Dünya futbolunda hangi organizasyon olursa olsun maçlarda kimin düdük çalacağı her daim merak konusu olmuştur. Ülkemizde futbol hali hazırda hep hakem üzerinden okunduğu için bizdeki atamaların üzerine de çok fazla düşülüyor. Hele ki mevzubahis derbilerse! Bundesliga’da normal şartlarda yaşadığınız şehrin ve hatta o şehrin bağlı olduğu eyaletteki takımların maçlarına çıkamıyorsunuz. Pandeminin ardından öncülük edip futbola merhaba diyen Bundesliga’da Hakem Direktörü Lutz-Michael Fröhlich mümkün olduğunca yaşadığı şehre yakın bölgelerde hakemlere maç vereceklerini, atama kurallarını esneteceklerini, kendi şehrinde olmasa da eyalet sınırlarında görev vereceklerini belirtmişti. 1.5 milyon nüfuslu Münih’te yaşayan ve yakından tanıdığımız Bundesliga’nın FIFA elit hakemlerinden Dr. Felix Brych 2016-17 Şampiyonlar Ligi ve 2013-14 Avrupa Ligi finallerini yönetti, 2014 ve 2018 Dünya kupalarında görev aldı. Kariyerinde 700’e yakın maçta düdük çalan Felix Brych’in hayatında hiç Bayern Münih maçı yönetmediğini biliyor muydunuz? Pandemide bile hala Bayern Münih maçına çıkamıyor olsa da en azından eyaletin takımlarının maçına çıkabildi. 16 Mayıs’ta Augsburg-Wolfsburg; 22 Mayıs’ta Nürnberg-Aue maçlarında düdük çaldı.
Dünyayı yönet ama Allianz Arena’da düdük çalmadan öl!
Dünya Kupası, Şampiyonlar Ligi gibi muazzam seviyelerde ve atmosferde görev alıyorsunuz ancak Münih’te yaşadığınız için liginizde en çok düdük çalmak isteyeceğiniz Bayern’in maçını yönetmişliğiniz yok. İnanılmaz geliyor kulağa. Peki İtalya’da durum nasıl? Şu an UEFA Hakem Kurulu Başkanı olan ve bir dönem bizde de danışman olarak görev yapan Roberto Rossetti de kariyerinde ülkesinin 1 numaralı takımı Juventus’un maçını göremeyenlerden. Efsane hakem Collina bu açıdan şanslılar arasında. Pierluigi Collina, Bologna’ya yakın Viareggio bölgesinde olduğundan İtalyan devlerin tüm maçlarına çıkabilme şansına sahip olmuş. Premier Lig’de şehir kısıtı yok ama tuttuğu takım kısıtlaması var. Ne güzel geliyor kulağa! Bu sezon Mike Dean örneğinde görmüştük. Tranmere takımının taraftarı olarak tribünde tezahüratını yapıyordu. Michael Oliver, Newcastle taraftarı olduğu için St James’s Park’ı ve deplasmanda Newcastle maçlarına çıkamıyor. Atkinson, Leeds’in; Marriner Aston Villa’nın; Jonathan Moss Sunderland’in; Craig Pawson ise Sheffield Utd. taraftarı.
BERNABEU GÖREMEDİ!
İspanya MHK Başkanı olan Carlos Velasco Carballo, 2008-2016 yılları arasında FIFA hakemliği yapmış, 2014 Dünya Kupası ve 2016 Avrupa Şampiyonası’nda görev almış, Devler Ligi’nde 28 maç yönetip 2010-11’de Avrupa Ligi finalinde düdük çalmış bir isim. Amma velakin, 6.5 milyon nüfusa sahip başkent Madrid’te yaşadığından 218 maçlık LaLiga kariyerinde Bernabeu ve Real Madrid yüzü görmemiş!
