Anadolu Efes Başantrenörü Ergin Ataman gündeme dair flaş açıklamalara imza attı, Süper Lig ve Euroleague’deki rakipleri Fenerbahçe ile ilgili de ifadeler kullandı.
Asist Analiz’de yer alan röportaj şöyle:
Geçtiğimiz sezon, Anadolu Efes’in beklenilenin üzerinde bir başarı gösterdiği yıl oldu… Geçen yıl için siz ne dersiniz?
Bir sene önce Euroleague’de sonuncu olan takımın, akabinde final oynaması, Euroleague tarihinde olmayan bir durum. Ancak geçen sezon ortasından itibaren biz bunu hissetmeye başlamıştık. Takımın her geçen gün daha iyi oynamaya başlaması, yeni gelen 9 oyuncunun takım uyumunu yakalaması ve soyunma odasındaki arkadaşlığın üst seviyeye çıkması başlıca etkenlerdi.
Sezon boyunca her oyuncu kendisini geliştirdi. Başta Micic olmak üzere, Moerman, Simon, Beaubois, Larkin, Dunston gibi işini çok iyi yapan isimler katkı vermeye başlamıştı. Doğuş’tan zaman zaman çok iyi katkılar aldık. Bu da beraberinde ciddi bir hava yakalamamızı sağladı. Taraftar da bize inanınca; Sinan Erdem’de Anadolu Efes’in o ekol olmuş yıllarında yakaladığı havayı yakaladık.
Taraftarla beraber dolu salonlarda oynamaya başlayınca müthiş bir sezon geçti. Bu da bizi finale kadar taşıdı. Euroleague’de finali kazanacağımıza inanıyorduk ama biraz heyecan, biraz da tecrübesizlik olunca CSKA karşısında gerçek oyunumuzu sergileyememize neden oldu. CSKA da bize karşı inanılmaz bir şut yüzdesiyle oynadı. Ve finali kaybettik. Sonuçta bizim için güzel bir yıl oldu. 10 yıl sonra Türkiye Şampiyonluğunu, çok zorlu bir seri sonunda, 4-3 kazanmamız, bizim için Anadolu Efes tarihinin en başarılı sezonu olarak tarihteki yerini aldı.
-Efes’in loca ve kombinelerinin tamamının satıldığı görüyoruz… Bu da sizin hedeflerinizden bir tanesiydi.
Efes, Türk basketbolunun lokomotifliğini yaptı… Aydın Örs’lü yıllarda ilk kez Korac Kupası’nın kazanılması, Euroleague’de final oynanması ve 2000 yılın da yaptığımız Final Four; o dönemlerden gelen müthiş bir desteği de beraberinde getirdi. Son yıllarda A takım seviyesinde; istenilenin bir türlü elde edilememesi, 3 Büyükler’in artık basketboldaki artan iddialarıyla sanki Efes’in taraftar profili çok az kalmış gibiydi. Ama biz bu heyecanı yeniden yaşatmayı başardık.
‘HEYECAN VE COŞKU YENİDEN YAŞANMAYA BAŞLANDI’
Sonuçta bizim taraftarımız sporu ve basketbolu seven ve oradal olmaktan keyif alan bir izleyicimiz var. Yoksa bizim futbol taraftarları gibi bir kitlemiz yok. Elde edilen başarı salonda yakalanan o atmosfer, herkesi çekmeyi başardı. Barcelona maçında da dolu başlayacağız. Biletle tükenmek üzere… İyi kombinelerin tamamı satıldı. Bu çok güzel bir şey. Bir coşku, bir heyecan var. Ve yeniden yaşamaya başladı bunu Anadolu Efes…
‘BARÇA DREAM TEAM KURDU, ZOR BİR MAÇ BİZİ BEKLİYOR’
Barcelona’yı müthiş bir çeyrek final serisinden sonra elemeyi başardınız… Bugünkü maçtan beklentiniz neler?
