Tüm dünyada yaşamı kökünden değiştiren Covid-19 salgını iş dünyasında da iş yapış yöntemlerini ve geleceğe dair hedefleri farklı bir boyuta taşıdı. Evden çalışmanın öne çıktığı iş dünyasında, bir yandan sürdürülebilirlik ön plana çıkarken bir yandan da bu salgınla mücadele ve sonrasında yaşanacak değişimler tartışılıyor. Teknolojide Kadın Derneği de bu gelişmelerden yola çıkarak “Wtechtalks Yeni Dünya Düzeni” başlıklı Webinar serisini başlattı.
Teknolojide Kadın Derneği Yönetim kurulu Başkanı ve 360+Media Interactive Ajans Başkanı Zehra Öney’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Covid-19 Sonrası, Değişen Küresel Ekonomi, İş Dinamikleri ve Toplumsal Yansımalar” konulu ilk webinara Denizbank CEO’su Hakan Ateş, Kuika Software Kurucusu Süreyya Ciliv, Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı ile Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Deniz Ülke Arıboğan katıldı.
Zehra Öney: Umut her zaman var
Zor bir dönemden geçildiğini ancak umudun her zaman var olduğunu belirten Zehra Öney, Wtech olarak hedeflerinin sektör liderlerinden dar boğazda olan birey, kurum ve kuruluşlar için çözüm önerilerini duymak olduğunu vurguladı. Öney, “Sosyal olarak da politik olarak da umut var. McKinsey&Company, Covid-19 salgının yarattığı toplumsal ve finansal şok ile kriz ortamından çıkmak için 5 adımdan oluşan bir aksiyon önerisi hazırladı: Çözümle, Direnç Kazan, Yeniden Başla, Yeniden Tasarla ve Reform Yarat. Bu kapsamda Covid-19 sonrası farklı sektörlerde ne gibi değişiklikler yaşanacak, değişen toplum dinamikleri ne olacak, yeni normalimiz artık nedir sorularına bu webinarda yapılan değerli katkılarla bir öngörü oluşturmayı hedefledik” diye konuştu.
Hakan Ateş: Dijital seleksiyon yaşanacak
Şu anda net bir tablo olmamakla beraber salgının dünya ekonomisini ciddi şekilde daraltacağını anlatan Hakan Ateş, dijital bir seleksiyonun yaşanacağını belirtti. Türkiye’nin sağlığa yapılan yatırım sayesinde diğer ülkelere göre göreceli olarak daha iyi durumda olduğunu kaydeden Ateş, şöyle devam etti: “Hali hazırda tüm dünyada üretim geriledi ve gerilemeye devam edecek. Paralar değer kaybetti. Hizmet sektöründeki gerilemeye kıyasla imalat sektörü daha iyi ama bu işin ne kadar süreceği önemli. Türkiye’de sağlığa çok önemli yatırım yapıldı. Türkiye özellikle, yoğun bakım, yatak, vantilatörlerin milli üretimi açısından göreceli olarak daha iyi durumda ve daha iyi bir dönemdeyiz. Covid-19’la beraber fit olan ayakta kalır kuralı uygulandı. İş yapış modeli, düşünce yapıları, gelişen değişen ihtiyaçları gördük. Lojistiğin aslında ne kadar önemli olduğunu anladık. Biz teknolojik alt yapımızı bu günleri ön görerek tamamladığımız için dijital günlük kullanıcı sayımız 750 binden 2 milyona çıktı.”
Süreyya Ciliv: Dijital transformasyona iyi hazırlanalım
Salgın döneminin elbet biteceğine dikkat çeken Süreyya Ciliv, Türkiye’nin bu sürecin sona ermesinden sonraki döneme odaklanması gerektiğini vurguladı. Ciliv, şöyle konuştu:?“Bizim pozitif, somut ve gerçekçi şeyler söylememiz lazım. Bu dönemde en önemli konular ekip olmak, bir soruna cevap vermek, dinamik olmak ve hızlı hareket etmek. Gelecekte, bilgisayar bilimleri, endüstri mühendisliği, biyoteknoloji daha çok önem kazanacak. Bu bir takım işi. İşi yönetirken kaynakları en verimli şekilde nasıl kullanırım, optimize ederim diye düşünmek lazım. Hepimiz insana odaklı ve faydalı işler yapmalıyız. Bilhassa karlılığı yüksek ürünler ve ülkemize değer katacak şirketlere ihtiyacımız var. Start-up’lar bu dönemde mevcut müşterilerine odaklanmalı ve yeni ürünler geliştirmeli. Bizim planımız Türkiye’de ürün geliştirip dünyaya pazarlamak. Evet yeni dönem endişe verici, işsizlik en az virüs kadar önemli bir problem çünkü insanların evine ilaç götürmesi ve iyi beslenmesi gerekiyor. Ama ekonomiyi de ciddiye alarak bu yeni dünyaya ve dijital transformasyona çok iyi hazırlanmalıyız. Kadınları da iş gücüne daha çok katıp, teknolojiyle bağlanarak çalışmalıyız.
