Şirince’de yaşayan esnaf ve halk, gelen tüm turistlere özellikle “maske” konusunda uyarılarda bulunuyor. Kimi zaman “sosyal mesafe kuralı” yolların dar olmasında dolayı çiğnense de Şirince’ye gelenler ve yaşayanlar yeni tip koronavirüs COVID-19 salgını etkisiyle daha dikkatli davranıyor. Şirince’ye gelen yerli ve yabancı turistler en çok ilgiliyi iki uçta bulunan kiliseler ile Rum evlerine gösteriyor. Taşlı ara sokaklar, dik ve dar yokuşlar, Şirince’ye özgü yiyecek ve içecekler de ziyarete gelen turistler tarafından ilgi görüyor.
Şirince, İzmir’in Selçuk İlçesi’ne bağlı ve Selçuk’a 8 kilometre mesafede tarihi mimarisi korunmuş turistik bir köy. Özgün adı olan Kırkınca’nın efsanevi bir çağda dağlara vuran kırk kişiye atfen verildiği rivayet ediliyor. Rum telaffuzunda Kirkice, Kirkince ve nihayet Çirkince gibi biçimler alan bu ad, Cumhuriyet’in ilk yıllarında dönemin İzmir valisi Kazım Dirik’in talimatıyla Şirince şeklinde resmileştirilmiş.
19. yüzyılda, özellikle ihracata yönelik incir üretimiyle ünlü, 1800 haneli bir Rum kasabası olarak bilinen Şirince, 1923’te Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi sonucu Rumların ayrılmasıyla (Çoğu Katerini’nin Nea Efesos köyüne yerleşmiştir), Kavala’nın Müştiyan (Moustheni) ve Somokol (Domatia) köylerinden gelen mübadillerle iskân edilmiş. Köyün evvelce bağcılık, şarap üretimi ve zeytinciliğiğe dayalı olan ekonomisi, bir tütün bölgesinden gelen yeni sakinlerinin elinde bir süre sekteye uğramış, ancak son yıllarda artan turistik önemine paralel olarak, bu sektörler yeniden gelişmeye başlamış.
Bağcılık ve zeytinciliğin yanı sıra, şeftali, incir, elma, ceviz yetiştirilen Şirince’de, 1950’li yıllarda 2000-3000 civarında iken sonradan 700’e kadar düşen köy nüfusu, 1990’lı yıllardan itibaren turizmin gelişmesiyle birlikte tekrar yükseliş eğilimi içine girmiş. Köyde halen bazı Rum evleri pansiyon olarak hizmet veriyor.