Sinan Erdem’de en son geçtiğimiz yıl, Barcelona ile oynadığımız play-off 5. maçının ardından ayrılıp Final Four’a gitmiştik. Euroleague’de sezona Barcelona maçıyla merhaba diyoruz. Artık ciddi bir rekabet oldu iki takım arasında. Özellikle geçen yıl, zirve yaptı. Play-offlar’da 5. maça kalan tek seriydi.
Bu sene Barcelona ‘dream team’ denilebilecek bir kadro kurdu. Çok ciddi transferler yaptılar. Euroleague’in bu sezonki en bütük transferi Nikola Mirotic olmak üzere Cory Higgins, Brandon Davis, Delenay, Abrines ve geçtiğimiz sezonki kadroda yer alan temel oyuncuların tamamı duruyor. Bir şansızlık yaşayıp Heurtel’i sakatlığa kurban verdiler ancak yerini hemen doldurdular. Zor bir maç bizleri bekliyor ancak şu da bir gerçek ki; Euroleague’de kolay maç yok. 18 takım içinde; 4-5 ekibin tecrübe açısından yeni olduğu düşünülebilir…
‘TARAFTARIN MOTİVASYONUYLA KAZANMAK İSTİYORUZ’
Barcelona bu sezona şampiyonluk hedefiyle başlıyor ve en yüksek bütçeli kadro diye de öngörülüyor… Biz kendimize güveniyoruz… Taraftarın da vereceği itici motivasyonla iyi bir basketbolla kazanmak istiyoruz. Tek handikabımız Larkin’in oynayıp oynamayacağı… İki haftadır antrenman yapmıyor Larkin. Sürekli tedavi oluyor. Maç saatinde kendisini deneyecek ve oynayıp oynayamayacağını orada göreceğiz. Beaubois’in de geçtiğimiz akşamki idmanda ciddi bir ayak bileği sakatlığı oldu. Belki Barcelona karşısında sahaya çıkmayabilir.
Sonuçta kaliteli bir kadromuz ve iyi oyuncularımız var. Olmayanlar değil olanları geliştirip onlarla kazanmak üzerine bir stratejiler kurduk. Geçen yıl da; bu şekilde oynadık. Elimizdeki kadroyla Barcelona’yı yenmek için mücadele edeceğiz.
‘SON DERECE SERT BİR EUROLEAGUE GEÇECEK’
-Euroleague’in bu sene daha sert geçmesi bekleniyor… Önceden Fenerbahçe Beko, CSKA ve Real Madrid’i Final Four’a direkt yazıyorduk 4. takım kim olacak diye bekliyorduk… Ancak bu sene en az 10 takım sayılabilir. Bu sene biraz çetin geçecek galiba…
Pire’de, OAKA’da maç kazanmak o kadar zor ki; yabancı transferi konusunda çok flaş oyuncuları olmasa da Calathes, Spanoulis, Printezis, Papanikalaou gibi isimleri kadrolarında bulunduruyorlar. Son derece sert bir Euroleague geçecek. Bugün bırakın Final Four’u F8’e kimin kalacağını kestirmek zor. 12-13 takımın şu anda böyle bir hedefi var. Zenit; Ayon’u aldı. Alba Berlin geçtiğimiz yıl EuroCup’ta; final oynadı. Kızılyıldız gibi bir takım var ve Belgrad’da maç kazanmak her daim zordur. Çok zorlu bir Euroleague sezonu bizleri bekliyor.
‘EUROLEAGUE NORMAL SEZONDA NBA’Yİ GEÇTİ’
Maç sayısı da fazlalaştı. Bu sezon 4 maç daha fazla yapılacak. Euroleague, şu anda organizasyonuyla ilk haftadan sonraki haftalara; her maçın bir final gibi algılanmasıyla bence normal sezonda NBA’i geçmiş durumda… NBA’de normal sezon rolantiden başlar… Euroleague’de ise Real Madrid-Fenerbahçe maçıyla başlıyor. Ardından Anadolu Efes-Barcelona… Her maç zor geçecek. Özlenen ve beklenen Euroleague başlıyor.
’80-85 MAÇ OYNAYACAĞIZ ROTASYON OLABİLİR’
-Bu sene daha geniş bir rotasyonla oynayacak mısınız?
