Köksal, “Böylesine büyük bir sorumluluğu Galatasaray gibi bir kulüpte elde etmek, hem çok büyük bir onur, hem de apayrı bir heyecan kaynağı. Galatasaray kaptanları spor tarihinde çok özel ve sembolik yere sahiptir. Galatasaray; her zaman başarıları, taraftarı ve kültürüyle, bir sporcunun içindeki liderlik vasıflarını keşfetmesi ve sergilemesi için çok büyük bir fırsat sunmuştur” dedi.
“GALATASARAY KAPTANI OLMAK BÜYÜK BİR ONUR”
Galatasaray Kadın Basketbol Takımı kaptanlığına getirilmesiyle ilgili olarak Köksal, “Böylesine büyük bir sorumluluğu Galatasaray gibi bir kulüpte elde etmek, hem çok büyük bir onur, hem de apayrı bir heyecan kaynağı. Galatasaray kaptanları spor tarihinde çok özel ve sembolik yere sahiptir. Galatasaray; her zaman başarıları, taraftarı ve kültürüyle, bir sporcunun içindeki liderlik vasıflarını keşfetmesi ve sergilemesi için çok büyük bir fırsat sunmuştur. Elde ettiğim fırsatın değerini biliyorum ve layık olabilmek için var gücümle çalışacağım. İyi bir liderliğin, tecrübe kadar, özgün olmaktan da geçtiğine inanıyorum. Ben hata yapmaktan korkmayan ve yeni deneyimlere açık biriyim. Deneyimleyeceğim ve öğreneceğim çok şey var, ama şunu çok net söyleyebilirim. Kaptanlık görevimi de kendim olmaktan vazgeçmeden yerine getireceğim” diye konuştu.
“GENÇ YAŞTA YURT DIŞI DENEYİMİ HIZLI OLGUNLAŞTIRIYOR”
Geçen sezonu Fransa’nın USO Mondeville ekibinde geçiren Köksal, “Genç yaşta bu gibi deneyimler, insanı daha hızlı olgunlaştırıyor, kendi kararlarını vermeyi ve sorumluluk almayı öğretiyor. Ben de Fransa’dan takım içinde daha fazla sorumluluk alma hevesinde bir sporcu olarak döndüm. Güzel bir zamanlama olduğunu söyleyebilirim” dedi.
“GALATASARAY YUVAM VE YUVAMA DÖNMEK BÜYÜK MOTİVASYON OLDU”
Cansu Köksal, yeniden Galatasaray’da olmanın kendisi için büyük bir motivasyon olduğunu belirterek, “Her sporcu gibi ben de ilk başlarda alışık olduğum tempodan çıkınca biraz zorlandım. İşin ucunu sıkı tutmam gerekiyordu, sonuçta Galatasaray’a imza atmıştım. Yuvama geri dönüyordum, bu benim için çok büyük bir motivasyon oldu. Takım antrenmanı yapamasam da, her an geri dönecekmiş gibi bireysel hazırlıklar yaptım. Fitness programlarını aksatmadım. Normalleşme dönemi başlar başlamaz, bireysel antrenörüm ile özel olarak çalışmaya başladık. Takım antrenmanları başlayınca biraz bocalama dönemi yaşadık elbette, yeni kurulan bir takımız. Temaslı bir spor sonuçta, çok yoğun önlemler altındaydık ve biraz tedirgindik. Yine de hızlı adapte olduğuma inanıyorum” şeklinde konuştu.
“GALATASARAY HER ZAMAN HEDEFİ HEP EN ÜSTE KOYMAK ZORUNDADIR”
Bu sezon hem lig hem de Avrupa’da şampiyonluk hedeflediklerini söyleyen Köksal, “Hem lig ve Avrupa’da başarılar elde etmiş bir kulüp olarak yine hedef orası. Alışılmışın dışında bir sezon olacak, ama her takım için öyle olacak. Yani bu arkasına sığınabileceğimiz bir bahane değil. Bir kere bahanelere sığınmaya başlarsak sonu gelmez. Böylesine zor dönemler, çok büyük fırsatlar barındırır. Bu fırsatları değerlendireceğiz. Galatasaray kulübü, koşullar ne kadar zor olursa olsun, hedefi hep en üste koymak zorundadır. Göğsümüzde bu armayı taşımanın bedeli de, taraftarımızın beklentisi de budur” açıklamasında bulundu.
