Günümüzde elektriksiz bir yaşam biçiminin varlığı hayal bile edilemiyor. Toplumların elektriğe olan ihtiyacı da gün geçtikçe artıyor. Öyle ki araştırmalar 2050 yılına kadar elektriğe karşı talebin günümüzden 2 ile 3 kat daha artacağına dikkat çekiyor. Bu ihtiyacın karşılanmasında ise ön plana çıkan enerji kaynağı olarak rüzgar görülüyor. 2020’de enerji kaynakları arasında en yüksek üretimin rüzgar enerjisinden karşılanacak ve bu santrallerde verimlilik türbinlere yapılan bakım ve onarım hizmetlerinden geçiyor.
Karşılaştırılan tüm fosil yakıtlı enerji çeşitlerine göre ciddi derecede düşük maliyetli olan rüzgar enerjisi, diğerlerine oranla çok çevreci olması ile de dikkat çekiyor. Rüzgar enerjisi aynı zamanda giderek artan elektrik talebini karşılama konusunda da önemli bir rol oynuyor. Artan elektrik ihtiyacının geleneksel kaynaklardan karşılanması halinde küresel iklim şartlarında oluşacak bozulma ve beraberinde gelen doğal yıkımı tahmin etmek hiç de zor değil. Ülkelerin çevre, enerji ve ekonomi üçgenindeki planlarında da en temel kaynağı oluşturan rüzgar enerjisinin sağladığı faydalardan vazgeçmenin büyük kayıplar doğuracak.
Önemli aşamalardan geçerek kurulan ve enerji üretmeye başlayan rüzgar türbinleri, geleceğin enerjisinde adeta önemli bir yapı taşını temsil ediyor. Duruş sürelerinden, karşılaşılan birçok soruna kadar bir rüzgar türbinin sağlığı ve işleyişi enerji üretimine ve dolayısıyla da temiz enerji arzına direkt etki ediyor.