Fransızlar bu işi biliyorlar! İyi huylu ve sabırlı bebekler yetiştiriyor, onları kolayca uyutup düzen sağlıyorlar! Peki bunu nasıl yapıyorlar? Gelin, birlikte öğrenelim…
NOT: Bu içerik, Amerikalı gazeteci ve yazar Pamela Druckerman’ın Bebeğinize Fransız Kalın kitabından derlenmiştir.
1. Her şeyden önce çocuklarını dinleyen ve onlarla konuşan Fransızlar, bebeklerini dünyadan habersiz yetiştirmiyor; onların öğrenebilen ve hissettiklerini anlatabilen gerçekçi varlıklar olduklarını düşünüyorlar.
2. Bebeklerinin geceleri çok sık uyanmasını dert edinmeyen ve buna uygun davranan Fransızlar, uyku döngüsünü birleştirmeyi öğrenmeleri için fırsat sunuyorlar.
Yazar Pamela Druckerman’a göre, bebeğiniz uyku arasında ağlayarak uyandığında, ona beş dakikalık bekleme süresi tanımalısınız. Böylelikle bebeğinizin sizin yardımınız olmadan uykuya geri dönme şansı olur.
3. Bebeklerini perde açık uyutan Fransızlar, böylece onlara gece gündüz farkını öğretebiliyorlar.
Anlasa da, anlamasa da bebeğinizle ilk günden itibaren konuşun ve gece uykusunun neden gerekli olduğunu anlatın. En sonunda haklı olduğunuzu anlayacaktır.
4. ‘Çocuk yemeği ya da maması’ gibi bir şeyi literatürlerinde bulundurmayan Fransızlar, onlarla aynı şeyi yiyor ve içiyorlar.
Biz Türk anneleri çok yakından biliriz ki, çocuklarımıza sebze yedirmek çok zordur. Yazar Pamela Druckerman, Fransız çocuklarının yemek yeme düzenlerinin de anne-babalarla aynı olduğunu söylüyor ve böylece çocuklar sebzeleri uzaylı yiyeceğiymiş gibi görmüyor. Günde üç ana ve öğleden sonra bir ara öğünle beslenen çocuklar, paket gıdalardan da uzak durdukları için daha sağlıklı yetişiyor.
5. Damak tadının çok küçük yaşlardan oluştuğuna inanan Fransızlar, bebeklerine tahıl yerine ilk olarak farklı lezzetlerdeki sebzeleri sunuyorlar.
Bebeklerini her istediklerinde değil, aile yemek saatlerine uygun olacak şekilde besleyen Fransızlara göre, öğleden sonraki tek öğün sabretmeyi ve kişisel kontrolü öğretiyor ve akşam yemeğine daha aç başlamalarını sağlıyor.
6. Aç olduğunda bebeklerine öncelikle sebze sunan Fransızlar, bir şeyi sevmediyse onları zorlamıyorlar.
Daha önce de dediğimiz gibi, bebeklerine özel öğün hazırlamıyor; onlarla aynı şeyleri yiyorlar. Yazar Pamela Druckerman’a göre, işin sırrı her şeyin tadına baktırmakta…
Dolayısıyla, bebeğinizin/çocuğunuzun masadaki her şeyin tadına bakması için ısrar edin. Sevmediği şeyi bir sonraki sefer, yanında başka bir yiyecekle, daha farklı hazırlayarak sunun.
7. Yemek yemesi için çocuklarına işkence etmeyen ve onları anlamaya çalışan Fransızlar, tatlar ve dokular üzerine konuşuyorlar.
Yazar Pamela Druckerman’a göre, yemeği keyifli kılmanın yolu kısa tutmaktan geçiyor. Dolayısıyla, yirmi dakika boyunca yemeğine hiç dokunmayan bebeğinizi/çocuğunuzu anlayışla karşılayın ve masadan kalkmasına izin verin.
8. Gelelim huy meselesine… Sabrın büyük bir erdem olduğuna inanan Fransızlar, öfkeyle mücadele etme ve sabır gibi becerileri çocukların da kısa sürede öğrenebileceğini düşünüyorlar.
Fransızlara göre, sabır insanın kendisinin beslediği bir sakinlik ise çocuklar da kendilerinden bunun beklendiğini anlayabilirler.
9. Bebekleri/çocukları bir şeye ihtiyaç duyduklarında hemen önlerine sermeyen Fransızlar, önceliği yapmaları gereken işlere veriyorlar.
Demiştik ya anlamasalar bile bebekleriyle/çocuklarıyla mutlaka konuşuyorlar diye; işte Pamela Druckerman’a göre onlara işiniz olduğunu, yemek pişirmeniz, mail göndermeniz, dişlerinizi fırçalamanız gerektiğini anlatmalısınız.
10. Aynı şekilde bebeklerinin/çocuklarının yaptıkları işleri bölmeyen Fransızlar, rol model oluşturuyorlar.
İşinizi bitirdikten sonra onlarla ilgilenmelisiniz elbette ama aynı şeyi siz de bebeğinize/çocuğunuza yapmalısınız.
11. Bebeklerinin kendilerini dünyanın merkezi gibi düşünmemelerini sağlayan Fransızlar, çocuklarına tabii ki çok güveniyorlar.
Yazar Pamela Druckerman’a göre, odanın altını üstüne getirmeden en sevdiği oyuncağı nasıl alabileceğini ona öğretmeli ve ona duyduğunuz güveni hissettirmelisiniz.
Tabii ki en önemlisi ailenizin mutluluğu ve huzuru… Güle güle büyütün!