘Über’ var. Toplu taşıma bileti metro, tramvay ve otobüste geçerli. Kalış sürenize göre 24, 72 saat veya haftalık kartla şehrin altını üstüne getirebilirsiniz. Kasımda hava serin olur, yürürken terlemeyeceğiniz ama aynı zamanda üşümeyeceğiniz kıyafetler ve ayakkabılarınız hazırsa başlayalım.
Kafe ve lezzet şehri
Edineceğiniz ilk materyal, bir Viyana haritası olsun. Dijital birçok uygulama var. Haritanın en ortasına bakın ve her turist gibi şehrin en göbeğindeki Stephansdom’dan başlayın gezmeye. Çocuklar, katedralin meşhur çanı ‘Pummerin’in Viyana kuşatmasından kalan topların eritilerek yapıldığını öğrenince pek bir heyecanlanıyorlar. Kulesine çıkarak şehri kuşbakışı görebilirsiniz. Katedrali gezdikten sonra etrafında, arka ve ara sokaklarda dolaşın. Bu şehirde başınız hep yukarıda olsun. Art Nouveau’nun babalarından mimar Otto Wagner başta olmak üzere, onlarca sanatçı Viyana’ya eşsiz güzellikte binalar inşa etmişler. Metro durakları bile birer eser. Merkezdeki turunuzda Wollzeile’deki dünyaca ünlü şnitzel lokantası Figlmüller’e gidin. Sıra çoksa, pasajın diğer kapısından çıkıp Backerstrasse’deki ikinci şubesine oturun. Wollzeile üzerindeki tarihi kafe Diglas’ta kahve içip pasta yerken bana duacı olacaksınız. Viyana harika tarihi kahvelerle dolu… Central, Hawelka, Sperl, Sacher… Viyana’yı Viyana yapan tatlılardan ‘Sachertorte’yi illa Sacher pastanesinde yemek zorunda değilsiniz ama bence en güzeli orada. Yemeden dönmeyeceğiniz diğer tatlılar ‘Apfelstrudel’ ve ‘Topfenstrudel’ olsun.
Sarayların dili
Gelin ikinci rotanız opera olsun. Viyana’nın bir zamanlar en meşhur alışveriş ve gezinti caddesi ‘Karntnerstrasse’den geçeceksiniz. Ben arka paralel ve ara sokakları tercih ederim ama ilk defa gidiyorsanız anacaddeden şaşmayın. Opera binası karşınıza çıktığında azametiyle büyüleneceksiniz. Rehberli turlarla içini gezebiliyorsunuz. Operanın hemen arkasındaki müze Albertina harikadır. Aynı anda birçok sergiyi barındıran Albertina’da Avusturya saray hayatının izlerini de göreceksiniz. Kasımda Albrecht Dürer başta olmak üzere 5 farklı sergi var. Herbert Batliner’ın Albertina’ya bağışladığı koleksiyonda Picasso’dan Munch’a, Magritte’ten Cezanne’a yok yok. Sarayda nasıl yaşıyorlarmış diye merak ederseniz, hemen yandaki Hofburg Sarayı’nı gezebilirsiniz. Burası kışlık saray… Yazlığı da görmek isterseniz, ki ben olsam atlamazdım, Schönbrunn’a metro ve tramvay ile kolaylıkla ulaşırsınız.
Opera ve saray bahçeleri civarında gezerken Burggarten içindeki Palmenhaus ara bir durak veya yemek için ideal alternatif. Zamanında sarayın tropik bitki serasıymış. Günün her saatinde ambiyansı çok güzel. Önündeki devasa bahçe ile tam yanındaki diğer sera, Schmetterlinghaus (Kelebek Serası) görmeye değer. Yaklaşık yarım gününüzü alacak önerilerden önce hızlı bir-iki şey var aklımda. Mesela, Hundertwasserhaus. Sıradışı mimar Hundertwasser’in binası hemen herkesin uğrak noktası. Bina esas olarak bir apartman ama müze tarafı da var. İkinci kısa gezi ise Mozart’ın evine. Rehberlerde birden çok Mozart evi görürseniz şaşırmayın, hepsi doğru. Türbülanslı bir hayata sahip Mozart, Viyana’da yaklaşık 20 evde ikamet etmiş. Çok uzun olmayan bir başka hedef, Belvedere Sarayı. Klimt’in meşhur ‘Öpücük’ tablosu burada. Bahçesi çocukların koşturup enerji atmaları için harika. Akşama deliksiz uyku garanti!
Dünyanın ilk hayvanat bahçesi
Gelelim çocukların çıldıracağı bir numaralı aktiviteye: Schönbrunn Hayvanat Bahçesi. Hayvanat bahçesi Schönbrunn Sarayı’nın bahçeleri içinde. Küçük bir yer sanmayın, biz hiç dört-beş saatten aşağı çıkamadık. Bu senenin bonusu, yazın doğan bebek fil Kibali.
Tiergarten Schönbrunn, dünyanın ilk hayvanat bahçesi. 1752’de kurulmuş, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde. Avusturya İmparatorluğu’nun izlerini taşıyan tarihi binalarında gezerken, teknolojiyi ne kadar iyi kullandıklarına şaşıracaksınız. 700 tür hayvanın ciddi bir kısmı, nesli tehlike altında olanlar. Sadece hayvanat bahçesi deyip geçmeyin, aynı zamanda eğitim vermeyi ve çocuklara doğayı koruma ve sevdirmeyi misyon edinmiş bir kurum. Bu tatilin diğer büyük programı ise ‘Doğa Tarihi’ ve ‘Sanat Tarihi Müzesi’. 19. yüzyılda açılan bu iki müze, şehrin mihenk taşı binalarından. Çocukların çok daha ilgisini çeken, tabii ki Doğa Tarihi Müzesi. Dinozor iskeletinden yüzlerce farklı hayvana, 29 bin yıllık ‘Willendorf Venüsü’ heykelciğinden dünyanın en büyük meteorit koleksiyonuna herkesi hayran bırakıyor. Ve yoruyor! Buraya en az üç saat ayırın derim. İlk seyahatimizde kızımla koşa koşa gideceğimiz ‘Dijital Planetaryum’, müzenin 125. yılı şerefine hayata geçti.
Çocuk cenneti oyuncakçı
Bir akşam eski Viyana lokantalarını görmek isterseniz Grinzing isimli 19. Bölge’de bulunan ‘Heuriger’ restoranlarına gidin. Yemekler demişken, sokak sosisçilerini atladım sanmayın. Her birinde güvenle yiyebilirsiniz. Domuz eti içermeyenleri de var.
Viyana’da iki tane harika çocuk müzesi bulunuyor. Kindermuseum Wien, Schönbrunn Sarayı’nda. ‘Zoom’ ise şehrin göbeğinde, MQ-Museums Quartier’da. ZOOM’da atölyeler ve bir tiyatro da var. MQ içindeki ‘Mumok’, modern ve çağdaş sanatın ev sahibi iken, Leopold’un daimi sergisinde Egon Schiele ve Gustav Klimt başrolde. Girişte kısaca değindiğim ‘Noel Pazarları’ bu mevsimde şehrin her yerinde. Bir tanesiyle yetinmeyin. En meşhuru ve aynı zamanda en büyüğü Rathausplatz’daki. Belvedere Sarayı bahçesi ve Spittelberg (Mariahilferstrasse arkası) benim en sevdiklerimden. Kültür rotaları bitince Mariahilferstrasse üzerindeki Müller’in üst katına gidin. Devasa bir oyuncakçı…