Güney Afrika havzasının ilk yerlileri olan Khoisanlar, ucu törpülenmiş azı dişi gibi duran Masa Dağı’nı gördüklerinde ona Hoerikwaggo, yani “deniz dağı” adını vermişler. XV. yüzyılda Hindistan’a varacak deniz yolunu arayan Portekizliler bu dağın aşağısında uzanan yarımadanın ucuna Ümit Burnu; 1580 yılında teknesiyle oradan geçen Drake ise “en güzel burun” demiş. Öyledir; heybetli kayalıkların hırçın okyanusla buluşması karşınıza eşsiz ve güzel manzaralar çıkarır. Cape Town’daki bu doğa rezervinin güzel manzarasına serpiştirilmiş yollar ve patikalar döne döne aşağıya iniyor ve 1860’ta inşa edilmiş eski bir deniz fenerine varıyor. Kayalık alanlarda babunlar yaşarken Atlas Okyanusu’nun serin suları da foklara ev sahipliği yapıyor.
Modern bir şehir ve tabiatın harika sentezi
Her yıl bir milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlayan Cape Town’ın nabzı Victoria ve Alfred Rıhtımı’nda atar. Sıra sıra hediyelik eşya mağazaları, sokak çalgıcıları, sudan başını çıkarıp çıkarıp size bakan foklar burada bulunur. Üstelik bu bölge, her yaştan insanın ilgisini çekecek kadar dev bir akvaryuma da ev sahipliği yapıyor. Kısa kuyruklu vatozlardan deniz kaplumbağalarına kadar çok sayıda canlıyı yakından görebilirsiniz. Akvaryumda gezen çocukların yüzlerinden heyecan ifadesi eksik olmuyor. Rıhtım aynı zamanda büyük tekne turlarının başlangıç noktası. Lüks Table Bay ve The Cape Grace otellerinde kalanlar konforun yanı sıra muhteşem okyanus ve Masa Dağı manzaraları ile uyanma şansına sahipler. Buradaki şık lokantalardan birinde yemek yerken bulutların Masa Dağı’nın üzerini bir masa örtüsü gibi kapladığını görebilirsiniz. Dağa teleferikle çıktığınızda ise manzara karşısında büyüleniyorsunuz. Aşağıdaki okyanusun ve kıyıların göz alıcı güzelliği bulutlar hareket ettikçe bir görünüp bir kayboluyor. Zirvedeki lokantada kahvenizi yudumlarken endemik bir bitkinin harikulade çiçeği ya da muzip bir kaya tavşanı gözünüze mutlaka çarpacak. Dünyanın en ilginç dağında yürüyüşçüler patikalar hâlinde uzanan yüzlerce yürüyüş rotasından birini veya birkaçını arşınlıyor. Bazı geceler ise Kuzey Yarımküre’den gelen yüzlerce amatör astronom teleskoplarını kurup gözlem şenliğine katılıyor.
Esaret ve özgürlük
Güney Afrika eski Devlet Başkanı, Nobel Barış Ödülü sahibi Nelson Mandela, Robben Adası’ndaki uzak hapishaneden bakıp Masa Dağı’nı “bir umut ışığı” olarak tanımlamıştı. Bu hapishane artık UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde ve birçok misafir ağırlayan bir müzeye sahip. Rıhtımdan Robben Adası’na katamaran seferleri yapılıyor. Son siyasi mahkumların 1991’de tahliye edildiği ada, martıların ve göçmen deniz kırlangıçlarının huzur içinde yaşadığı bir kara parçası artık. Cape Town’ın eşsiz tarihi ve etnik çeşitliliği büyülü bir Kreol kimliğinin oluşmasını sağladı. Her yıl yaşatılan karnaval geleneği Cape Town’daki kölelerin yılbaşlarında giyinip yüzlerini boyayarak dans etmesi ve sembolik bir kutlamaya katılmasıyla başladı. Karnaval bugün de bir ses ve renk cümbüşü olarak sokakları doldurmaya devam ediyor. Bu büyük gösterinin biletleri aylar öncesinden satışa çıkıyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Cape Town küresel bir buluşma noktası oldu. Müzisyen Abdullah İbrahim’in müziği, küresel hayaller kuran uluslararası bir kent olarak Cape Town’ın doğal ve insani güzelliğini anlatıyor. Caz yoluyla ve etnik köklerini unutmadan… Şehrin iç kesimlerindeki District Six banliyösü bugün bir kültür merkezi. Irk ayrımı döneminde yıkıma uğrayan bölgenin tarihini artık şiirler, romanlar, tiyatro oyunları ve şarkılar anlatıyor. District Six Müzesi ve Yuvaya Dönüş Merkezi bu yaşayan kültürün ve mirasın koruyuculuğunu üstlenmiş.
