Gebeler, Taze Anne-Babalar Buraya! Bebeklerin Birinci Yılında En Çok Merak Edilen Soruları Tek Tek Cevaplıyoruz!

Her taze anne ve babanın en büyük endişelerinden bir tanesi yeni doğan bebeklerinin ağlamasıdır hiç elbet… Araştırmalar, yeni doğan her 5 bebekten 4'ünün günde 15 dakika ila 1 saat ortasında nedensiz bir halde ağladığını ortaya koyuyor; yani ağlamaları için hasta, aç, uykusuz, gazlı olmaları gerekmiyor. Doğdukları andan itibaren kendilerini ağlayarak tabir ettikleri için, bir müddet daha sıkıntılarını bu biçimde aktarmaya meyilli oluyorlar. 

Bebeğiniz ağladığında siz tekrar de bir bezini denetim edin, gazını çıkardığınızdan emin olun ve karnını doyurun. Bunların hepsini yapmanıza karşın ağlıyorsa, bir de içeriğimizi gözden geçirin…

Tabiplerin, ebelerin ve hemşirelerin de hastanelerde anlattığı üzere yeni doğan bebekler uyanmasa bile en az 2 saatte bir emzirilmelidir. Ağlıyorsa, göğüste kalmayı istiyorsa, daha kısa müddette emmek için uyanıyorsa, yani her seferinde emzirilmelidir. Mümkünse her iki göğüsten 15 dakika müddetle beslenmeli, her seferinde gazı çıkartılmalı ve bezi değiştirilmelidir. 

Bebeğiniz ne kadar sık emerse sizin de süt algılayıcı hormonlarınız o kadar sık uyarılır ve böylelikle sütünüz artar. Doğal ki her anne ve bebek farklı olduğu için bu süreçler vakit zaman daha kolay ya da sıkıntı olabilir. Doğumu gerçekleştirdiğiniz hastanede size yardımcı olan hemşire, ebe ya da emzirme danışmanından daha detaylı bilgi alabilirsiniz.

Kültürden kültüre değişiklik gösteren gaz kasveti birtakım aileler için nitekim büyük bir meseledir. Bunu aşmak için en değerli şey emzirdikten sonra, uyumadan evvel bebeğin gazının kesinlikle çıkarılmasıdır. Omuzda dik konumda tutularak sırtına vurulabilir, yüzükoyun yatırılarak gerisi sıvazlanabilir, oturtur durumda kucakta tutularak sırtına pat pat formunda vuruşlar yapılabilir ya da yüzüstü kola yatırılarak benzeri süreçler uygulanabilir. 

Yiyeceklerinizi kısıtlamanız, kendinize dikkat etmeniz, bebeğinizi sıkı sıkı sarmanız gaz konusunda rastgele bir ilerleme sağlamayabilir. Her insanın hassasiyeti, genetiği farklıdır. Bu nedenle bebeğinizle birlikte hareket etmenizde ve sorunun kaynağına ulaşabilmek için sıkı bir formda takip etmenizde yarar var.

Doğum esnasında beyaz, parlak ve hafif nemli olan kordon bir iki haftada düşer lakin bu müddet daha kısa ya da daha uzun olabilir. Her bebek farklı olduğu için, bunun mühleti de bütün bebeklerde farklılık gösterir. 

Ne vakit düşeceğinden bağımsız bir formda, kordon düşene kadar bu bölgeyi kuru tutmaya, bölgenin hava almasına dikkat edin. Tahrişten uzak tutun.

Bebeklerin birinci aylarda haftada 150-200 gram almaları ve gün içinde 5-6 defa çiş yapmaları beklenir. Her ne kadar tüm bebeklerin gelişimi farklı olsa da, nizamlı bir formda beslenen, sıhhatle ilgili bir zahmeti olmayan, açlık kaynaklı ağlamayan bebeklerin doyduğu söylenebilir.

Her şeyden evvel kendinizi suçlamayı bırakın ve bebeğinizi emzirmeye devam edin. Bebeğinizin emme refleksleri vakitle gelişecek ve birbirinize alışacaksınız. Bol bol deri teması yapmanızda, gün içinde göğsünüzden ayırmamanızda ve içinizi ferah tutmanızda yarar var. Siz neleri başardınız, bunu da el birliğiyle halledersiniz…

Ağlasın ya da ağlamasın, birinci üç aylık devirde bebekler en yakınları olan annelerini yanlarında isterler.

