Koronavirüs salgını halen devam ediyor ve henüz her şey normale dönmüş değil. Bu dönemde yaşanan değişimler de ortaya çıkıyor ve etkisini sürdürüyor. Örneğin bir dizi rapor bazı ülkelerin doğan bebek sayısında keskin bir düşüş yaşandığını gösteriyor. Bu eğilimin ne kadar uzağa ve geniş bir alana yayılacağı belirsiz, ancak bir kısım uzman, pandeminin ardından dünyanın birçok köşesinde “büyük, kalıcı bir nüfus düşüşü” görüleceğini tahmin ediyor. Oysa ki COVID-19 salgının ilk günlerinde, salgının nüfus patlamasına yol açacağı fikri ağırlık kazanmıştı.
Pandeminin ilan edilmesinden dokuz ay sonra, İspanya’da doğumlarda yüzde 22.6’lık bir düşüş yaşadı. İspanyol gazetesi El Pais’e göre, Aralık 2020 ile Ocak 2021 arasında İspanya’da bir önceki yılın aynı dönemine göre 13.000 daha az yeni doğan kaydedildi. İngiltere ve Fransa’da da benzer bir tablo ortaya çıkıyor. ABD’de 29 eyalet sağlık departmanından gelen veriler, Aralık 2020’de bir önceki yıla göre doğumlarda kabaca yüzde 7,3’lük bir düşüş tespit etti. CBS News, en kalabalık eyalet olan California’da, doğumlarda yüzde 10,2’lik bir düşüş olduğunu bildirdi.
Doğum oranı, son birkaç on yılda, özellikle doğum kontrol yöntemlerinin daha fazla bulunabilirliği nedeniyle, birçok ülke için zaten yavaş yavaş düşüyordu. Aslında, önümüzdeki 80 yıl içinde, bu genel eğilim gezegenin büyük bir bölümünde artacak ve ilk defa küresel bir düşüş yaşanacak gibi görünüyor.
Bu eğilimin, COVID-19 salgını ile birlikte bir dizi faktör tarafından desteklenmesi de muhtemel. İlk ve en önemlisi, ekonomik sıkıntılar ve çalkantılı işgücü piyasaları, özellikle de işsizliğin ve ani gelir düşüşlerinin genellikle doğum oranlarında düşüşe neden olması. Tahminler değişiklik gösteriyor, ancak pandemi ve bunun sonucunda ortaya çıkan ekonomik hasar nedeniyle dünya çapında milyonlarca insanın yoksulluğa itilmesi bekleniyor.
Araştırmacıların çoğu, bu eğilimin ne kadar süreceğini söylemekte tereddütlü görünüyor. En azından şimdilik, gelecek her zamanki gibi belirsizliğini koruyor.