Her köşe başka bir nota
Cape Flats’a yerleştirilen ailelerin genç üyeleri topluluklarını hip hop aracılığıyla geliştiriyorlar. Uluslararası Caz Festivali’yse gittikçe yükselen bir müzik sahnesinin kalbini oluşturuyor. Müzik Güney Afrikalıların damarlarında dolaştığı için Cape Town’da geçireceğiniz günlerde sokaklarda dans eden ya da şarkı söyleyen birilerini görmeden günü bitirmeniz mümkün değil. Dahası onların doğal neşesi size de geçiyor ve bu insan sıcaklığına hemen eşlik etmeye başlıyorsunuz.
Kara Kıta’nın sanat merkezi
Görsel güzelliğin en temel taşlardan biri olduğu Cape Town aynı zamanda bir güzel sanatlar, tasarım ve mimari merkezi. Ulusal Galeri, meraklı misafirlerini Company’s Garden’daki gösterişli binasında ağırlıyor. Köklü Güney Afrika’nın sanat geleneği dünyanın dört bir yanındaki önemli koleksiyonlarda kendine yer buluyor. Modern Afrika sanatı, rıhtımdaki eski silonun Zeitz MOCAA’ya (Zeitz Çağdaş Afrika Sanatı Müzesi) dönüştürülmesiyle büyük ivme kazanmış durumda. Muhteşem manzaraları, nefes kesen doğal ışığı ve yükselen görsel-işitsel endüstrisiyle Cape Town mankenler, fotoğrafçılar ve film yapımcıları için son derece popüler bir destinasyon. Şehirde yaşayan, çalışan ve eğlenen birçok ünlü ve güzel insanı bir arada görmek mümkün. Green Point’teki kırmızı-beyaz çizgili deniz fenerinin yanından bisiklet turuna katılan turist kafilelerinin geçtiğini görmek de…
Şehri gökyüzünden keşfet
Cape Town’ın en popüler aktivitelerinden biri helikopter turları. Limanı, Masa Dağı’nı, okyanusu ve Ümit Burnu’nu kuşbakışı göreceğiniz bu turlar uçanlara unutulmaz görüntüler sunuyor. Uçuş Ümit Burnu’nda kaybolan gemisiyle birlikte bir efsaneye dönüşen ve birçok opera ve edebiyat yapıtına konu olan, Uçan Hollandalı lakabıyla ünlenen kaptanı da çağrıştırıyor insana. Sinema meraklıları bu hayalet gemiyi Karayip Korsanları Ölü Adamın Sandığı filminden de hatırlayacak… Cape Town şehir merkezinden geçen tren hattı False Körfezi kıyısını takip ederek banliyölerden ve kıyı kasabası Simon’s’tan geçip yol boyunca birçok yere uğruyor. Şehrin diğer noktalarını birbirine bağlamayı minibüs, taksi ve MyCiti otobüsleri üstlenmiş. Ama bu kıyıları araba kiralayarak dolaşmak ve sizi mutlu edecek her noktada durmak gibi bir seçeneği asla es geçmemelisiniz. Restoranlar, rezidanslar, oteller ve gezinti yerleri şehrin çevresindeki kıyı şeridi boyunca uzanıyor. Glen, Clifton, Camps Bay ve Llandudno gibi göz alıcı körfezler, koylar ve her türden plaj güneşlenmek ve sörf yapmak için en güzel yerler. False Körfezi’nin kıyı şeridini Hint Okyanusu ısıtıyor.
Geçmişine sıkı sıkıya bağlı
Cape Town bilişim endüstrisinde uluslararası inovatörler ve start-up’lar için de küresel bir merkez hâline geldi ama Kalk Körfezi’ndeki ilginç balıkçı köyü bu gelişmelere aldırmadan yoluna devam eden bir mücevher. Köy güzel sanatlar ve antika mağazalarını, canlı müzik ve zanaat sahnesini ve taptaze deniz ürünleri sunan aktif rıhtımıyla sakin bir atmosferde ve asla aynı kalmayan bir deneyim olarak sunuyor. Clifton bölgesindeki plajlar denize girenlerle, Bloubergstrand’ın rüzgârlı kıyısı sörf ve kiteboard yapanlarla dolup taşıyor. Ben Cape Town’la yıllardır süren bağım nedeniyle bu kenti evim, hatta yerlilerinin deyişiyle bir “anne” gibi görüyorum. Düş güzelliğinde Cape Town, sayısız seçeneğiyle konuklarını sevindirmeyi kolaylıkla başarıyor. Ben de bunun mutlu tanıklarından biriyim.