Murat Kolbaşı; Türkiye Çin’i yanına almalı
Murat Kolbaşı ise Çin’in önemine değinerek Türkiye’nin bu süreçte Çin’i karşısına değil yanına alması gerektiğini söyledi. Dünyada ABD’nin liderliğinin 2015 yılından bu yana Çin’e geçmeye başladığını ifade eden Kolbaşı, şunları söyledi: “Amerika liderliği bırakmak istemediğinden ticaret savaşları gerçekleşiyor. Bugün virüs sorunu var ama bu sorun da çözülecek. 2019’da dünya ticareti 19 trilyon Dolar’a yaklaştı. Bu rakamın hemen hemen %50’sini son 15 yıldan beri bu iki lider ülke oluşturuyor. Turizme baktığımız zaman Çin 150 milyon turist gönderiyor, 275 milyar dolardan fazla turizme katkı yapıyor. Türkiye ise uzun bir süredir Çin’le ilişkilerini önemsiyor ve geliştirmeye çalışıyor. Varlık fonu daha çok yeni Çin’le 5 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. Covid sürecini tamamlayan Çin’de işletmeler %50-75 arası üretime başladılar. Salgın bitecek ama bu mücadele bitmeyecek. Bizi yeni yapılanmış bir Çin bekliyor. Çin ilk vakayla diğer ülkeler arasında 100 gün kadar önde olduğundan alt yapısını ona göre oluşturdu. Ve bundan sonraki süreçte de diğer ülkelerin Çin’in bu toparlanma sürecindeki 100 gününe yetişmesi için hızlı ve stratejik olması gerekiyor.”
Deniz Ülke Arıboğan: Ya adapte olup değişeceğiz ya da silineceğiz
Covid-19 salgınının insan ve toplum üzerindeki etkilerini değerlendiren Deniz Ülke Arıboğan da şu açıklamaları yaptı:
“Dünya çok uzun bir zamandır insan hakları, ahlak, etik gibi değerleri unutmuş ve herkes kendini düşünür hale gelmişti. Salgın olunca insanlar çok daha fazla içe kapandılar. Devletler böyle durumlarda ana sağlayıcı mekanizma oluyor. İnsan demokrasi, özgürlük değil, önce güvenlik arıyor. Bugün evlerimiz hapishane haline gelmiş durumda. İlk defa tehdidi görüyoruz ve kaygıdan korkuya geçtik. Biz evlerde anneanne ve dedelerimizin ölümüne şahit olduk. Son 10-15 senede ilk defa ölülerimizi evden mezarlığa götüremiyoruz. Bir hastane dönemi var. Ayrıca büyük bir güvensizlik var çünkü etrafımızdaki herkesin virüs taşıyor olabileceğini düşünüyoruz. Yani bizi ölüme yaklaştıracak olan her şey, aslında sevdiğimiz her şey. İlk defa en kaçtığımız şey ve en sevdiğimiz şey paket halinde bize sunuldu. Bu nedenle insanlar bir şeylere sığınma ihtiyacı içinde. Zamanı durduramayız. Ya değişeceğiz, adapte olacağız, ya da zamanla silineceğiz. Değişimden kaçamayız. Teknoloji bu konuda bir araç. Bizim yaş grubumuz, salgın olmasa online’a geçemezdi. Ama şimdi bütün hocalar online’da, her şeyi öğreniyorlar. Kardinaller bile bu noktada. İnsanlar online’ı araç olarak kullanıp, günde 2-3 saat çalışarak aslında yeterli çalışmayı yapacak, geri kalanda yaratıcı olacak, sosyalleşecek. Felsefe, sosyoloji, tarih, antropoloji çok önemli olacak. Veri toplanacak, toplanan veriyi bu kişiler analiz edecek. Çok boyutlu, çok kültürlü, disiplinler arası düşünmeye yönelmemiz lazım. Bütün sıkışma anları, insanlığın aynı zamanda sıçrama zamanlarıdır. Pablo Neruda bütün çiçekleri koparsanız da baharın gelmesini engelleyemezsiniz demiş. Bu bahar bu ülkeye gelecek. Bu da geçecek”.