ATO Congresium’da düzenlenen Genç Dostu Şehirler Kongre ve Sergisine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kentleşmede yaşanan sorunlara değinerek, Türkiye’nin yeni şehircilik modellerine ve uygulamalarına ihtiyacı olduğunu söyledi.
“SİYASİ PARTİ AYRIMI GÖZETMEDEN TÜM BELEDİYELERİMİZE TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu millet çalışan, üreten, hak bildiği yolda yürümekten çekinmeyen gençlere sahip olduğu sürece geleceğine her zaman umutla bakacaktır. Rabbim yol arkadaşlığımızı daim eylesin” ifadelerini kullanarak konuşmasına başladı.
Gençleri karar alma süreçlerine daha fazla dahil etmeyi sürdüreceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yönetimine kadın elinin değmesi ile beraber TBB’nin yeni bir dinamizm, yeni bir heyecan kazandığını görüyoruz. Bilhassa Birliğin gençlere, yaşlılara, engellilere ve kadınlara yönelik özgün projeleri devreye almasından memnuniyet duyuyoruz” diye konuştu.
Tabi afetler karşısında devletin ilgili kurumları yanında belediyelerin ve STK’ların imkanlarını seferber etmesinin acıları bir nebze hafiflettiğini kaydeden Erdoğan, “Siyasi parti ayrımı gözetmeden yardım çalışmalarında yer alan tüm belediyelerimize şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Türkiye, yaşanan felaketlerin büyüklüğüne rağmen benzer sıkıntılarla yüzleyen ülkelere göre bu sancılı süreci başarı ile yürütmüştür” şeklinde konuştu.
Yaşanan sel ve yangın afetlerinden bahseden Erdoğan, “Bu meseleler günlük siyasetin tartışmalarına malzeme edilemeyecek kadar önemlidir. Hele hele milletin ciğerini yakan bir musibetten siyasi rant devşirmeye çalışmanın izahı olamaz. Yanan orman hepimizin ormanı, giden canlar hepimizin ortak canlarıdır” ifadelerini kullandı.
“DAHA İYİSİNİ, GÜZELİNİ YAPMAK İÇİN ELİMİZDE YETERİ KADAR TECRÜBE DE, BİLGİ DE, İMKAN DA VARDIR”
Şehirlerin serüveninin aynı zamanda orada yaşan insanların da serüveni olarak görülmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun en güzel örneğinin İstanbul olduğunu belirtti.
İnsanı merkeze alan şehirlerin modern dönemle beraber yerini üretimin ve sanayinin merkezde olduğu yeni şehircilik modellerine bıraktığını belirten Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
* Modern şehirler bu bakımdan modern insanın çevreye, evrene, hayata ve topluma dair değişen bakış açısını da yansıtan birer sembol niteliğindedir. Devasa fabrikalar, işçilerin üst üste istiflendiği kamplar, giderek daha da yükselen gökdelenler, kalabalıklaşan şehirler, çarpık kentleşme bu yeni dönemin en belirgin özellikleridir.
* Toprak ve taşın yerini betona ve demire bırakan şehirler insan unsuruyla da fıtrata yabancılaşmaya başlamıştır. Refahın artmasıyla beraber insanlar şehircilikte de güzel olanın peşine düşmüş, yeni arayışlar içine girmiştir. Türkiye işte tüm bu süreçleri yaşamış bir ülkedir.
* Dolayısıyla daha iyisini, güzelini yapmak için elimizde yeteri kadar tecrübe de, bilgi de, imkan da vardır.
“GELECEĞİ KUCAKLAYAN ŞEHİRCİLİK MODELLERİNE VE UYGULAMALARINA İHTİYACIMIZ VAR”
Şehircilikte yeni bir döneme girildiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
* Sadece sosyal ve bireysel ilişkilerin değil, hayata dair birçok unsurun da kökten değişmeye başladığını görüyoruz. Buna paralel olarak insanların şehirden, şehir hayatından, yerel yönetimlerden beklentileri de değişiyor.
* İletişim araçlarının gelişmesi ile birlikte şehir sakinleri parçası oldukları hayata dair görüşlerini, beklenti ve taleplerini de daha fazla paylaşıyor. Özellikle gençlerimiz, yerel yönetimler ve hizmetlerle ilgili karar alma mekanizmalarında daha etkin daha belirleyici roller almak istiyor.
* Hiçbirimizin bu haklı taleplere kulak tıkama lüksü yoktur. Değişen şartlara ve yükselen toplumsal taleplere göre politika belirlemek, buna göre adım atmak belediyelerimiz için bir tercihten öte sorumluluktur. Nasıl Türkiye dünkü Türkiye değilse, şehirlerimizi de artık yeni bir anlayışla geliştirmeli, belki bir kısmını yıkıp yeniden inşa etmeli, büyüme alanlarını tekrar değerlendirmeliyiz.
* Bu sürecin olmazsa olmazı, bizi geçmişe bağlayan maddi kültür unsurlarımıza sıkı sıkıya sahip çıkmaktır. Bu maddi kültür unsurları arasında şehirlerimizdeki orijinal mimari eserler, kültür ve sanat değeri olan her türlü yapı, hatırası olan her türlü obje de yer almaktadır.
* Maziden atiye kuracağımız köprüde bu unsurların çok önemli yeri vardır. Ülkemizin 2. Dünya Savaşı sonrası köylerden şehirlere yönelen büyük göç döneminde maruz kaldığı şehircilik felaketini tekrar yaşamasına izin veremeyiz.
* Önce sadece başını sokacak ev niyetiyle başlayan gecekondulaşmanın, ardından bitip tükenmez rant hırsı ile ortaya çıkan dikey mimarinin bedelini yeteri kadar ödedik. Bizim artık bedeller ödemeye değil, planlı, programlı, geçmişe sahip çıkan, geleceği kucaklayan şehircilik modellerine ve uygulamalarına ihtiyacımız var.