Evlilik programları döneminde bu cümleyle çok dalga geçmiştik. Bakalım işin aslı neymiş?
Hiç yeni tanıştığınız bir insana tarif edemeyeceğiniz bir çekim hissettiniz mi?
Siz buna ilk görüşte aşk diyebilirsiniz ancak bilim buna feromon etkisi diyor!
Feromonların net bir tanımı olmasa da sosyal gruplar halinde yaşayan aynı tür canlılar arasındaki kimyasal iletişimi sağladığı uzun süredir biliniyor.
Karıncaların belli bir düzlemde birbirini takip etmeleri feromonlara en iyi örnek.
Bu kimyasal iletişim burnun içinde bulunan özel bir bölgeyle sağlanıyor: Vomeronasal organ!
Bu bölge aynı tür hayvanlardan yayılan feromonları algılayabiliyor. Böylece hayvanlar sosyal ve üreme davranışlarını içgüdüselliğin yanında feromonlar sayesinde yönetiyor.
İnsanlarda bu bölge apandis gibi körelmeye yüz tutmuş. Ancak körelmenin tam olarak gerçekleşmediği düşünülüyor.
Körelmenin tam olarak gerçekleşmediği bölgeden algılanan feromonların insanlarda cinsel çekimi yönettiği düşünülüyor.
Ve bu düşünce deneylerle destekleniyor. Buna göre her iki tarafın feromonları birbirine ne kadar uyumluysa onu o kadar çekici buluyorsunuz.
Feromonların etkisiyle ilgili küçük örnekler de var: Yumurtlama döneminde olan kadınların daha çekici algılanması, feromonları uyuşan kişilerin birbirlerini öptüklerinde kendilerini daha rahat hissetmesi gibi…
Genellikle koltuk altından yayılan ve kokusuz olan feromonlar genetiğiniz başta olmak üzere yedikleriniz, sağlığınız ve çevreden etkilenebiliyor.
Henüz tam olarak kanıtlanmış bir durum olmasa araştırmacılar insan feromonları üzerinde çalışmalarını sürdürmekte ısrarcı.
Kaynak: 1 2 3 4