Sinop’un güzel arka bahçesi Ayancık
Sinop’un en güzel ilçelerinden biri olan Ayancık’ın etrafı dağlık ve ormanlık alanlarla çevrili. İşte bu ormanların içinde saklı, kusursuz bir güzellik var: Akgöl! Aslında yapay bir göl. Fakat yapay olmasına rağmen küçük olduğunu söyleyemeyiz. Özellikle kamp severler için biçilmiş kaftan olan Akgöl’de fotoğraf çekmekten yorulduğumu söyleyebilirim. Buradaki mavi ile yeşilin uyumu insanı büyülüyor. Akgöl’e Ayancık-Boyabat yolu üzerinden Akgöl sapağına girilerek ulaşılabiliyor.
Tabii Akgöl’e gidilmişken bölgede bulunan birbirinden güzel yaylalar da keşfedilebilir. Ayrıca İnaltı Mağarası da Akgöl’e yalnızca beş kilometre uzaklıkta bulunuyor. Gizemli görüntüsü ile merak uyandıran mağaranın önünde bir de kır kahvesi bulunuyor. Burada engin, yemyeşil manzaraya karşı çay kahve içmek çok keyifli oluyor.
Türkiye’nin en görkemli kalelerinden Boyabat Kalesi
Şehrin her noktasından görülebilen Boyabat Kalesi, Kültür Bakanlığı tarafından Türkiye’nin en görkemli beşinci kalesi seçilmiş. Bana sorarsanız Boyabat Kalesi’ni ilk sıraya yazarım. Tarihi MÖ 6. yüzyıldan Paflagonyalılara kadar uzanan kalede Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarından izler de var.
Özellikle gün doğumunda etrafı sislerle kaplı olan Boyabat Kalesi, masallardan çıkmış gizemli bir Orta Çağ şatosunu andırıyor. Kaleye çıkınca bütün Boyabat ayaklarınızın altında. Kalenin gizemi dış görüntüsüyle de bitmiyor. Boyabat Kalesi’nin inşa edildiği kayalık tepenin içinde bir de yer altı şehri var. Bugün bir kısmı gezilebilen yer altı şehri ile beraber Boyabat Kalesi aslında hâlâ sırlarla dolu tarihi bir yer.
Boyabat’a gitmişken kuzu etinden yapılan ünlü sırık kebabını tatmadan olmaz. Benim favorim ise bölgeye özgü bir süt tatlısı olan incir uyuşturması oldu. Bu hafif ve lezzetli tatlıyı insanın yedikçe yiyesi geliyor. Boyabat’ın tarihi Osmanlı Evleri de ilçede görülebilecek diğer yerler arasında. Boyabat’a yaklaşık 15 kilometre mesafede bulunan Bazalt Kayalıkları Tabiat Anıtı, özellikle bahar aylarında müthiş bir görsel şölene ev sahipliği yapıyor. İzlanda’nın dünyaca ünlü bazalt kanyonu Fjadrargljufur’un bir benzeri olan tabiat parkının fotoğrafçılar için adeta bir cennet olduğunu söylemek gerekir.
Durağan, Kızılırmak ve Kaya Mezarları
Boyabat’tan Durağan’a doğru ilerlerken geçtiğimiz köylerin hepsi birbirinden güzeldi. Kızılırmak boyunca uzanan, şehir stresinden uzak yaşamların olduğu bu köylerin sade güzellikleri beni çok etkiledi. Yol kenarından tablo gibi bir görüntü veren Beybükü köyü ise hâlâ aklımda. Durağan’a 15 kilometre mesafede bulunan Terelek Kaya Mezarı, MÖ 7. yüzyılda yapıldığı düşünülen, Paflagonyalılardan kalma bir başka eser. Kaya mezarı konum olarak Kızılırmak manzarasına hâkim, yüksek bir tepede bulunuyor. Özellikle günü burada batırmak insanı etkiliyor.
Kaya mezarına yürüyerek çıkmak zor. Fakat biraz yaklaşıldığında mezarın üstündeki aslan ile mücadele insan kabartması net şekilde görülebiliyor. Kim bilir, belki de burada yatan insanın savaşçı kimliğini anlatıyordur. Bölgedeki arkeolojik araştırmalara göre bu bölgede Terelek Kaya Mezarı’na benzer yüzün üstünde kaya mezarı bulunuyormuş.
Sinop ilçelerinde, hiç beklenmeyen yerlerde rastladığımız bu tarihi eserler, bana yine her tarafından tarih fışkıran, medeniyetlerin beşiği olmuş bir coğrafyada yaşadığımızı hatırlattı. Aynı zamanda Kastamonu-Samsun yolu üzerinde bir durak noktası olan Boyabat, çevresindeki tarihi ve doğal güzellikler ile beraber keşfedilmeyi bekleyen, turizm potansiyeli olan, görmeye değer bakir bir yöremizdir.