TÜRKİYE’NİN SEVGİLİSİ LAHOZ
Hepimizin sevdiği, yakın bir isme bakalım: İspanyol Mateu Lahoz. Real Madrid ve Barça’nın Avrupa kupalarında finallerde boy göstermeleri, zaten İspanyol hakemlerin dev finalleri yönetme şansı anlamında en büyük handikap. Ancak Lahoz en azından ülkesinde El Clasico maçlarıyla teselli buluyor. ‘Kütük’ Valencia gözüktüğünden kariyerinde Valencia maçı yok. Bu yaklaşım bizde İstanbul dahil uygulanıyordu. İstanbul’da yaşayan Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus, Mete Kalkavan, Hüseyin Göçek gibi isimlerin 3 büyüklerin hiçbir maçına (İki İstanbul takımı arasındaki maçlar hariç) çıkamamasını düşünmek anlamsız gerçekten. 15 milyon nüfuslu bir metropol için “şehir kuralı” uygulamak hakemler için büyük haksızlıktı. Uzun yıllar İstanbul takımlarının maçlarını diğer illerin hakemleri yönetmiş, ön planda hep onlar olmuş, hakemliğin tadını onlar (özellikle Ankara ve İzmir bölgesi) çıkarmıştır. Anlamsız ve haksız diye nitelendirme sebebim tamamen bir hakemin rüyasından dolayı aslında. Ben dahil hakemliğe adım atan her Türk genci, gözünü kapatıp İnönü, Kadıköy, Ali Sami Yen atmosferini hayal eder(kulüplerin şu anki tavırlarından ve ülkedeki futbol ikliminden dolayı hala aynı hissiyattalar mı emin değilim). 3 büyüklerin PAF maçlarına çıktığınızda bile sahada yürüyüşünüz değişir. 2005- 06 sezonunda bu anlamsız kural kaldırıldı. Son 15 yıldır, İstanbul takımlarının Anadolu takımlarıyla oynadığı maçlarda İstanbul hakemleri görev alabiliyor. Bu sayede de en sıcak örnek olarak F.Bahçe-Trabzon kupa rövanşında Cüneyt Çakır’ı görebiliyoruz.
HALA MAĞDURİYET
Bir ülkenin en üst düzey liginde görev alan hakemlerinin bölge/şehir sınırlamasına maruz kalması tartışılır bir durum. İstanbul’da sınır kaldırıldı belki ama İzmir ve Ankara hala aynı mağduriyeti yaşıyor. Hatta çifte mağduriyet! Örneğin düşme potasında olan Ankaragücü’nün bir sonraki hafta oynayacağı rakibinin maçına atama yapılırken bile Ankara bölgesinden hakem seçilmemesine özen gösteriliyor. İzmir için de keza Altay ve Göztepe için geçerli bu durum. Hal böyle olunca özellikle liglerin 2.yarısında MHK’nın “görev verememe kriterleri” arttıkça o ildeki hakemlerin maç alma şansları düşüyor. Kendi ilinin takımının maçı olmaz, kendi ilinin takımı düşme potasındaysa rakiplerinin maçı olmaz, kritik maçsa olmaz diye diye hafta sonunda evinde oturmak zorunda kalan hakem sayısı artıyor.
SİCİLİMİZ KABARIK!
Tartışmanın bir başka açısı da sosyolojik. Varsayalım ki Süper Lig için şehir kıstasını kaldırdık. İşte burada da kulüpler tarafından hakemlere bakış açısının getirdiği nokta insanı korkutuyor. İstanbul gişelerinde durdurulup dövülen hakemlerimizden, pek çok şehirde profesyonel maçlardan sonra özel polis korumasında stattan çıkarılanlara kadar kötü sicilimiz kabarık. Hatta gece 03.30’da devlet desteğiyle stattan sağ salim çıkabilen örnek unutulmaz. Başka şehirlerden gelen hakemlerin canını zor kurtardığı bir ülkede, kendi şehrinin takımının maçını yönetecek olan hakemlerin huzurla yaşama şansı da çok zorlaşıyor. En azından nüfus açısından bir kıstas getirilebilir, 2019 verilerine göre 4.3 milyonluk İzmir ile 5.5 milyonluk Ankara’nın da önü açılabilir. İyi maçlara çıkmak için hakemlerin ikametgahı değiştirilmek zorunda bırakılmaz en azından.
SEVİNDİRİCİ ÖZELLİK
Futbol kültürü olarak Avrupa’nın çok gerisindeyiz belki ama en azından hakemlik adına şehircilik kriterinde dahi olsa bir gram önde olmak sevindirici. Liverpool’daki muazzam kariyerinde şampiyonluk göremeyen Gerrard’ın bu sezon ipi göğüslemeye çok yakın olan takımına 2 aylığına da olsa döndürülüp şampiyonluk coşkusunu yaşamasının istenmesi İngiliz medyasında çok dillendirildi. Benzeri bir hareketi Felix Brych’in yerinde olsam kesin yapardım.