Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 30. Finansal İstikrar Raporu’nda, “Düşük seyreden finansman maliyetleri, sunulan teşvikler ve alınan politika önlemlerinin önümüzdeki dönemde kredi büyümesini desteklemeye devam edeceği değerlendirilmektedir.” ifadelerin yer verildi.
TCMB Başkanı Murat Uysal, raporun önsözünde yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin makroekonomik göstergelerinde 2019 yılı ikinci yarısından itibaren belirgin bir iyileşme kaydedildiğini ve bu eğilimin 2020 yılının ilk aylarında da sürdüğünü belirtti.
Bu dönemde, enflasyon ve enflasyon bekleyişlerinin hızla gerilerken, faiz oranlarının mekanizması ile krediler ağırlıklı olarak Türk lirası cinsi olmak üzere artmaya başladığını ve iktisadi faaliyetteki toparlanma eğiliminin güç kazandığını ifade eden Uysal, mart ayıyla birlikte dünya geneline yayılan koronavirüs salgınına bağlı olarak küresel büyüme görünümünün belirgin ölçüde zayıfladığının altını çizdi.
Uysal, salgına ilişkin gelişmeler ve belirsizliklerin küresel risk düştüğünü, yerleşiklerin artan Türk lirası varlık talebi ile dolarizasyon sürecinin durakladığını, etkin çalışan kredi miştahının gerilemesine ve uluslararası piyasalarda oynaklığın artmasına neden olurken, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin, salgının olumsuz etkilerini azaltmaya ve kredi koşullarını desteklemeye yönelik genişleyici para ve maliye politikaları uygulamaya başladığını kaydetti.
Türkiye’de iktisadi faaliyetin, salgının dış ticaret, turizm ve iç talep üzerindeki etkilerine bağlı olarak mart ayı ortalarından itibaren zayıflamaya başlarken; enflasyon beklentileri, toplam talep koşulları ve emtia fiyatlarındaki gelişmelerin enflasyon görünümünü olumlu etkilediğini vurgulayan Uysal, “Merkez Bankası, bu dönemde, diğer kamu otoriteleri ile koordineli olarak attığı geniş kapsamlı politika adımlarıyla finansal sektörün likiditesini ve kredi koşullarını desteklemiş, salgının ülkemiz ekonomisi üzerindeki etkilerini sınırlandırmayı amaçlamıştır. Söz konusu tedbirlerin ekonominin üretim potansiyelini destekleyerek finansal istikrara ve salgın sonrası toparlanmaya katkı yapacağı değerlendirilmektedir. Bankacılık sektörünün güçlü sermaye ve likidite yapısı, atılan zamanlı politika adımlarıyla birlikte sektörün risklere karşı dayanıklılığını desteklemektedir. Merkez Bankası, elindeki bütün politika araçlarını, veri odaklı bir yaklaşımla, fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda etkin biçimde kullanmaya devam etmektedir.” ifadelerini kullandı.
“BANKALARIN GÜÇLÜ SERMAYE YAPISI VE LİKİDİTE TAMPONLARI SEKTÖRÜN RİSKLERE KARŞI DAYANIKLILIĞINI DESTEKLEMEKTE”
Finansal İstikrar Raporu’nda koronavirüs salgınının küresel büyüme görünümünü belirgin ölçüde zayıflattığı, toparlanmaya ilişkin belirsizliklerin yüksek seyrettiği belirtildi.
Salgına ilişkin gelişmelerin ve belirsizliklerin küresel risk iştahının gerilemesine, uluslararası piyasalarda oynaklığın artmasına ve küresel finansal koşulların sıkılaşmasına neden olduğu, bu dönemde gelişmekte olan ülkelerden yüksek miktarda portföy çıkışları gerçekleştiği bildirilen raporda, “İktisadi faaliyet, koronavirüs salgınının dış ticaret, turizm ve iç talep üzerindeki etkilerine bağlı olarak mart ayı ortalarından itibaren zayıflamaya başlarken; enflasyon beklentileri, toplam talep koşulları ve emtia fiyatlarındaki gelişmeler enflasyon görünümünü olumlu etkilemektedir.” ifadelerine kullanıldı.
Raporda, salgın hastalığa bağlı gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılması amacıyla uygulamaya konulan parasal ve mali tedbirlerin ekonominin üretim potansiyelini destekleyerek finansal istikrara ve salgın sonrası toparlanmaya katkı yapacağı vurgulandı.
Hanehalkı borçluluk oranının, gelişmekte olan ülkeler ortalamasının altındaki seyrini sürdürdüğün, reel sektörün yabancı para borçluluk oranındaki ve yabancı para açık pozisyonundaki gerilemenin devam ettiği vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi:
“TCMB tarafından atılan kapsamlı likidite adımları ve yapılan faiz indirimleri, salgının finansal koşullara olumsuz etkilerini sınırlamış, borçlanma maliyetleri gerilemiştir. Kredilerde 2019 yılının son çeyreğinden itibaren bireysel kredilerle başlayan toparlanma, son dönemde TL cinsi ticari krediler öncülüğünde sürmektedir. Düşük seyreden finansman maliyetleri, sunulan teşvikler ve alınan politika önlemlerinin önümüzdeki dönemde kredi büyümesini desteklemeye devam edeceği değerlendirilmektedir. Süregelen kredi büyümesi ve son dönemde atılan adımlarla desteklenen aktif kalitesi görünümünün, küresel gelişmeler ve yurt içi iktisadi faaliyetin seyrine göre şekillenmesi beklenmektedir. Bankaların güçlü sermaye yapısı ve likidite tamponları sektörün risklere karşı dayanıklılığını desteklemektedir.”