Ülkemizdeki çocuk kitapçılarının sayısı son zamanlarda arttı. Bu güzel haber… Okumanın bilgiye erişimde en önemli kaynaklardan biri olduğuna şüphe yok. Bizim çocukluk yıllarımızda olmayan pek çok seyahat konulu kitap ve atlas raflarda küçük okurları bekliyor artık. Bu kitapları okuyan çocuklar yeni yerler, ülkeler ve yaşamlar hakkında bilgileri kolayca ve hızlıca öğrenme imkânına sahipler. Üstelik o bilgilere tekrar erişmek istediklerinde bunu kitaba tekrar bakarak saniyeler içinde yapabiliyorlar.
Benim kaleme aldığım ‘Dünyanın En Güzel Ülkesi’, İş Bankası ve Kültür Yayınları’ndan çıkan ‘Çocuklar İçin Resimli Atlas’, Redhouse Kidz tarafından yayımlanan ve 7 farklı ülkede 7 çocuğun yaşamından bir günün anlatıldığı ‘İşte Benim Bir Günüm’, Mandolin Yayınları’ndan çıkan ‘Başka Bir Ülkede Yaşasaydın’ ve ‘Dünya Çocukları Atlası’ gibi kitaplar çocuklara başka ülke ve yaşamlar hakkında pek çok bilgiyi sunan güzel örnekler…
Her ne kadar ekonomik biletler, uygun fiyatlı oteller, aile dostu turlar olsa da elbette ülkeleri anlatan birkaç kitabın bütçesi ile ailece yapılacak bir seyahatin bütçesi karşılaştırılamaz! Seyahate çıkmak için yurtdışına gidiyorsak gerektiği durumlarda vize alımı, seyahat sigortası yaptırılması, bavul hazırlığı ve o seyahat için ihtiyaçların da satın alınması, bir de seyahat sırasındaki harcamaları alt alta topladığımızda ortaya çıkan bütçe ile bir kütüphane dolusu kitap satın alabiliriz!
Mesele sadece kitap ve seyahatin fiyatından öte biraz da zamana bağlı aslında. Seyahat için ayırdığımız zamanda çocuğumuz pek çok kitap okuyup bitirebilir, bu sürede seyahat edilecek ülke ve şehrin tarihi, önemli yerleri vb. dışında pek çok yeni şey de öğrenebilir.
Fransa’da makaron, Antep’te baklava tatmak başka
Ancak sadece kitap okuyarak bilgi sahibi olanların bakış açıları, zorluklar ve yenilikler karşısındaki tavırları, deneyim eksikliğinden ötürü sık seyahat edenlere oranla daha sınırlı olacaktır. Üstelik çocukların tüm öğrenim hayatları boyunca kitaplardan öğrendikleri yabancı dil seyahatte o dili konuşan biriyle pratik yapmadıkça birkaç cümle ile derdini anlatmakla sınırlı kalıyor, maalesef keyifli bir sohbet ortamı oluşamıyor.
Ayrıca, Fransa’da makaron, Güney Afrika’da vetkoke, Hindistan’da naan ve biryani ya da Antep’te kebap ve baklavayı tatmamış, sadece kitaplardan okumuş bir çocuk ne yazık ki bu yemeklerin lezzeti, tadı, dokusu hakkında fikir sahibi olamaz. Aynı şey Kenya’da yapılan safari, Venedik’te yapılan gondol turu ya da Kapadokya’da balona binmek için de geçerli. Bir deneyimden alınan zevki, ailece paylaşacağınız mutluluk anını hiçbir kitap size ne de çocuğunuza da sağlayamaz.
Deneyerek öğrenmenin en güzel yolu
Yeni bir şehri sokaklarında gezerek öğrenmek, milyonlarca yıllık tarihi yapıları ve eserleri yerinde görmek, o ülkede yaşayan insanlarla tanışıp sohbet etmek, kültürlerini ve yaşamlarını onlardan dinlemek çocuklar için deneyimsel öğrenmenin en güzel yolu. Kitaplardan okunan bir bilgi zaman içinde unutulabilir ama yerinde deneyimleyerek öğrenilen bir bilgi çocukta anı olarak kalıp o seyahatten söz edildikçe tazelenecektir. Gezerek öğrenen çocuklar farklı yaşam koşullarına ve şartlara daha kolay uyum sağlayabilirler. Bunun yanında toplumsal kuralları uygulamak konusunda gözlem yaparak pratik kazanırlar ve yeni şeyleri denemek, öğrenmek konusunda istekli davranırlar. Dilini bile bilmedikleri insanlarla bedenini, elini ya da kolunu kullanarak anlaşabilecek, iletişim kurabilecek kadar özgüven geliştirebilirler.
Hem okuyan hem gezen çocuklar en bilgili olanları
İşte tüm bu sebeplerle ben çocukların bilgiyi öğrenmesinde okumanın ve seyahat etmenin birlikte olması gerektiğine inananlardanım. Gideceğiniz şehirler hakkında seyahat öncesinde kitap okuyarak fikir sahibi olmak çocuğunuzda merak uyandırmak adına önemli. Gezerken okuduklarını hatırlayan çocuğunuz çevresine karşı daha ilgili olacak, hatta öğrendiklerini muhtemelen sizlerle de paylaşmak, aktarmak isteyecektir. İki farklı tarz öğrenme birbirini tamamlayıp pekiştirebilir. Böylece çocuğunuzun genel kültürü, yeni şeyler deneme konusundaki isteği ve farklı ortamlara uyumu artar. En güzeli; ailece yaşadığınız bu deneyim aranızdaki bağları kuvvetlendirirken din, dil, ırk gibi farklılıkların önemli olmadığını, yaşadığımız dünyanın tüm canlılara ev sahipliği yaptığı mesajını çocuğunuza doğrudan aktarır.