Norveç ile İzlanda arasında yer alan Faroe Adaları kıyıları, Ocean Rainforest (Okyanus Yağmur Ormanları) adlı yosun üreticisi şirkete ev sahipliği ediyor.
Şirketin müdürü Olavur Gregarsen bu kıyılarda gerili yüzlerce ağ üzerinde deniz yosunu yetiştirdiklerini söylüyor.
Hasat alanında 50 bin metre uzunluğunda örülü ağlar var. Gregarsen, ana gövde suyun 10 metre altında olduğundan dalgalardan etkilenmediğini belirtiyor.
Danimarka’ya ait bu bölgede su sıcaklığının 6-11 derece olduğunu, derin ve besin bakımından zengin bu suların yosun yetiştirmeye müsait olduğunu vurguluyor.
Son yıllarda gıda ve diğer sektörlerde talep artışı nedeniyle Avrupa ve Kuzey Amerika’da pek çok yosun çiftliği kurulduğunu belirten Gregarsen, yosunun “gıda ve besin kaynağı olarak kullanılabileceğini ve ambalajda petrole dayalı plastiğin yerini alabileceğini” söylüyor.
Mekanizasyon
Deniz yosunu hızlı büyüyen alglerdir. Güneşten aldıkları enerji ve denizden aldıkları besin ve karbondioksitle büyürler. Bilim insanları bu yüzden deniz yosununun iklim değişikliği ile mücadelede ve karbon salımını azaltmada etkili olabileceğini söylüyor.
Ocean Rainforest şirketi, California’da da bir yosun çiftliği kurmak için bir süre önce ABD Enerji Bakanlığından para yardımı almış. Geleceğin bitkisel yakıtlarının (biyoyakıt) üretimi bakımından yosun endüstrisinin geliştirilmesi konusuna burada ilgi büyük.
Yosun hasat teknelerindeki mekanik bir kol ile sudaki ağlar yukarı çekiliyor. Ağın üzerinde yetişen yosunlar kesilip konteynerlere konuluyor ve ağlar yeniden suya bırakılıyor. Bu yıl bu şekilde 200 tona yakın yosun toplanmış.
Ancak şirket üretimi iki katına çıkarmayı planlıyor. Henüz kâr yapmaya başlamamışlar ama Gregarsen yakında bunun da olacağını söylüyor.
Kozmetik ve ilaç sanayi
Toplanan deniz yosununun hızla işlenmesi gerekiyor. Adalardaki küçük Kaldbak köyünde kurulu fabrikada makineler yosunu temizliyor. Bir kısmı kurutulup gıda üreticilerine gönderiliyor. Geri kalanı ise fermente edilip hayvan yemi üreticilerine aktarılıyor.
Çiftliklerde yetiştirilen yosunun büyük kısmı gıda üretiminde kullanılırken, hidrokolloit içeren yosun özü de kozmetik, ilaç, diş macunu, evde beslenen hayvan yeminde kullanılıyor. Bu madde, katıldığı ürünlere jelimsi ve koyulaştırıcı özellik sağlıyor.
Diğer şirketler ise yosunun tekstilde ve doğada çözülebilir ambalaj ürünlerinde plastiğe alternatif olarak kullanımı üzerinde çalışıyor: pipetler, su şişeleri vb.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, yosun üretimi 2005-2015 yılları arasında ikiye katlanarak yıllık 30 milyon tonu aştı. Bu sektörün dünya çapında 6 milyar dolar değere sahip olduğu belirtiliyor.
Ancak üretimin büyük kısmı hala Asya’da geleneksel emek-yoğun yöntemlerle gerçekleştiriliyor.
Yosun çiftliklerini ekonomik kılmak
Danimarka’daki Aarhus Üniversitesi’nden Annette Bruhn, “Avrupa’da işgücü maliyeti çok yüksek, nedenlerden biri bu. Sektörde mekanizasyon ve geliştirme amaçlı çok çaba harcanması gerekiyor” diyor.
Yosun çiftliklerini ekonomik kılmak için “ürün miktarının artması, maliyetin ise azalması” gerektiğini söylüyor. Ancak suda farklı bölgelerin farklı düzenlemeler gerektirdiğini ve bir tek çözümün her alana uygulanamayacağı uyarısı yapıyor. Buna rağmen “birçok alanda önemli ilerleme kaydedilebilir”.
Norveç merkezli bilimsel araştırma grubu Sintef gibi inovatörler yosun çiftliklerinde yeni teknolojiler üzerinde çalışıyor.
Araştırmacı Silhe Forbord “Bugün yosunun çoğu yiyecek olarak kullanılıyor, ama gelecekte onu balık yemi, gübre, biyogaz olarak kullanmak istiyoruz. Daha fazla ve daha hızlı yosun üretmemiz lazım” diyor.
Bu amaçla yeni makineleri ve robotlu üretimi deneyenler var. Bu alana daha fazla yatırım yapılması gerektiği vurgulanıyor.
Portekiz’in kuzeyinde AlgaPlus adlı şirket, karada bir dizi havuzda yosun üretiyor. Şirketin müdürü Helena Abreu, deniz kıyısı açıklarında yosun üretmeye kıyasla burada koşulların çok daha kolay kontrol edilebilir olduğunu söylüyor.
“Tanklarda sıcaklığı ve diğer her şeyi kontrol edebilir, yıl boyu üretim yapabilirsiniz” diyor.
İnovasyon ihtiyacı ve diğer sorunlar
Bir kıyı gölündeki (lagün) deniz suyu balık havuzlarına akıtılıyor. Oradan filtreleme yoluyla yosunların yetiştiği tanklara pompalanıyor. Ayrıca yosun fideleri yetiştirilen bir bölüm de var.
“Her şeyi sıfırdan yapmak zorunda kaldık” diyor Abreu.
Buradaki su nitrojen bakımından zengin ve yosun da nitrojen istiyor. “Gübre veya katkı maddeleri kullanmamız gerekmiyor. Yosun için balıkların suyunu kullanıyoruz” diyor.
Eski tuz işleme alanlarının ve balık çiftliklerinin yosun üretimi için yeniden uyarlanabileceğini, Portekiz, Fransa, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’de böyle çok alanın olduğunu söylüyor.
Kanada ve Güney Afrika’da da karada yosun üretimi yapılıyor. Tanklarda mikro algler de üretiliyor.
Ama başka zorluklar da yok değil.
“Asıl sorun enerji maliyeti. Tanklarda üretim için suyun hareketi pompalama ve havalandırma ile sağlanıyor” diyor Abreu.
Şirket, sadece yosun satışı yoluyla henüz ayakta kalabilecek durumda değil. Ama Abreu yosun piyasasının gelişeceğine inanıyor:
“Hızla gelişen bir akım. Her yıl şirket sayısı artıyor.”