Geçmişte kentler kurulurken su ihtiyacı için tatlı su kaynakları, tarım için ovalar ve güvenlik için elbette dağlar ve tepeler dikkate alınırmış. Şayet deniz kıyısındaysanız, güvenlik ve balık kaynakları için korunaklı körfeze sahip olan yerler tercih edilirmiş. Saydığım olanakların tümü değil bazılarının olması, çoğu zaman bir kentin kurulması için yeterlidir. Ama bu olanaklardan hepsi varsa işte o zaman o kentin adı İzmir olur, taliplisi de tarih boyunca hiç bitmez, medeniyetler beşiği haline gelir. Bornova’ya yakın ve ziyarete açık olan Yeşilova Höyüğü, günümüzden yaklaşık 8 bin 500 yıl önceye tarihleniyor. Yalnızca 1 kilometre ilerisinde Yassıca Höyüğü, yine birkaç kilometre ilerisinde Smyrna Bayraklı Höyüğü ve MÖ 3’üncü yüzyılda kurulan Kadifekale’deki Pagos, kentin merkezindeki kültürel değerler. Daha yalın bir tabirle, kentte yalnızca birkaç kilometre yürüdüğünüzde, yani Bornova’dan Konak’taki saat kulesine ya da Pasaport’a vardığınızda tarihte yaklaşık 8 bin yıl yol almış olursunuz.
Tarih boyunca medeniyetlerin yaşamak ve elinde tutmak için binbir güçlüğe katlandığı İzmir, günümüzde bu doğal zenginliklerini belirli oranlarda da olsa hâlâ koruyabilen ender kentler arasında. Bir deltalar ve sulak alanlar kenti olan İzmir’de Gediz, Küçük Menderes ve Bakırçay deltalarıyla kent merkezindeki Meles Deltası ve Çakalburnu Dalyanı öne çıkan zenginliklerden. Dağlara baktığımızda İzmir’i bir hilal gibi çevreleyen Yamanlar, Spil, Nif Dağları ve Bozdağ gerek ormanları gerekse son derece özel yüksek dağ bozkırları ve alpin (yüksek çayırlar) ekosistemleriyle İzmir’in zenginliği açısından önemli kaynak değerler. Yine Çeşme ve Karaburun yarımadaları, Seferihisar ile Foça çevresinde görülen maki ve frigana (diz boyunu geçmeyen kısa çalılıklar) ekosistemleri, son derece özel yaşam alanları. Bu ekosistemlere özgü çok sayıda canlı türü, İzmir’in doğal değerini arttırıyor. Tabii deniz ve adaları da unutmamak lazım. Çok sayıda irili ufaklı adanın olduğu İzmir karasularında Çandarlı, İzmir, Çeşme-Ildır körfezleri ve Homa, Çilazmak, Kırdeniz dalyanları da birçok canlıya ev sahipliği yapıyor. Kentin içinde hiç aklınıza gelmeyecek canlıları ve doğal güzellikleri görmek mümkün. Hepsini bir yazıya sığdırmak mümkün değil ama en azından bu dönemde gittiğinizde görebileceğiniz en özellerini sizinle paylaşabiliriz.
Orkide ve nergis cenneti: Karaburun
Bölge yıl boyunca çok kuvvetli rüzgârlara maruz kalma, az yağış ve yüksek buharlaşma gibi nedenlerle maki ve frigana gibi özel ekosistemlerin görülebildiği bir coğrafya. Bu özel alan yılın sadece birkaç haftası çiçek açan birçok orkide türüne ev sahipliği yapıyor. Yarımadanın bir diğer güzelliği de kendine has nergis çiçekleri. Eğer pandemi önlemleri çerçevesinde iptal edilmezse Karaburun Nergis Festivali 25 Ocak tarihinde yapılacak. Yola çıkmadan önce belediyeden bilgi almayı unutmayın.
Şehrin göbeğindeki sığınak: Meles Deltası
İzmir Limanı’nın hemen yanı başındaki Meles Deltası, 139 bin metrekare yeşil alanda gezi yolları, sukuşları için havuzlar ve dinlenme noktalarıyla bir çekim merkezi. Delta, sonbahar ve kış aylarında mahmuzlu kızkuşu gibi kent dışındaki daha büyük ve doğal sulak alanlarda bile zor görülebilen türlere ev sahipliği yapıyor. Küçücük Meles Deltası özellikle sonbaharda 100’ün üzerinde gri balıkçıl, kışınsa kaşıkgaga gibi ördek türlerinin yaşadığı bir yer. Flamingolar ise yıl boyu deltanın özellikle liman tarafında görülebiliyor.
