Alurralde, Arjantin’in ardından eşinin transferleri nedeniyle Almanya, İspanya, Ukrayna ve İtalya gibi birçok ülkede ve Trabzon’da yaşama fırsatı buldu.
Gittiği ülkelerde hep Arjantin kültürüyle benzerlikler arayan Alurralde, 6 sene önce geldiği İstanbul’un tarihi ve kültürel zenginlikleriyle büyülendi.
Rufina ve Alfonsina isimli ikiz kız çocuklarını da burada dünyaya getiren Alurralde, onların anadil düzeyinde Türkçe öğrenmeleri için çalışırken kendisi de Türkçe eğitimi almaya başladı.
Alurralde, İstanbul’un ardından eşinin transferiyle bir süre İtalya, Ukrayna ve son alarak Trabzonspor’da yaşasa da ikinci yuvası olarak gördüğü İstanbul’dan hiçbir zaman kopamadı.
Tatillerinde ilk rotası olan İstanbul’da sanat kariyerine de hız veren Alurralde, Türkiye’de yaşayan bazı yabancı futbolcu eşleri ve çocuklarıyla da resim ve müzik atölyeleri düzenliyor.
Geçen yıl İstanbul’da açtığı fotoğraf sergisine yenilerini eklemek için fotoğraf makinesiyle İstanbul sokaklarını keşfeden Alurralde, ilk romanını da İngilizce, İspanyolca ve Türkçe olarak yayınlamak istiyor.
“İngilizce ve Türkçe konuşmaya başladılar”
Alurralde, “bu şehre aşık oldum” dediği İstanbul’a uzanan hikayesini ve planlarını AA muhabirine anlattı.
Türkiye’ye gelmeden önce burasıyla ilgili hiçbir bilgisi olmadığını belirten Alurralde, ilk hislerini şu sözlerle ifade etti:
“Buraya 6 sene önce geldim. Türkiye hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Burada ilk hissettiğim duygu, kesinlikle şok olmuştum. İstanbul harika bir şehir. Tarihi, İstanbul Boğazı, köprüler, yeni büyük binalar, insanlar, yemek, müzik, yaşam stili..”
Alurralde, İstanbul’da yaşamanın zorlukları kadar kolaylıkları da olduğunu belirterek, “İlk başlarda tabii ki biraz zordu çünkü yoğundu. Burada ne oluyor diye kendime soruyordum. Anlamaya başladıktan sonra kültürü kabul etmeye ve açılmaya başladım. Çocuklarım zaten Türk. İstanbul’da doğdular. Trabzon’da İngilizce ve Türkçe konuşmaya başladılar. Ben de Türkçe öğrenmeye başladım çünkü insanlarla daha çok iletişim kurmak istiyorum.” diye konuştu.
Alurralde, İstanbul’u kendisi için değerli kılan nedenlerin başında “sanat” kariyerine burada başlamasının olduğunun altını çizerek şöyle devam etti:
“Piyano, gitar, dans, resim ve diğerleri. Türkiye’de sanatla kendimi var etmeye karar verdim. Şimdi ilk romanımı bitirmek üzereyim. İngilizce ve Türkçe çevirileri de olacak. İstanbul’a geldikten sonra kendimi sanata daha çok verdim, projelerimi tamamlamaya başladım. Kasım 2020’nin sonunda bir fotoğraf sergim vardı. Benim için harikaydı çünkü hayatımı ve kendimi böyle keşfettim. İstanbul’da hayatımın önceki kısmına elveda derken yeni bir hayata başlangıç yaptım.”
“Almanya, İtalya, Ukrayna hiçbiri bana göre değil, benim ikinci evim İstanbul”
Hayatında Trabzon’un da kendisi için özel bir yere sahip olduğunu anlatan Alurralde, “Yemekler de çok güzeldi. Trabzon’u seviyorum. İstanbul’la farkı var tabii ki. Trabzon küçük bir şehir ama büyük bir doğası var. Sümela Manastırı mesela. Arabayla Uzungöl’e arabayla gitmeyi, çay içerken dağları izlemeyi seviyordum.” dedi.
Alurralde, Türk mutfağında en sevdikleri arasında kuymak ve baklavanın olduğunu belirterek, “Türk kahvaltısını çok seviyorum. Burada 5 köpeğim ve 1 kedim var. Ayrıca ikizlerim var Rufina ve Alfonsina. Beykoz çok güzel, burada yaşadığımız için çok mutluyum.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’yi çok sevdiğini dile getiren Carolina Alurralde, şunları söyledi:
“Her yere gidebilirsin ama mutlu ve huzurlu hissetmek, yemek istiyorsan Türkiye en iyisi. Almanya, İtalya, Ukrayna, Milan, Madrid hiçbiri bana göre değil, benim ikinci evim İstanbul. Bunun için Türkiye’yi seviyorum. Burada gerçekten mutluyum. Burada ben de eşim de yaşamayı çok istiyoruz. Bundan önceki hayatım hep bir arayış içindeydi ama şimdi şehrimi buldum. Burada yaşamaya devam etmek istiyorum.”
Alurralde, eşinin de İstanbul’u çok sevdiğini ve burada yaşamak istediğini sözlerine ekledi.