İnsanların erken doğduklarını ve bebeklerin üç aylık olana kadar hâlâ anne karnında zannettiklerini duymuşsunuzdur. Dördüncü trimester olarak isimlendirilen bu süreçte bebeğinizi sık sık kucağınıza almanız, hatta mümkünse wrap sling ya da kanguru gibisi taşıma araçlarıyla cilt cilde temas yapmanız çok değerlidir. Anne karnındaymış üzere hisseden bebeğinizin daha huzurlu olduğunu göreceksiniz. “Aman kucağa alışır” diyenlere aldanmayın ve kucağınıza alabildiğiniz günlerin tadını çıkarın. Emin olun, çok çabuk büyüyorlar.

Göze rengini veren melanin pigmenti yeni doğan bebeklerde şimdi üretilmeye başlamadığı için gerçek göz renginin oluşması 6 ay sürebilir. 

Her ne kadar siz bebeğinizin gözlerinin mavi ya da lacivert kalacağını umsanız da, muhtemelen kahverengi, yeşil ya da ela olacak. Fakat yeniden de sizin bebeğiniz olmaya devam edecek.

Bebeklerin birçoğu gürültüye reaksiyon verir fakat kimi seslere anne karnındayken alıştığı için ya da çok küçük bir reaksiyon verdiği için anne babaların keşfetmesi vakit alabilir. Ürkme, gözlerini kırpıştırma ya da ağlama ile reaksiyon verebilir.

Erken bebeklik devrini geçtiği halde seslere reaksiyon vermiyorsa, işitme testini tekrarlamanızda yarar olabilir. Eskiler bebeklerin kulaklarının etrafında sesler oluşturarak kolay bir test yaparlardı, birinci etapta bunu da uygulayabilirsiniz.

İç organları şimdi her besini tolere edebilecek durumda olmadığından, hıçkırmaya başladıklarında bebeklere anne sütü ya da formül mamadan öbür bir şey verilmemelidir.

Etrafınızda size teklifler vermeye çalışan ve limonun güzel geleceğini söyleyen âlâ niyetli insanları göz arkası edin; bebeğinize anne sütü ya da formül mamadan öteki hiçbir şey vermeyin.

Bebeklerin gözleri birinci sene vakit içinde olgunlaştığı için uzağı görmesi birkaç ay sürebilir, uzağı görse bile derinliği bir mühlet daha algılayamayacak. Sonuç olarak üç dört aylık olana kadar tam olarak görmesini beklememekte yarar var. 

Bebeğiniz 3 aylık olana kadar bir objeyi bir taraftan öteki tarafa kadar takip edemez. Siz de vakit içinde fark edeceksiniz.

Natürel ki hayır. Kaynatılmış ve ılıtılmış suya batırdığınız steril pamukla günde 4-5 defa, içten dışa silebilirsiniz lakin muhakkak anne sütü sıkmamalısınız.

Yeni doğan bebeklerin yaklaşık olarak yüzde 70'inde görülen doğum lekeleri küçük, büyük, kabarık ya da düz olabilir. Büyük bir kısmı kısa müddette yok olsa da, kimileri ömür uzunluğu kalabilir. Nedeni kesin olarak bilinmese de, plasenta içinde gelişimini tamamlayan bebekte kan damarlarının, pigment hücrelerinin, kıl foliküllerinin ve cilt katmanlarının bir yerde toplanması sonucu oluştukları varsayım ediliyor.

Doğar doğmaz tüm denetimleri yapılan bebeğinizin doğum lekeleri sıhhati açısından rastgele bir tehlike barındırmasa da takip etmenizde, hal ya da büyüklüğünde değişiklik olup olmadığına bakmanızda yarar var.

Yeni doğan bebeklere yüzünü çizmesini engellemek ya da soğuktan korumak hedefiyle eldiven giydirilir. Hatta o denli ki, hastane setlerinin içinden çıkan olmazsa olmaz gereçlerden biridir eldiven lakin tırnakların kısaltılması ve eldiven kullanımının en aza indirilmesi daha uygun olandır.

