Zanka, Fenerbahçe’de şampiyonluk hedeflediğini belirterek, “Ben de takıma katkı sağlamak ve Danimarkalı oyuncuların buradaki mirasını sürdürmek, burada şampiyonluk yaşamak istiyorum. Fenerbahçe’ye şampiyonluk hedefleyen büyük bir takımda oynamak için geldim” dedi.
Sarı-lacivertli taraftarlarla ilgili olarak da, “Taraftarımız maçlarda ekstra performans göstermemizi sağlıyor ve motivasyonumuzu artırıyor” diye konuştu.
Soru-cevap şeklideki röportaj şu şekilde;
– Profesyonel futbola nasıl başladın?
“Danimarka’daki B93 takımının altyapsındaydım. Benim önemli bir yetenek olarak gördüler. Böylece sözleşme imzaladım. Arsenal’den teklif almıştım ama o dönem Danimarka’da kalmayı tercih ettim.”
– Futbolcu olmasaydın ne olurdun?
“Birçok şey yapabilirdim. Özellikle siyasetle ilgileniyorum. Eğer zamanım olsaydı belki üniversitede siyaset üzerine çalışmak isteyebilirdim. Amerikan politikası bana eğlenceli geliyor. Amerikan siyaseti şov gibi. Siyasetten çok spora benziyor. Danimarka ve Avrupa politikası da benim için ilgi çekici. Mesela Brexit gibi.”
– Danimarka, Hollanda ve İngiltere’de oynadın. Türk futbolunu bu liglerle karşılaştırırsan ne söylersin?
“Kıyaslamak çok zor. Özellikle Premier League başka bir boyutta. Bu açıdan diğer liglerden ayrı bir yerde duruyor. Premier Leauge’de oyun sürekli ileri geri giderek oynanıyor. Burada ise oyun genelde daha iyi olan takımın kontrolünde gidiyor. Karşı takım savunma yapıyor ve kontratak fırsatı arıyor.”
– Defans oyuncusu olmayı kendin mi seçtin yoksa hocaların mı seni yönlendirdi?
“Her zaman defans oyuncusu olmayı istemiştim. Forvet ve orta sahada oynadığım da oldu. Hocalarım ise beni orta sahada oynatmak istemişti.”
– Premier League’de karşısında en çok zorlandığın isimler kimlerdi?
“Crystal Palace’tan Wilfred Saha çok iyi bir oyuncu. Daha küçük bir takımda oynadığı için sahada daha fazla serbestliği var. İstediği şeyi yapmakta özgür. Chelsea’de oynadığı dönemde Eden Hazard. Bence ligdeki en iyi oyuncu Hazard’dı. Karşısında oynamanın en zor olduğu oyuncuydu. Neyse ki kanatta oynadığı için onunla doğrudan fazla karşı karşıya kalmadım (gülüyor).”
– Homofobiye karşı kampanyalarda yer aldın. Bununla ilgili ne söylemek istersin?
“Bu futbolcu sendikasının başlattığı bir kampanyaydı. Danimarka Milli Takımı da buna destek verdi. Danimarka’da toplumda homofobi bir sorun olmaktan çıktı. Ama stadyumlarda hala homofobik bir retorik var. Futbolda da homofobi ve ırkçılık istemiyoruz.”
– Lakabını Cool Running filminden almışsın. Bunun hikayesini anlatır mısın?
“10 yaşındayken izlediğimiz bir filmdi. Altyapı hocam bana bu lakabı verdi. Şu anda Kopenhag takımının teknik direktörü. Ardından da bana arkadaşlarım, okulda öğretmenlerim Zanka demeye başladı. Kopenhag’a imza attığımda formama Zanka yazdırıp isteyip istemediğimi sordular. Bunu yapabilir miyim diye şaşırmıştım. Lakabımı seviyorum.”
– Eski futbolcumuz Kjaer ile birlikte oynadın. Buraya gelmeden önce onunla konuştun mu?
“Onunla milli takımdayken zaten Fenerbahçe ve İstanbul üzerine konuşmuştuk. Ayrıca, benim menajerlik şirketimde görev yapan Brian Nielsen de eski bir Fenerbahçe oyuncusu. Onunla konuşup kulüple, kulübün tarihiyle ve Türkiye ile ilgili bilgi aldım. Bu da benim karar vermemi kolaylaştırdı.”
– Sen Fenerbahçe’deki 6’ncı Danimarkalı futbolcusun. Senden önceki 5 oyuncuyu sayabilir misin?
“Simon Kjaer, Brian Nielsen, Jes Hogh, Frank Pingel…”
– Henrik Nielsen vardı bir de. Ama o 80’lerin sonunda oynamıştı.
“O zamanlar daha doğmamıştım (gülüyor).”
– Danimarkalı oyuncular Fenerbahçe’ye katkılarıyla genel olarak iyi hatırlanıyor. Bunun senin için anlamı ne?
“Ben de takıma katkı sağlamak ve Danimarkalı oyuncuların buradaki mirasını sürdürmek istiyorum. Burada şampiyonluk yaşamak istiyorum. Fenerbahçe’ye şampiyonluk hedefleyen büyük bir takımda oynamak için geldim.”
– Gazişehir maçında takımımız penaltı atarken, penaltıya bakmayarak sırtını döndüğünü gördüm. Bunu neden yaptın?
“Bu benim çoğu zaman yaptığım bir şey. Özellikle de kendi sahamızdaki maçlarda bunu yaparım. Futbol oynarken tribünlerle ilgilenemezsiniz. Penaltı atışı, taraftarın reaksiyonunu görüp bunu hissedebileceğiniz maçtaki çok az anlardan biri. Tabii atış yapıldıktan hemen sonra pozisyon almanız gerekir.”
– Taraftarımızı nasıl buldun?
“Genel olarak Türk taraftarların ne kadar tutkulu olduğunu duymuştum. PSV’de oynarken Fenerbahçe ile Kadıköy’de hazırlık maçı yaptığımızda da stadyumda çok ses vardı. Gazişehir maçında kız arkadaşım da tribündeydi ve atmosferden çok etkilendi. Taraftarımız maçlarda ekstra performans göstermemizi sağlıyor ve motivasyonumuzu artırıyor.”
iddaa’da en çok oynanan bahisleri kaçırmayın, incelemek için buraya tıklayın!