Myanmar’da 10 sene önce yönetimi sivillere teslim eden ordunun ‘seçim yolsuzluğu’ iddiasıyla yeniden darbe yapması uluslararası kamuoyunda büyük tepkiye neden oldu.
TÜRKİYE KINADI
Darbeye en sert tepkilerden biri Türkiye’den geldi. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada darbeyle ilgili “Endişe ile karşılıyor ve şiddetle kınıyoruz. Gözaltına alındığı bildirilen tüm seçilmiş liderlerin, siyasi şahsiyetlerin ve sivillerin derhal serbest bırakılmalarını bekliyoruz” dendi. Ayrıca darbenin, Arakanlı Müslümanların durumunu daha da kötüleştirilmesinden duyulan endişe vurgulandı.
Türkiye’de 15 Temmuz 2016 darbe girişimine geç reaksiyon vermekle eleştirilen Batı ise tepki vermekte bu kez gecikmedi. BM, ABD, Avrupa Birliği, Almanya ve İngiltere darbeyi sertçe eleştirdi.
YAPTIRIM TEHDİDİ
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, darbe ve gözaltıları şiddetle kınadığını duyurdu. BM Güvenlik Konseyi bugün Myanmar gündemiyle acil olarak toplanacak.
Bu ülkeye yönelik yaptırımların, demokrasi doğrultusundaki ilerlemeler üzerine geçen 10 yılda kaldırıldığını hatırlatan ABD Başkanı Joe Biden, demokrasiden geriye dönüş halinde yeniden yaptırım uygulayacakları tehdidinde bulundu.
AB, Myanmar’daki askeri darbeyi şiddetle kınayarak gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istedi.
BİR YILLIK OHAL İLANI
Myanmar ordusu 8 Kasım 2020 seçimlerinde hile yapıldığını öne sürerek, ülke yönetiminin Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlain’in elinde olacağını açıkladı. Ordu, olağanüstü halin bir yıl süreceğini, sonrasında çok partili seçim yapılacağını ilan etti. Böylece Myanmar 1948’den beri üçüncü darbeye tanık olmuş oldu. Kasım seçimlerinden Suu Çii’nin partisinin galip çıkması, ordu partisinin beklenen desteği bulamaması üzerine seçimde hile yapıldığı iddiaları gündeme gelmişti.
ARAKAN MEZALİMİNE SESSİZ KALMIŞTI
Myanmar’daki darbeyle birlikte ülkenin fiili lideri Aung San Suu Çii yeniden ev hapsine döndü.
Suu Çii, ülkenin bağımsızlık savaşçısı General Aung San’ın kızı.
Oxford Üniversitesi mezunu olan, Ulusal Demokrasi Birliği’ni kuran Suu Çi, barışçıl demokratik reform ve bağımsız seçim düzenlemeleri için mücadele etti. Ancak 1988’de askeri darbeyle yönetimi ele geçiren Myanmar ordusu Suu Çii’yi 1989’da ev hapsine gönderdi.
1991’de şiddet içermeyen demokrasi mücadelesi sebebiyle Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü, ancak ödülünü cezası sona erdiğinde alabildi. Yaklaşık 20 yılını ev hapsinde geçirdi.
Myanmar anayasası birinci derece akrabaları başka ülke vatandaşı olanların devlet başkanlığını yasakladığından, oğulları İngiliz vatandaşı olan Suu Çii 2015 seçimlerinde adaylığını koyamadı. Ancak Devlet Konseyi Başkanlığı sıfatıyla ülkenin fiili lideri oldu.
Suu Çii’nin, Arakanlı Müslümanlara yönelik fanatik milliyetçi Budistler ve Myanmar ordusunun mezaliminde sessiz kalması ise büyük eleştiri konusu oldu. O dönemde yüzbinlerce Arakanlı ülkeden göç etmek zorunda kaldı.