A Spor yorumcusu ve Fotomaç Gazetesi yazarı Erman Toroğlu, Başakşehir – Galatasaray maçını yorumladı.
İŞTE O YAZI:
Bu hafta bittikten sonra 2 hafta daha eziyet var. Lig zaten kötüydü, artık angarya olmaya başladı. Her şey belli, futbolcuya da zulüm geliyor. Ama şunu yapabilirler. Mücadele ederler, zevk almaya bakarlar, pas yaparlar, şov yaparlar; hiç olmazsa son 2-3 haftada bir şeyler gösterirler seyirciye. Ama nerdee… 90 dakikaya baktığınızda Başakşehir, G.Saray’a göre sahaya daha iyi yayılıyor, daha akıllı oynuyorlar. Yani çalışmışlar. G.Saray’da hiç bir şey yok, tamamen bireysel. Yani G.Saray kötü değil, çok kötü. Maçın sonlarına doğru kendisine hiç top gelmeyen Mohamed oyundan çıktı, yerine Gomis girdi. Bir pozisyonda Gomis’e araya top attılar. Rakip defans oyuncusu Epureanu ile Gomis’in topa yakınlıkları iki misli. Yani top Gomis’e 4 metre yakında, Epureanu’ya ise 8 metre. İkisi de depara kalktılar. Topu 35 yaşındaki Epureanu kazandı. Peki Gomis’in yaşı kaç? O da 36 yaşında. Yani yaşları aynı. Ama şunu da düşünelim, Afrikalı oyuncuların nüfus cüzdanları sanırım 4-5 sene sonra çıkıyor. Bunu dünyada bilmeyen yok. İki takım arasındaki fark şuydu. G.Saray’ın kalesinden Muslera’yı alın dün gece, bir başka kaleci koyun. Maç kaç kaç biterdi? Fazla söze gerek yok, işte size maçın özeti. Başakşehir dün gece G.Saray kalesini 21 kez yokladı, bunların 10’u da isabetliydi. Bu da demek oluyor ki, Muslera kalede sağlam durdu! Peki G.Saray maç şut atmış rakip kaleye. Sadece 4’ü isabetli 11 şut. Peki, rakip ceza alanına kaç kez girmişler? Zaten ona da baktığınızda ortaya çıkan sonuç şu; bir puanı kazanan G.Saray görünüyor, iki puanı kaybeden ise Başakşehir.
Maçtan evvel Göksel Gümüşdağ ile Burak Elmas hakeme çiçek verdiler. Çok güzel bir görüntü. İnşallah seneye de hakemlere çiçek verirler. Arada Burak Elmas’ın beyanatlarını hatırlıyorum da, Federasyon Başkanı’nın masasına filan yumduk atıyordu, kendi ifadesiyle! Hoş Türkiye’de neler oluyor. Burak Elmas ben gidiyorum, mahkemeye düşürmeyeceğim G.Saray’ı dedi; G.Saray şu anda mahkemede! Çok dedikodular var, bakalım ne kadarı doğru çıkacak? Dedikodular gerçek mi, yoksa hayal mi batıya açılan pencerede!
NOT: Bu hafta bir arkadaşım bana enteresan bir görüntü yolladı. Yolda geçen kedinin hemen 1,5-2 metre yanından minik bir motorsiklet geçiyor. Motorsikletin kediye en ufak bir teması yok. Fakat kedi kendini yene bir atıyor, başlıyor dönmeye, kıvranarak bağırıyor da bağırıyor.. Bu bana neyi hatırlattı biliyor musunuz? Bu yazıyı yazdıktan sonda A Spor ekranlarında ‘Takım Oyunu’ programına gireceğim. Kedinin görüntüsünü orada oynatacağım, neden mi? Türkiye’de artık, bu sahtekar kediyi andıran o kadar çok futbolu görüntüleri var ki, bir kısmını takım oyununda göstereceğim. Bir karar aldım. Seneye bu kendini atan futbolcular için TV ekranında bir perde açacağım ve ismini de ‘Sahtekar kedi’ koyacağım. Burada, teker teker bu futbolcuları deşifre edeceğim. Bakalım utanacaklar mı; puan hırsızlığı yapmak isteyen futbolcular, arkadaşlarının emeklerini çalmak isteyen futbolcular. Hepsini size birer birer göstereceğim!