Çok garip bir seneyi geride bıraktık doğrusu. 2021’in, en azından kişisel tarihimizin, en renksiz kutlanan yılbaşı gecesi olması bu yüzden ve yalnız olduğumuzu da hiç zannetmeyin, tüm dünyayla ortak bir kaderin parçasıyız. Hemen herkes, ekran başında, çekirdek ailesiyle girdi bu yıla. Yeni yıla nasıl girersen sene öyle geçer inanışının doğru olmadığını geçen sene öğrenmiştik, ne de olsa. O açıdan içimiz rahat. Garip bir yıldı. Bizim için Mart, diğer ülkeler için Kasım, Aralık veya Ocak’tan bu yana; kendi içinde giriş, gelişme, daha çok gelişme ve daha da çok gelişme olarak yaşadığımız bir sürecin içindeyiz, henüz sonuca gelemedik maalesef. Ne zaman geleceğimiz, sonrasında benzer şeyler yaşayıp yaşamayacağımızı da meçhul. Böyle duygularla kapatıyoruz seneyi derken 2020 giderayak son darbesini de vuruyor ve Omar Elabdellaoui düşüyor gündeme.
FOTO ÇEKEN CEZA ALMALI
Önceki gece, hepimiz ekranların başında, diğer gecelerden pek de farklı olmayan bir şekilde kutlamaya çalışırken yılbaşını, Omar’ın havai fişek patlatırken yaralandığını öğreniyoruz. Kimin paylaştığını bilmediğimiz ama kim çekip servis ettiyse ceza alması gerektiğini düşündüğüm korkunç bir fotoğrafla ve “Down Sendromlu çocuklarını eğlendirmek için havai fişek patlatmaya çalışırken yaralandı” cümlesiyle. Kısacık cümleye sığan yanlışları düşünmeye vakit yok o anda. Başka futbolcuların da benzer etkinliklerle çocuklarını ‘eğlendirdiğini’ gördük maalesef. Küçücük çocukları havai fişekler yerine eğlendirebilecek 100 alternatif geliyor insanın aklına, ama zamanı değil. Omar’ın sağlık durumu kadar, Down Sendromlu çocuklarını annesiz büyüttüğü hikayesini neden bugüne kadar bilmediğimizi merak ediyorum daha ziyade.
BENCE ÇOCUKLARINI ANNESİ BÜYÜTEN BİRİ DEĞİL OMAR
Instagram hesabına bakıyorum Omar’ın, 26 Mart’ta, “Zor ve farklı zamanlar olduğunun farkındayım ama tüm dünya aynı sürecin içerisindeyiz. Kendinize neden evde kalmanız gerektiğini ve disiplinli olmanız gerektiğini hatırlatın. Ben kendime yaşlılar, hastalar ve ailem için evde kalmam gerektiğini hatırlatıyorum. Siz de kendinize neden evde kalmanız gerektiğini hatırlatın.” yazmış. Evde kaldığı süreyi daha çok okumak için harcayacağını eklemiş, ne güzel. Galatasaray’a geldikten sonra Instagram paylaşımlarına yazdıkları azalmış, genellikle ‘maç günü’ yazmakla yetinmiş mesela, eskiden daha uzun görüş açıklarken. Bu da ilginç değil mi? Sonra Kasım’da Covid testinin pozitif olduğu açıklaması var. Aralık başında doğum gününü kutlamış; 29 mumu var çikolatalı pastasının üzerinde. Sehpanın üzeri de bol bol şekerleme ve çikolata dolu. Yemek namına pek başka bir şey yok. Mavi-beyaz balonlar ve yine mavi-beyaz bir çiçek. Neden mavi-beyaz onu da bilmiyorum. Beş şişe cola, biri zero. Bardak yok. İki büyük Louis Vuitton torbası. Koltuğun neresinde oturmayı sevdiğini anlamamızı sağlayan, ezik yastıklar. Diğer koltuk mum gibi. Perdesi kapalı geniş camlar, bir de perdesiz storlu diğer pencere… Bence çocuklarını annesiz büyüten biri değil Omar; pembe perdeler, perdeye asılı süsler, özenle katlanmış peçeteler, sehpada yanan mum ve bir de içgüdülerim böyle söylüyor.
ÇOCUKAR O ANI NASIL YAŞADILAR?
Twitter her takımdan taraftarın ve kulüplerin geçmiş olsun dilekleriyle doluyor hızla. Çocukları kucağında, güldüğü fotoğraf karşımıza çıkıyor sıklıkla. Evet, soldaki çocuğu, o güzel Down Sendromlu, güleryüzlü çocuklardan biri. Onlara evde oyun oynadığı videoya rastlıyorum sonra. Birkaç saniyede gözleri dolduracak sıcaklıkta. Nerede çocuklar acaba şimdi? O anı nasıl yaşadılar? Başka bir şey düşünemiyorum.
ONUN İÇİN YAZILANLARI OKUMAK 2020’YE GÖZ GEZDİRMEK GİBİYDİ
Doktorunun ve kulübün açıklamalarından hayati tehlike olmadığını, gözlerindeki hasarın ileri tetkikler sonrası belli olacağını öğrenerek biraz rahatlıyoruz ertesi gün. 2020 değerlendirme yazısı yazmaya oturup, Omar’ı yazdım. Hakkında yazılan mesajları peş peşe okumak, 2020’yi gözden geçirmek gibi oldu gerçi. İçe döndüğü dönemde, orada kötülükten başka bir şey bulamayıp bizlerle paylaşmakta sakınca görmeyen, böyle fena şeyler düşünmeyi ve yazmayı nasıl becerdiklerini asla anlayamayacağım kötücüllükte mesajlar da var, ama yok, umutsuzluğa kapılacak kadar kalabalık değiller. Dünü bilmem ama bugün ezici çoğunluk, Omar’ın çocuklarına hızlı dönmesinin, futboldan da şampiyonluktan da önemli olduğu noktasında birleşmiş görünüyor. Ne güzel.
UMARIM KÖTÜ OLAN HER ŞEY 2020’DE KALIR
2020’i kötü bir olayla kapatıp, 2021’e güzel duygular etrafında başlamayı umacak kadar iyimser kalanlara iyi seneler dilerim. Umarım bu duygular, güzel olan hikayeleri öne çıkaran bir spor kültürü yaratmamıza fırsat verecek şekilde büyür bu sene ve kötü olan her şey, 2020’nin tozlu, pardon virüslü sayfalarında kalır. Herkese iyi seneler