Brüksel’de AB konularını ele alan haftalık basılı New Europe dergisinde Bağış’ın kaleme aldığı ‘İstanbul&Brexit’ başlıklı makale yayımlandı.
Makalade Bağış şu görüşlere yer verdi:
Türkiye, batı medyası’nın perspektifinde demokrasiye önem vermeyen bir ülke imajıyla lanse edilir. Fakat 23 Haziran Türkiye demokrasi tarihi açısından önemli bir dönüm noktası.
Eski Meclis Başkanı ve Eski Başbakan Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu televizyonda karşı karşıya gelerek kozlarını paylaştılar. Bu durum 2002’den beri ilk kez gerçekleşti.
Saat 19:20 itibariyle Binali yıldırım rakibi Ekrem İmamoğlu’nun galibiyetini kabul edip onu tebrik ettiğini duyurdu. Bu yakın dönemde gerçekleşen seçim şunu gösterdi ki; Türkiye’de demokrasi işliyor ve her partinin kazanabilme şansı var.
Türkiye tarihinde askeri darbeler, ihtilaller bulunuyordu fakat 2016’dan sonra gerçekleştirilen reformlarla halk daha etkili hale geldi. 2016’daki darbe girişimi sonrasında askeriyenin üzerinde halkın daha etkili olması neticesiyle bugünkü demokratik seçimin önü açılmıştır.
Aslında çok kritik bir konu olan ve yeniden seçime gidilmesi gereken bir konu daha var ki o da Brexit. Teheresa May’den sonra rakibi Jeremy Hunt’la arasında küçük bir fark olan Boris Johnson liderliği eline almış görünüyor. Johnson, “yap ya da öl” sloganıyla Brexit’e yaklaşarak, 31 Ekim’de anlaşmalı ya da anlaşmasız şekilde Avrupa Birliği’nden ayrılacaklarını ifade etti.
Bu durum May’in halefi olan Johnson’a Avrupa Birliği üyesi olmayan Türkiye gibi ülkelere öncelikler tanıması anlamına geliyor. Türkiye, İngiltere’nin en büyük 13. ticari ortağı olması dışında aynı zamanda İngiltere’nin Avrupa Birliği dışındaki en büyük 5. ticari ortağıdır. Brexit politikaları her ne olursa olsun Türkiye önemli bir konumdadır.