Akademisyenleri temsil eden hukukçu ve ekonomist Markus Kerber, Berlin’de yaptığı açıklamada, ECB’nin tahvil alım programını yeniden başlatma kararını durdurmak için Almanya Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını belirtti.
Kerber, mahkemenin Almanya Merkez Bankası’nın (Bundesbank) söz konusu tahvil alımlarına katılmasını engellemesini istediklerini belirterek, bunun dışındaki bir adımın “kumara göz yumma” olacağını kaydetti.
ECB’nin tahvil alımlarına karşı çıkan akademisyenler, bankanın söz konusu kararının oybirliği ile alınmadığına vurgu yaparak Avro Bölgesi’nin önemli merkez bankalarının söz konusu alımlara karşı olduğunu dile getiriyor.
ECB, eylül ayındaki toplantısında, varlık alım programlarına 1 Kasım itibarıyla aylık 20 milyar avro seviyesinde tekrar başlanacağını duyurmuş, 25 Ekim’de ise ilk varlık alımını 30 Ekim’de yapacağını ve söz konusu alımlara 19 Aralık ve 2 Ocak’ta Noel tatili boyunca ara verileceğini bildirmişti.
ECB, 2015’in mart ayından itibaren Avro Bölgesi’nde ekonominin yeniden dengelenmesi ve deflasyonist baskılarla mücadele edilmesi amacıyla uyguladığı 2,6 trilyon avro seviyesindeki tahvil alım programını geçen yılın sonunda tamamlamıştı.
Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) eylül ayı para politikası toplantı tutanaklarında, bankanın para politikası kurulunun bütün üyelerinin “düşük büyüme ve enflasyon” karşısında ek gevşeme ihtiyacı konusunda mutabık kalmalarına rağmen bazı üyelerin tahvil alımına yeniden başlamayı desteklemediği belirtilmişti.
Yönetim konseyi üyelerinin değerlendirmelerinin yer aldığı tutanaklarda, ECB’nin Avro Bölgesi ekonomisini canlandırmak için yeni bir tahvil alım programını başlatmasına bazı kurul üyelerinin karşı çıktığına yer verilmişti.
Avrupa Adalet Divanı da geçen yıl aralık ayında Almanya’da açılan davayı karara bağlayarak, ECB’nin ikincil piyasalar üzerinden devlet tahvili alımına yönelik programının, AB yasalarını ihlal etmediğine karar vermişti. ECB’nın finansal krizle mücadelede uyguladığı tedbirler arasında bulunan çok düşük faiz oranları ve parasal genişleme olarak adlandırılan varlık alım programı özellikle Alman politikacılar ve ekonomistler tarafından eleştiriliyordu.