“TARAFTARLAR ADANMIŞLIĞIMIZDAN ŞÜPHE ETMESİNLER”
Köksal taraftarlardan destek isterken, “Fiziken yanımızda olamasalar da, kalplerimizin bir attığını biliyoruz. Her ne olursa olsun, adanmışlığımızdan şüphe etmesinler” dedi.
“KADIN VOLEYBOLU ÜLKEMİZDE ÇOK KÖKLÜ BİR GEÇMİŞE SAHİP, BASKETBOL DA İKİNCİ SIRADA”
Voleybol ve basketbolun Türkiye’de önemli bir geçmişi olduğunu belirten 26 yaşındaki sporcu, “Kadın voleybolu ülkemizde çok köklü bir geçmişe sahip. Basketbol da ikinci sırada onu takip ediyor diye düşünüyorum. Sahadaki başarı, görünürlüğü ve maddi ve manevi desteği de getiriyor. Avrupa’da almış olduğumuz başarılar, basketbola olan ilgiyi ve desteği arttırdı. Yavaş ama emin adımlarla sporun cinsiyetinin olmadığı algısı toplumumuzda yayılıyor. Bunun bir parçası olmak mutluluk verici” diye konuştu.
“KİMSE BİR KADINA NEYİN YAKIŞIP YAKIŞMADIĞINI SÖYLEYEMEZ”
Basketbolun sadece ataerkil bir spor olmadığını ve kadınların çok başarılı olduğunu belirten Köksal, “Beni büyüten, geliştiren, olgunlaştıran, güçlendiren ve özgürleştiren bir mesleğim var. Kendi ayaklarım üzerinde durmamı sağlayan, hırs, disiplin ve çalışkanlığımın karşılığını veren bir mesleğim. Basketbol hayattaki zorluklar karşısında pes etmemeyi öğretti bana. Kız çocuklarını ve genç kızları, onları böylesine güçlendirecek bir meslekten mahrum bırakmaya teşebbüs eden her zihniyetin karşısında dimdik durmaya hazırım. Kimse bize neyin yakışıp yakışmadığı, neyi yapıp yapamayacağımızı söyleyemez. Bu konuda gücüm yettiğince, sonuna kadar mücadele edeceğim” ifadelerini kullandı.
‘MEKTUP ARKADAŞIM OL’ PROJESİ DEZAVANTAJLI BÖLGELERDEKİ KIZ ÇOCUKLARI İÇİN UMUT
‘Mektup Arkadaşım Ol’ projesinin hızla büyüdüğüne vurgu yapan Köksal, “Pandemi gibi süreçler dezavantajlı bölgelerdeki kız çocukları için çok daha zor geçiyor. Bahar (Toksoy Guidetti) ve Yasemin (Ecem Anagöz) ile bu konuda bir şeyler yapmamız gerektiğine karar verdik. Onlara yalnız olmadıklarını hissettirmenin bir yolunu bulmamız gerekiyordu. Samimi bir el uzatalım, yanlarına gidemesek de, yanlarında olduğumuzu hissettirelim dedik. Çok büyük kitlelere ulaşmak gibi bir hedefimiz yoktu aslında, üçümüzün de birer mektup arkadaşı olsun, yıllarca mektuplaşalım demiştik. İsteyenler bize katılsın diye bir çağrıda bulunduk sadece. Profesyonel kadın sporculardan bir anda destek yağdı, sporcu olmayan fakat projeyi desteklemek isteyen de birçok kadından da mektup yazmak için talep geldi. Sayımız her geçen gün artıyor. Projenin en güzel yanı, farkındalığı sosyal medya üzerinden yaratıp, çocuklara eski usul mektuplar ile ulaşıyor olmamız. Sadece farkındalık yaratmak yeterli değil, kız çocuklarından cevap mektupları gelmeye başladığında bunu daha iyi anladım. Benim mektup arkadaşımın adı Neşe. Mektubunda 10.000 nüfuslu bir ilçede yaşadığından ve kız çocuklarının eğitime erişiminin yeterli olmadığından bahsetmiş. Fakat o, okuma şansı bulmuş kızlardan biri ve iyi yerlere gelmesi, yaşadığı yerdeki kız çocukları için en güzel ilham kaynağı olacak. Okuduğumuz okullar elbette önemli ama yazdıklarını okurken Neşe gibi akıllı, olgun ve çalışkan bir kız yetiştirdikleri için ailene ne kadar teşekkür etsek az diye düşündüğümü söylemeliyim. Asıl eğitimin aileden alındığını bir kere daha fark etmemi sağladılar. Neşe gibi kızların sesini duymak ve duyurmak, onları desteklediğimizi göstermek gerçekten çok önemli” dedi.