Her şey, Derwent Vadisi Su Kurulu’nun, Derwent köyünü ve vadisini, İngiliz topraklarında büyümekte olan şehirlere su sağlamak amacıyla Derwent bölgesine, Ladybower Rezervuarı’nı inşa etme kararı alması ile başladı. Bütün protestolara rağmen Derwent Vadisi Su Kurulu, Derwent Köyü’nün sular altında kalmasını göze alarak bu kararından asla geri adım atmadı. Böylece Derwent Köyü’nün hazin hikâyesi başlamış oldu.
Derwent Kasabası’nın yok oluşu
Yaşanan iki dünya savaşının ardından, Derwent ve yakınındaki Ashopton köyü, Peak District dağlık bölgesinde bulunan yüzyıllık eski taş binalar gibi uzun süre varlığını devam ettirecekmiş gibi duruyordu. Fakat ne yazık ki Derwent’in hikâyesi böyle olmadı. Rezervuarı kurmaya karar veren Su Kurulu, başlangıçta iki tane olmak üzere Howden ve Yukarı Derwent barajlarını inşa etmek için köyleri etkilemeyecek şekilde vadiden daha yüksek bölgede izole bir alan seçmişti. Bu baraj inşaatından ve sularından etkileneceği düşünülen çiftliklerde ve küçük evlerdeki az sayıdaki halk, Derwent ve Ashopton’da bulunan güvenli bölgeye taşındı. Bu sırada kimse, Derwent Vadisi’nde bulunan Derwent ve Ashopton isimli iki güzel köyün sular altında kalacağını asla hayal etmemişti.
Baraj inşaatı hazırlıkları ve geçici Teneke Kasabası
Barajların ilk kısmının yapılma girişimi, Derwent ve Ashopton köy halkını yakın bölgelere yerleştirme, iş gücü organize etme, zemini hazırlama, boruları döşeme, köprüleri inşa etme gibi aktiviteleri içeriyordu. Halkın taşınacağı geçici yeni köy, yüzlerce işçinin evinin hemen yanı başında oluşturulmuştu. Dalgalı metalden inşa edilmiş yeni ismiyle ‘Birchinlee’ takma adı ile Teneke Kasabası’nda, kısa ömürlü varlığına rağmen bir hastane, okul, kafe, pub, postahane, tren istasyonu ve polis istasyonu bulunuyordu. 1912’de Howden ve dört sene sonra da Yukarı Derwent Barajı tamamlandıktan sonra Teneke Kasabası’na yerleşen yüzlerce işçi ve aile burayı terk etti. Barajlardan etkilenecek halkın yerleştirildiği geçici Teneke Kasabası, metalleriyle beraber tek tek inşa edildiği gibi söküldü.
Derwent ve Ashopton köylerini yutan Ladybower Rezervurarı
Howden ve Derwent Barajları tamamlandıktan kısa bir süre sonra Su Kurulu, bu barajların, Sheffield ve Leicester gibi gelişen İngiliz topraklarındaki su talebini karşılamadığını fark etti. Kurul böylece güneyde inşa edilmek üzere Derwent ve Howden’in yapımını gölgede bırakacak ve köylerin vadi ile sel olup gitmesine sebebiyet verecek üçüncü bir rezervuar olan Ladybower’ı onaylandı. 1935’te başlayan Ladybower’daki çalışma, yine köyleri etkilediği için diğer bölgelere taşınma tekrar söz konusu oldu.
1943 senesinde rezervuarı yaratmak için gereken baraj gölü tamamlandıktan sonra yağmurlar ve nehirler vadiyi doldurdu. Böylece bölgede sular yavaşça yükseldi. Ladybower Rezervuarının tamamlanması ile birlikte, Derwent kasabasına dair ne varsa her şey sular altında kalmıştı: Kum taşı kulübelerin dal yolları, kilise ve eski okul, yamaçlarda otlayan kuzular ve eğimli çayırlar. Tüm gerçekleştirilen işler sonrası 1945’te Derwent Köyü, artık yok olmuştu ve onun yerinde Ladybower Barajı’nın mavi çarşafı uzanıyordu.
Hayalet şehir, kurak zamanlarda yüzünü gösteriyor
Ladybower Rezervuarı ile neredeyse tamamen sular altında kalan Derwent bölgesinde, su seviyesi azaldığında ve kurak dönemlerde rezervuarın dışına doğru kendini gösteren ruhani kilisenin tepesi haricinde hiçbir şey görünebilir olmuyor. Böyle zamanlarda yörede yaşayan halk, sanki bir zamanlar köyün gerçek olduğunu hatırlamak istercesine, bu kadar ürkütücü ve tüyler ürpertici görülen manzara karşısında hayretler içinde kala kalıyor. Köy halkının bir kısmı ise köy batmadan önce çıkarılmasına rağmen suların ortasında kilise çanının sesini duyduklarını söylüyor.
Ashopton ve Derwent’i hatırlayan son kişi olduğu tahmin edilen 92 yaşındaki Mabel Bomford, BBC’ye duygularını, şu cümlelerle anlattı: “Belki de Ashopton ve Derwent’i hatırlayan son insan olabilirim. Ashopton’daki Pembe Kır Evi boşaldığında, ailem ile oraya taşındık ve 1938’e kadar yaşadık. Evin çok basit olduğunu hatırlıyorum. Hiç elektrik yoktu, sadece oturma odasında mum vardı. Mumlar her yerde kullanılıyordu. Topraktan yapılmış tuvalet ise evden uzaktaydı. Derwent Köyü’nde okula gidiyordum ve bu sırada Ladybower, yapım aşamasındaydı. Neredeyse Derwent’e kadar yaklaşık 3 kilometre gibi bir mesafe yürümek zorunda kalıyorduk. Keklik sezonunda bazen avcılar, bizi arabalarıyla bırakıyordu. Fakat en hoşumuza giden sürüş, boru hattı döşeyen işçilerle yaptıklarımız oluyordu. Çünkü baraja döşedikleri büyük boruların içine giriyorduk ve çok eğleniyorduk.” Acaba kayıp şehir Derwent’in kalıntıları, Ladybower Rezervuarı’nın karanlık sularından çıkabilecek mi? Derwent Köyü, bir 10 yıl ya da daha fazla süre saklı mı kalacak? Ya da iklim değişikliği ile kendini gösterebilecek mi?
Kaynak: BBC Travel