Bebeğiniz etrafını ağzı ve elleri aracılığıyla tanımaya çalışıyor. Siz sadece yüzünü çizmesin diye eldiven giydirdiğinizde onun dünyayı tanımasını engellemiş olursunuz. Hasebiyle tırnaklarını kısaltın ve bu mevzuyu düşünmeyi bırakın, bebeğinizin keşfetmesi her şeyden değerli…

Her ne kadar altıncı ayda başladığı düşünülse de teknik olarak süt dişlerinin çıkması dördüncü ayda başlar ve yaklaşık olarak üç yaşında tamamlanır. Her bebek farklı olduğu için bu soruya net bir yanıt vermek mümkün değildir.  

Uzmanlara nazaran bebeğinizin diş gelişimi anne karnındayken başlıyor fakat sizin görmeniz için tam olarak çıkması gerekiyor. Salyası akmaya başlıyor, eline geçen şeyleri ısırırken rahatlıyor, huzursuzlanıyor, iştahı azalıyor, ateşi çıkıyor ya da uykusuzluk çekiyorsa diş çıkarma belirtileri gösteriyor olabilir.

Bu mevzuda uzmanların tavsiyesi altıncı aydır zira takviyeli de olsa dik bir formda oturmaları kıymetlidir. Alerjik bebeklerde ise bu müddet daha kısa ya da uzun olabilir, tabip denetimi altında karar vermek en yanlışsız olandır.

Ek besine geçişte son yılların en tanınan tekniği olan BLW'yi keşfetmek için içeriğimizi okuyabilirsiniz.

Uzmanlara nazaran, altıncı aydan itibaren oturtulmaya başlayan bebekler çoklukla kısa müddette boyun kaslarını geliştirir, başını tutmaya başlar ve kendini bırakmadan uzun mühlet durabilir.

Her ne kadar aile büyükleri ısrar etse de bebeğinizi altıncı ayından evvel oturtmanız ya da ayaklarının üstüne bastırmanız yanlışsız değildir.

Deneme yanılma yoluyla öğrendikleri emekleme işine bebeklerin birçoğu altıncı aydan itibaren başlarlar lakin bunun için de kesin bir vakit kelam konusu olamaz. Her bebek farklı olduğu için altıncı ayında emeklemeyen bebeklerde bir sorun olduğu söylenemez. Bu bir süreçtir ve hangi bebekte ne vakit işleyeme başlayacağı bilinmez. 

Bacak kaslarını geliştirmeye çalışan bebeğinize takviye olabilir, onu cesaretlendirebilirsiniz fakat emeklemeyi reddediyorsa tahminen de bu adımı atlayıp direkt yürüyecektir, kim bilir?

Emeklemeyle benzeri formda, bunun için de rastgele bir vakit vermek mümkün değildir. Sıralama diye tabir edilen bir yere tutunup adım atması pek çok bebek için dokuzuncu aydan itibaren gerçekleşse de bunu daha erken ya da geç yapan bebekler vardır. 

Bebeğinizin ne vakit emeklediğinin, sıraladığının ya da yürüdüğünün bir kıymeti yok sevgili anne ve babalar… Onu cesaretlendirin, dayanak olmaya çalışın ve birinci adımların şahit olun. Bundan daha hoş çok az şey var dünyada, deneyimle sabit…

Tüm içerik boyunca söylediğimiz üzere, her bebek kendine özeldir ve birinci manalı sözün söylendiği vakit değişkenlik gösterir. Kitap bilgisi ise onuncu ila on dördüncü ay ortasında bebeğin manalı sesler çıkarmaya başlayabileceğini söyler.

Bebeğinizin bir an evvel büyümesini istiyorsunuz, biliyoruz lakin tez etmeyin. Yürüme, konuşma üzere hayat uzunluğu devam edecek davranışların oturması vakit alabilir, endişelenmeyin.

Birinci altı ay anne sütü, yokluğunda formül mama kullanılmalıdır. Altıncı aydan itibaren ek besine başlansa da bir yaşına kadar ana öğün yeniden anne sütü ya da formül mamadır. Bir yaşından sonra başlayan ana öğünlerle birlikte anne sütü öğünleri ister istemez azalacaktır. 

Bebeğinizin durumuna ve kararına nazaran ikinci yaşı itibariyle emzirmeyi bırakabilirsiniz. Sonuç olarak bu kararı lakin bebeğiniz ve siz verebilirsiniz.