Fransız uzman Saint-Prot, Wakeupinfo internet sitesinde, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin yeniden ibadete açılmasına ilişkin yazı kaleme aldı.
İbadethanelerin dönüştürülmesinin çok eskiye dayandığını ifade eden Saint-Prot, örneğin Roma İmparatorluğu’nun Hristiyanlığa geçtiğinde birçok tapınağın kilise tarafından ilhak edildiğini aktardı.
Saint-Prot, bu nedenle Türkiye’nin Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasına ilişkin aldığı kararının ardından gelen “seçici öfkenin” şaşırtıcı olduğunu vurguladı.
Ayasofya’nın Fatih Sultan Mehmet’in zamanında camiye dönüştüğünü ve 1934’te müzeye çevrildiğini anımsatan Saint-Prot, 2012’de Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması için birçok kampanyanın yürütüldüğünü kaydetti.
Saint-Prot, Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nde 24 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla ilk namazın kılındığını hatırlattı.
Erdoğan’ın Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nin yabancı, Türk, Müslüman veya Müslüman olmayan herkese açık olduğuna yönelik sözlerini anımsatan Saint-Prot, Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nin statüsünün değişen tek ibadet yeri olmadığını belirtti.
Saint-Prot, daha önce İspanya’nın Sevilla kentinde bir caminin 1248’te ve Cordoba Camisi’nin 13’üncü yüzyılda kiliseye dönüştürüldüğünü belirtti.
Filistin’de Safed’in kuzeyinde bulunan el-Ahmar Camisi’nin geçen yıl kafeye çevrildiğine dikkati çeken Saint-Prot, bazı Batılı çevrelerdeki kişiler ve İslam karşıtı olanlar, İslam ve özellikle Türkiye söz konusu olunca ölçüyü kaybettiklerini vurguladı.