İstanbul Boğazı’na bu günlerde eşsiz bir güzellik katan, baharın habercisi erguvanlar açan çiçekleriyle boğazın iki yakasında adeta görsel şölen sunuyor. İstanbul’un doğasında kendiliğinden yetişen kentin kadim bir ağaç türü olan erguvanlar, tabiatın İstanbul’a hediyesi olarak görülüyor. Osmanlı döneminde adına bayramlar düzenlenen, şiirlere ve metinlere konu olan erguvanlar, açan çiçekleriyle, İstanbul Boğazı’nın iki yakasını mor ve pembeye boyadı. Anadolu yakasında Fenerbahçe Parkı’ndan başlayıp, Moda Sahil Yolu’ndan Bağlarbaşı, Beykoz, Üsküdar ve Kuzguncuk’a, Avrupa yakasında Tarihi Yarımada, Beşiktaş, Kuruçeşme, Yeniköy ve Rumeli Hisarı’na doğru uzanan erguvanlar, adeta ressamın fırça darbeleri gibi İstanbul’a renk kattı.
Sadece İstanbulluları değil, kente gelen yabancı turistleri de heyecanlandıran erguvan ağaçları, yeni tip koronavirüs nedeniyle bu yıl baharı yalnız karşıladı. Anavatanı Güney Avrupa ve Batı Asya olarak bilinen erguvan ağaçları, Türkiye’de Ege ve Marmara bölgelerinde yoğun olarak görülüyor.
Görüntüsü kadar zengin tarihiyle de ilgi çekiyor
İstanbul Boğazı’nı taçlandıran mor erguvanlar görüntüsü kadar zengin tarihiyle de ilgi çekiyor. Osmanlı Devleti’nin de vazgeçilmez simgesi olan erguvan adına 14-19. yüzyıllar arasında şenlikler düzenlendi, ”erguvan cemiyeti”, ”erguvan faslı”, ”erguvan bayramı” gibi isimlerle anıldı. Osmanlı döneminde sayılarının azalması üzerine, padişah fermanıyla boğaza, erguvan ağacı dikilmesi emredildi. Osmanlı’da erguvanın güçlü dalları baston yapımında kullanılırken, mor, lila ve pembe arası çok özgün bir renge sahip erguvan çiçeklerinin eski İstanbul mutfağında salatalara renk ve lezzet kattığı da biliniyor.