Artan nüfusla birlikte tek kullanımlık plastik maddelerin hızla yaygınlaştığını ve bu maddelerin geri dönüştürülmediğini söyleyen Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, tarım ve evsel alanlarda kullanılan plastik parçaların doğaya atılmaması gerektiğini vurguladı. Bu plastiklerin çevrenin etkisiyle 1 milimetre boyutuna kadar küçülerek, mikroplastiğe dönüştüğünü aktaran Gündoğdu, ” 5 milimetrenin altındaki plastiklere mikroplastik diyoruz. Bu parçacıklar gözle görülmüyor. Doğadan toplanması hayli güç, toplansa bile doğal yaşama zarar veriyor. 1 milimetrenin altında olanlar, bu boyuttaki gıdalarla beslenen balıklar için risk. Balıklar bu plastikleri yiyor ve sindirim kanalını tıkıyor. Böylece bu balığı yiyen insana da zarar veriyor” diye konuştu.
‘2030’DA 50 MİLYON TONA ULAŞACAK’
Plastik atıkların doğada binlerce yıl kaldığını da söyleyen Gündoğdu, “Yeni yapılan bir çalışmada yaklaşık 20 milyon ton plastik atığın denizlerde olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam, 2030’da 50 milyon tona ulaşacak. Bu miktardaki plastiğin denize karışması demek, denizlerin plastikle bir çorba haline gelmesi anlamı taşıyor. Böyle devam ederse deniz canlılarını yaşam alanı kalmayacak.
Ciddi anlamda tek kullanımlık plastik kullanıyoruz, bu plastikleri balıklar yiyor, dolayısıyla balığı yiyen kişiler de bu plastiği yiyecek. Bazı plastikler vardır ki, insan bünyesine girince kanser riskini ortaya çıkarır. Kuzey Doğu Akdeniz, en fazla plastik atığın bulunduğu yer. Bunun yanında Doğu Akdeniz ülkelerinden ciddi anlamda plastik atık bizim sahillerimize geliyor. 1 metrelik alanda 1 ila 7 arasında plastik atık var, 100 metrelik bir kulvarda yüzdüğünüz zaman, 20 ila 30 plastik partikül yutma riskimiz var. Mısır, Lübnan İsrail, Kıbrıs ve Suriye’nin denize döktüğü çöpler bu bölgeye kadar ulaşıyor” dedi.