Maçı geniş bir rotasyonda oynayamayız. Maç maç düşünüyoruz… Karşılaşmalarda 9 ya da 10 oyuncu kullanırız. Geniş rotasyon, şunun için gerekiyor bize… Eurloeague’de 34 tane maç oynayacağız. Türkiye Ligi’ni de saydığımızda; 80-85 maça tekabül ediyor. Formsuzluklar ve yorgunluklar da oluşabiliyor. Bu dönemde kadromuzda rotasyon yapabiliriz. Bir sonraki maçta 5 dakika oynayacak oyuncu belki Barcelona karşısında daha fazla süre alabilir.
Benim sistemimde ana oyuncuların 27-28 dakika oynamasın yatıyor… Dunston, 5 numaralar içinde en fazla verim aldığım oyuncuydu ve bu sürelere çıkabiliyordu. Bu sene de bu süreleri alacaktır. Tabii bazen faul problemi oluyor ve 15 dakika süre alabiliyor. O zaman da diğer oyuncularımızı kullanacağız.
‘SINGLETON’DAN EN ÜST DÜZEYDE VERİM ALMAK İSTİYORUZ’
-Moerman’ın sakatlığının ardından Singleton’ı kadroya dahil ettiniz ondan beklentileriniz neler?
Singleton, 15 Eylül’de aramıza katıldı. Daha üçüncü haftasını tamamladı. Yaz dönemini de antrenman yapmadan geçirmiş. Şu an form durumu istenilen seviyede değil. Tabii bu seviyeleri çok iyi bilen bir isim.
Barcelona maçından itibaren oyuncuyu kullanmaya çalışacağız. Singleton’dan en üst seviyede verim almak istiyoruz. Geçtiğimiz sezonu çok da başarılı geçirmediği düşünülebilir ancak Final Four’u 5. maç sonunda kaçırmış olan Barcelona takımında 27-28 dakika süre alan bir power forvet…
Panathinaikos’ta çok üst düzey rakamları yakalamış bir isim. Ve 29 yaşında… Biz onu zaman içerisinde; takımın çok önemli bir parçası olması için adapte edeceğiz.
‘BAŞARIMIN SIRRI; ÇOK ÇALIŞMA, HIRS VE GERİ ADIM ATMAMAK’
-Karşıyaka’da çok iyi bir yapı kurdunuz. Beşiktaş ve Galatasaray’ı çok uzun yıllar sontra şampiyon yaptınız. Şimdi de Efes’i 10 yıl sonra şampiyon yaptınız. İlk Final Four’a sokan isimdiniz son Final Four’da sokan kişi oldunuz. Türk antrenörlerin lideri olarak kabul edileceksiniz ama saha dışında sürekli bir gerginlik içindesiniz. Bu konuda ne diyorsunuz?
Bu başarıları elde etmenin altında; çok ciddi bir çalışma var. 32 yaşında Türkiye Ligi’nde antrenörlük yapıyordum. 34 yaşında Final Four oynadım. 1 yıl sonra da Sporta Kupası’nı kazandım Siena ile…
Bütün bunlar bilgi, birikimle oluyor ama bir hırs da var. Hiçbir şekilde geri adım atmama…. Saha içinde de saha dışında da geçerli. Başarıların sadece saha içindeki teknik, taktikle değil de çalıştığın ekibi inandırmaktan geçtiğini düşünüyorum. Tabii böyle bir grubun liderliğini yapmak, rakip takımlarla çatışmalara yol açıyor. Burada geri adım atan insan hiçbir zaman olmadım. Geri adım attığın anda; pasif davrandığın anda bunun takıma yansıdığını gördüm.
‘ERGİN ATAMAN’A KİMSE LAF SÖYLEYEMEZ, SÖYLEYEN YANITI ALIR’
Bugün Ergin Ataman’a kimse laf söyleyemez… Laf söylüyorsa cevabını alır. Çünkü; ben o cevabı vermezsem o zaman takımım bundan etkilenir. Bu imajı benim takımıma ve camiama vermem lazım.
