Gezginin zihninde cevelan eden bir soru vardır: Şehri nereden gezmeye başlamalıyım? Çünkü internet mecralarında karşımıza çıkan bol like’li yerler çengel atar haritaya. Ama bencileyin Evliyâ Çelebi pirimizin yolundan gidenler yani, bir şehrin kadîm taslaklarını kaydeder evvela. İnegöl, İmparatorluğun kurucusu Osman Bey’in yoldaşı Turgut Alp’in eliyle 1299’da Türk yurdu olur ve ilk payitaht Bursa’nın alınışına değin önemli bir merkez addedilir. O hâlde bugün artık bir masal kahramanına dönüşmüş eski zaman kişilerinin yonttuğu evin kapısından girelim.
“Paşam, biri II. Mehmed’in oğluydu, diğeri Fatih’in, farkında mıydınız?”
Fatih devri sadrazamlarından İshak Paşa’nın ismiyle tesmiye olunan külliye ile geçmişe gidelim. Çünkü ‘mazi daima mevcuttur. Kendimiz olarak yaşayabilmek için, onunla her an hesaplaşmaya ve anlaşmaya mecburuz’ değil mi? 1468-69’a tarihlenen kompleksin banisi tarihte ismi başka İshak Paşalarla karıştırılıyor, öncelikle bunu raptedelim. Mesela Cem-Bayezid çekişmesinde müesses nizam’a omuz veren İshak Paşa’nın politik tercihi Bayezid’den yana olur. Şimdi türbesine bakıyor ve şunları söylüyorum: “Paşam, biri II. Mehmed’in oğluydu, diğeri Fatih’in, farkında mıydınız?” Bu arada Paşa’nın 1487’de (Cem’den sekiz sene önce) defnedildiği türbenin kapı ve pencere kanatları yekpare ceviz ağacından ve orijinal, öyle söylüyor ahali. Cami, hâliyle İnegöllülerin karargâhı, Cuma ve bayram namazlarında bu tabloya şahit olabilirsiniz. Caminin kuzeyinde yer alan medreseyi de görün isterim. U şeklinde sıralanmış revakların arkasında on iki odadan müteşekkil bu yapının kendi dersiyle meşgul havası var.
İnegöl köftesi ‘Besler’ mi?
‘Mobilya’ denince akla gelen şehirlerden olan İnegöl, hiç kuşku yok ki ‘köfte’ dendiğinde de akla düşen ilk yerlerdendir. İshak Paşa Külliyesi’nin karşısında bulunan Besler İnegöl Köftecisi işin mucidi yahut piri, not düşelim. İşletmenin kurucusu Mustafa Efendi, köfteyle meşgul hemen her kişi gibi Rumelili. 1842’de Bulgaristan’ın güzel Türk memleketi Filibe’de dünyaya gelmiş. 50 yaşında, yani 1892 yılında Balkanlar’dan Bursa’ya göç eden Mustafa Efendi ve ailesi, İnegöl’ü mesken tutmuş. Bir sene sonraysa bugün dükkânın kapısında da bulunan tabelanın işaret ettiği üzere, 1893’te şöhreti kendisini aşacak İnegöl köfte’yi sunmuş. 1915’te Mustafa Efendi’nin oğlu İbrahim Besler Bey, babasının işini devralarak; önemli bir geleneğin bugünlere uzanmasına köprü olmuş. Bu mütevazi mekâna yolunuzu düşürün pişman olmayacaksınız. Köfte menünün yanı sıra dağ kekiği serpiştirilmiş zeytin yağlı kızarmış ekmeği, sütlü kadayıfı ve köfte sonrası ikram edilen nar gazozunu mutlaka deneyin. Yorgunluk kahvenizi yahut çayınızı da külliyenin etrafını çevrelemiş çay bahçelerinde yudumlayabilirsiniz. Cami avlusundaki amcaların gözlerinde uzak noktalara doğru düşkaçıranları göreceksiniz: “Kaçan, sığınacak bir liman aradığı için teslimiyetçidir ve yaşamı ıskalar.”
Üç isim tek çarşı!
Cafer Paşa Hanı, kayıtlara göre Yeniçeri Ocağı’nın lağvedilmesinden bir sene sonra, yani 1827’de inşa edilir, dolayısıyla banisinin ismiyle anılır. Fakat halk arasında bu ada çok rağbet edilmez (İshak Paşa, ‘Bir mahalde iki paşa olmaz’ demiş olabilir mi?) ve eser Beylik Hanı olarak söylenegelir. Günümüzdeyse Kadınlar Çarşısı olarak kayda geçen yapı, bir bakıma kadınların da ticaret hayatında güçlü bir şekilde söz sahibi olduklarını telmih ediyor. Biz hepsini yazdık, halka adres sorduğunuzda aklınız karışmasın; çünkü üç isim de aynı hana çıkıyor! Külliyenin komşusu İnegöl Belediyesi Kent Müzesi de ilgilisinin kapısını çalacağı bir yer. Tarihî belediye binası, kentin arkeolojik geçmişinden bugüne detaylar sunuyor, zamanın parçalarını yani. Bu arada İnegöl’ün Oylat kaplıcası görmeden dönme listesindedir her daim. İsteyen üç kaynağı, iki oteli, dört moteli ve iki kapalı yüzme havuzu bulunan şifalı sular bahçesine yolunu düşürebilir.
Meraklısına not:
1- İnegöl’e Yenişehir üzerinden gelecek olanlar bu eski; ama yeni Osmanlı olacak şehri de gezebilir. Erkan Can’ın ilk kez beyaz perdede göründüğü, Kemal Sunal’ın 1986 yapımlı Davacı filminde sıklıkla karşınıza çıkan Saat Kulesi’ne, zamanın üstüne yuva yapmış leyleklere, Rumeli’nin kapısını Osmanoğulları’na açan Gazi Süleyman Paşa’nın kabrine selam verebilirsiniz.
2- Tekfurun kızı Nilüfer Hatun’un memleketi Yarhisar’a da uğrayabilirsiniz; ama İmparatorluğun ilk gelininin köyü sizi hayal kırıklığına uğratabilir, sonra darılmaca olmasın.