Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi Fetih’in Sözcüsü Usame El-Kavasmi yaptığı yazılı açıklamada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedavisi gören FKÖ Yürütme Konseyi Genel Sekreteri Ureykat’ın İsrail’in Batı Kudüs’teki Hadasah Hastanesi’nde hayata gözlerini yumduğunu duyurdu.
ABD’de 2017’de akciğer nakli yapılan Ureykat’ın 8 Ekim’deki Kovid-19 testi pozitif çıkmıştı. Ureykat, durumunun ağırlaşması üzerine 23 Ekim’de Eriha’dan Batı Kudüs’teki Hadasah Hastanesi’ne nakledilmişti.
Ureykat, daha önce yaptığı yazılı açıklamada, geçirdiği akciğer nakli dolayısıyla bağışıklık sisteminin çok zayıfladığını ve Kovid-19 semptomlarının ağır şekilde görüldüğünü belirtmişti.
KUDÜS’TE DOĞDU
Filistin-İsrail barış müzakerelerinin güçlü ismi Ureykat, 28 Nisan 1955’te o dönem Ürdün’ün kontrolünde bulunan Doğu Kudüs’ün Ebu Diys mahallesinde dünyaya geldi.
Henüz 17 yaşındayken babasıyla ABD’ye göç eden Ureykat, lisans eğitimini siyasal bilimler, yüksek lisansını da uluslararası ilişkiler alanında ABD’nin San Francisco Üniversitesi’nde tamamladı.
Doktorasını ise 1982’de İngiltere’deki Bradford Üniversitesi Barış Çalışmaları alanında tamamlayan Ureykat, aynı yıl ABD vatandaşlığı aldı.
AKADEMİSYENLİK YAPTI
Filistin’e dönerek işgal altındaki Batı Şeria’nın Nablus kentinde bulunan Necah Üniversitesi’nde 1991’e kadar akademisyenlik yapan Ureykat, 1980-1992 yıllarında Filistin’in en köklü gazetelerinden Kudüs’ün Genel Yayın Yönetmenliği görevini de üstlendi.
Ureykat’ın yıldızı Filistin puşisi ile katıldığı 1991’deki Madrid Konferansı ile parladı.
Washington’da 1992 ve 1993 yıllarında devam eden görüşmelerde de yer alan Ureykat, 1994’te müzakere heyetinin başına geçti ve Yasir Arafat liderliğinde kurulan Filistin yönetiminin ilk Yerel Yönetimler Bakanlığı koltuğuna oturdu.
“Başmüzakereci” lakabını 1995’te alan Ureykat, 1996 ile 2006’da Filistin’de gerçekleştirilen genel seçimlerde milletvekili seçildi.
Filistin’in merhum lideri Yasir Arafat’a yakınlığıyla bilinen Ureykat, 2009’da Fetih Hareketi Merkez Komitesi üyeliği ile FKÖ’nün Yürütme Konseyi üyeliğine seçildi.
FKÖ Müzakere İşleri İdaresi Başkanlığı da yapan Ureykat, Filistin topraklarındaki işgalin sona erdirilmesi için 6 İsrail Başbakanı ile müzakere masasına oturdu.
Ureykat, müzakerelerde yaşananları ve tecrübelerini 2008’de yayınlanan “Hayat Müzakerelerdir” ile 2014’te yayınlanan “Hazreti Ali ile Roger Fisher arasındaki Müzakere Unsurları” adlı iki kitapta topladı.
ABD’nin İsrail- Filistin meselesine çözüm iddiasıyla ilan ettiği “Yüzyılın Anlaşaması” adı verilen sözde Orta Doğu Barış Planı’na karşı çıkan Ureykat, yakın zamanda bu planın başarısızlığa uğratılmasına ilişkin yöntemleri anlattığı “Ureykat’ın Vizyonu” adlı bir kitap kaleme almıştı.
Ureykat, İsrail ve Batı ülkelerinin Hamas’ı terör örgütü olarak değerlendirmesine karşı çıkarak, bölgedeki “tüm kötülüklerin” kaynağının İsrail olduğunu ve problemlerin ancak “başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırları üzerinde bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulmasıyla” çözüleceği düşüncesini savunmuştu.
KÖRFEZ’İN İSRAİL İLE NORMALLEŞMESİNE KARŞI ÇIKTI
Körfez’deki iki Arap ülkesi Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in İsrail ile ilişkileri normalleştirme anlaşmaları imzalamasına şiddetle karşı çıkan Ureykat, bu ülkelere cevap olarak, “Eğer biz de BAE ve Bahreyn’in yaptığı gibi yapsaydık saatler içinde İsrail ile barışabilirdik.” ifadelerini kullanmıştı.
Ureykat, İsrail ile yürüttüğü müzakereleri eleştirenlere ise “Ben elimde hep ateştem bir kor tuttum. Mescid-i Aksa ve Kıyamet Kilisesi’nin yer aldığı kutsal şehir Kudüs’ün İsrail’in başkenti olmasını asla kabul etmedim.” yanıtını vermişti.
Son olarak Ureykat, “Filistin davasının tasfiyesini ve Mescid-i Aksa ve Kıyamet Kilisesi’yle birlikte Doğu Kudüs’ün İsrail’in egemenliğinde olmasını kabul etmekle” suçladığı Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt’a “istifa” çağrısında bulunmuştu. Ureykat, “Arap Birliği Genel Sekreteri’nin, Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki normalleşmelerin karşılıksız şekilde pazarlayıcısı olmasını akıl almıyor.” ifadesini kullanmıştı.
Ureykat ayrıca Ebu Gayt’ın “normalleşmeyi meşrulaştırmaya” ilişkin sözleriyle Arap ülkelerinin İsrail ile karşılıksız şekilde ilişkileri normalleştirmesinin de yolunu açtığını kaydetmişti.