Sürprizlerle dolu: Kültürpark
Kentin kalbi olan Alsancak’taki Kültürpark sürprizlerle dolu. Öyle ki yalnızca ormanlarda rastlanan ve dikkat çekici turuncuya çalan kırmızı rengine rağmen çok zor görülebilen çaprazgagayı, özellikle yılın bu zamanlarında Kültürpark’ta çam ağaçlarının çevresinde izleyebilirsinz. Neden çam ağaçlarının çevresinde görülebildiğinin yanıtıysa ismini de aldığı gagasında gizli! Çapraz şekildeki
alt ve üst gagasıyla normalde açılması çok zor olan kozalakları açabiliyor. Kültürpark aynı zamanda çok sayıda farklı ağaç türüne ev sahipliği yaptığı gibi yeşil papağan ve çiğdeci gibi istilacı kuş türlerinin de izlendiği bir alan.
Seyirlik ıssız kıyılar: Foça kıyıları
Girintili çıkıntılı koylar, burunlar ve açıklarında İncir, Fener, Orak, Metelik, Hayırsız ve Kartdere olmak üzere altı ada ve adacıklardan oluşuyor. Foça kasabası dışında kıyılar genelde insan yerleşiminden uzak ve kayalık alanlar… Foça kıyıları dünyanın en hassas hayvanlarından Akdeniz foklarına da ev sahipliği yapıyor. Foça’ya adını veren bu özel deniz memelisi, günümüzde nesli tehlike altında olan canlılar arasında.
Körfezin gerdanlığı: Gediz Deltası
Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde önemli sulak alanlarımızdan olan Gediz Deltası, daha yaygın tabirle İzmir Kuş Cenneti, 300 civarı farklı kuş ve diğer canlı türleriyle İzmir’in en özel doğal yaşam alanları arasında. Dünyada çok fazla örneği olmayan kent içi delta örneklerinden Gediz Deltası’nın özellikle Bostanlı-Mavişehir’deki güney bölümü büyük oranda kent içinde. Alanın sembol kuşlarıysa flamingolar. Deltada kuluçkaya da yatan bu ikonik kuşlar, kenti pembe renkleriyle süslüyor. Evlerimizde ve sokaklarda bize yarenlik eden kedilerin atası olan yabankedisi de Gediz Deltası’nın yaban hayatında hâlâ görebileceğiniz eşsiz canlılardan yalnızca biri.
Pelikanların gövde gösterisi: Mavişehir Balıkçı Barınağı
Ülkemizdeki iki pelikan türünden daha Akdenizli olan tepeli pelikan, yıl boyunca Mavişehir Balıkçı Barınağı çevresinde görülebiliyor. Uçmadığı zamanlarda pek fark edilmese bile kanat açıklığı 3 metreyi bulan tepeli pelikan, barınağın hemen yanında başlayan Gediz Deltası’nda yuvasını kuruyor. Yıl boyunca kayıkların arasında balıkçılara ahbaplık eden bu güzel kuşu, sıklıkla kayıkların barınağa balık getirdiği vakitlerde ve balık mezatı saatlerinde izleyebilirsiniz.
Kuş sesleri dalyanlara yayılır: Çakalburnu Dalyanı
Balçova Kent Ormanı’nın denizle buluştuğu yerdeki Çakalburnu Dalyanı, kent içindeki en güzel sulak alanlar arasında. Birinci derece sit alanı statüsünde olan lagünde 120 civarında kuş türüne rastlamak mümkün. Flamingo, tepeli pelikan, ak pelikan, karabatak, balıkçıl, ördek, sakarmeke, yalıçapkını, çulluk, gümüş martı, uzunbacak, denizkırlangıcı bunlardan birkaçı. Özellikle sonbahar ve kış aylarında büyüleyici renkleri ve usta balık tutma kabiliyetiyle yalıçapkınını bu alanda görebilirsiniz. Gözleriniz sazların üzerinde olsun. Özellikle yelpaze gibi aşağı yukarı sallanan bir saz görürseniz, doğru yoldasınız demektir.
Merkezdeki makilik: Şehitler Korusu
Meles Nehri güzergâhı üzerinde Kadife Kale’nin arkasındaki yeşil alan kent içinde kalan ve büyük oranda doğal özelliklerini korumuş nadide yerlerden. Özellikle menengiç ve ahlat ağaçlarını görebileceğiniz alanda aynı zamanda delice zeytin gibi maki ekosistemi bitkileri de var. Maskeli ötleğen, kaya sıvacı ve ibibik gibi büyük oranda doğada görülen kuş türleri Şehitler Korusu’nda da izlenebilen canlılar arasında.
Kentin akciğeri: Bornova Büyükpark
İzmir’in en büyük ve en yoğun yerleşim alanlarından olan Bornova’daki Büyükpark, kentin nefes almasını sağlayan önemli bir yeşil alan niteliğinde. Park İzmirlilere, İzmir’in hâlâ doğanın bir parçası olduğunu hatırlatıyor. Parkta Türkiye’nin en küçük baykuşu
ishakkuşunu görmeniz mümkün.