Zaman zaman gerginliklerin had safhaya çıktığı da oluyor… Bunları ben doğal karşılıyorum. Bu hırslı kişiliğim, sonunda başarı getiriyor. Bu başarı da; beni sevenleri ne kadar mutlu ediyorsa; rakipleri de o kadar mutsuz ediyor. Son 10 yıl içerisinde Türkiye Basketbol Ligleri’nde; 4 farklı takımla şampiyon olmuşum. Ee tabii ki rakipler bundan hoşnutsuz.
Gönül ister ki; her şey güllük gülistanlık olsun. Spor yapıyoruz ve bir Akdeniz ülkesiyiz. Bazı insanların eleştirileri ve tepkileri var ancak onların 3-4-5-10 katı da sevgisi var. Bu duruşa karşı sevgi ve sempatileri var.
İnsanlar pasif, kabuğuna çekilen kişilikleri sevmiyorlar. İnsanlar, dik duruşları olan ve başarı için mücadele edenleri destekliyor. Sevenlerin desteği gerçekten her şeyden çok öte. Tepki gösterenlerin de canı sağ olsun…
Beni Fenerbahçe’den de sevenler çok var. Sonuçta ben sadece kendi takımlarımın kazanması için mücadele eden birisiyim. Benim Fenerbahçe Kulübü’ne karşı hiçbir saygısızlığım olmadı. Çekinecek bir şeyim olsa hiçbir zaman böyle rahat olmam… Ama tepki gösterenlere karşı da duruşumu sergilemişimdir.
‘KEŞKE OLMASAYDI AMA HİÇBİR ŞEYDEN PİŞMAN DEĞİLİM’
-Taraftara tepki göstermeniz konusunda pişmanlığınız var mı?
Neyin ne olduğunu Fenerbahçe taraftarı da çok iyi biliyor… Yıllarca Fenerbahçe Salonu’nda da antrenörlük yaptım. Orada; nelerle karşılaştım. Kalkıp da herhangi bir tepkide bulunmadım. Herhangi bir sözlü diyaloga girmedim. Dik durdum ve maçımı yönettim. Basın toplantılarında sitem ettim ama böyle bir şeye girmedim.
Final Four ayrı bir heyecandı. İlk kez final oynuyorsun… Bugüne kadar hangi Türk antrenör, hangi branşta böylesine büyük bir organizasyonda, final oynamış? Bende milliyetçilik duygusu da var. Böyle bir beklenti içindeyken öyle bir tepkiyle karşılaşmış olmak… Maçın devre arasında röportaj yapılırken dev ekrandayken beni ıslıklayan 2-3 kişi değildi. 2-3 bin kişiydi.
Maçın devre arası, final oynuyorsun ve 2 sayı geridesin… Benim tepkim, o maçın getirdiği heyecandan kaynaklıydı. Kaldı ki benim o günkü tepkim Fenerbahçe taraftarına ya da kulübüne karşı değildi. Sadece yılların birikimi olarak anlık olarak vermiş olduğum bir tepkiydi. Kendi kendime tepki gösteririken kameranın beni seçmesiydi.
Hiçbir zaman gidip de Fenerbahçe tribünleri ile diyaloga girmedim. Keşke böyle bir şey olmasaydı da ben de yapmasaydım. Ama ben bunu doğal karşılıyorum. Bugüne kadar yaptığım hiçbir şeyden pişman olmadım. Bundan da pişman değilim.
‘FENERBAHÇE İLE FİNALDE KARŞILAŞMAK ÇOK GÜZEL OLUR’
-Fenerbahçe Beko ile Anadolu Efes; Final Four’da karşılaşır da Fenerbahçe sizi yenip finale kalırsa ne yapardınız?
Ağzından bal damlıyor… Bu kadar zorlu bir Euroleague’de yeniden iki Türk takımı, Final Four’da karşılaşırsa bu çok güzel bir şey olur. İnşallah yarı finalde değil de finalde karşılaşırız. Ben daha önce Fenerbahçe’nin şampiyon olduğu İstanbul’daki Final Four’da sarı-lacivertli taraftarların arasında maçı izledim… Ve Fenerbahçe’yi alkışladım.