Göbeklitepe’yi birkaç kez ziyaret ettim. Oraya adımımı attığımda benim de aklımda beliren ilk soru ‘neden’ oldu. Gezdikçe sorular da şaşkınlık da artıyor; orada olmanın hiç kuşku yok ki en güzel yanlarından biri bozkırın ortasında esen rüzgârı, güneşi, yağmuru hissetmek, gözünüzün görebildiği noktaya uzanan ufka bakmak, kuşların sesini duymak… İşte bütün bunlar Göbeklitepe’yi inşa eden insanların da bundan 12 bin yıl önce hissettikleri, yaşadıkları, duydukları, gördükleri… Orada bulunarak ‘an’da insanlığın atalarını yakalayamamış olsanız da bir ışık oyununda, rüzgârın getirdiği kokuda ya da bir kuşun ötüşünde aynı duyguyu yakalamanız büyük olasılık. Alanın tam tepesindeki yaşlı dut ağacını izlerken bir yandan da dedesinin arazisinde başlayan kazı çalışmalarında getir götür işleri yaparak çalışmaya başlayan, ardından alanın bekçisi olan Hasan Kılıç’tan hikâyeler dinlemenin ‘sanal tur’da bir karşılığı yok maalesef. Ayrıca orada bulunmanın başka birçok avantajı var.
Sadece ören yeri değil
Göbeklitepe, tarihin bazı noktalarda donup kaldığı Harran Ovası’na 65, Urfa Kalesi ve Balıklıgöl’e 22 kilometre uzaklıkta. Ayrıca gitmişken başta Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi olmak üzere Göbeklitepe’nin ayak izlerini takip edebileceğiniz görülmesi gereken birçok yer var. Özellikle Arkeoloji Müzesi’nin Göbeklitepe bölümü adım adım tarih yolculuğuna çıkarıyor. Bittiğinde bunun sadece bir ören yeri gezisi olmadığını, insanlık tarihine bir yolculuk olduğunu anlıyorsunuz.
Sanal gezinin avantajları
Çevrimiçi olarak da Göbeklitepe’yi ve ardından onun hikâyesinin anlatıldığı Arkeoloji Müzesi’ni 3D yani üç boyutlu gezebilirsiniz. Sanal gezintinin de yadsınamayacak avantajları var. Her şeyden önce tam da bugünler, Urfa bozkırlarının sıcaktan alev alev yandığı günler. Bu sıcaklığa maruz kalmadan gezebilmek bir avantaj… Ayrıca Göbeklitepe, Şanlıurfa şehir merkezine 20 kilometre kadar uzaklıkta, Haliliye ilçesinin Örencik mahallesinde. Yani uçaktan indikten sonra bir süre daha yolculuk yapmanız gerekiyor. Bunun için ya Şanlıurfa kent merkezindeki Abide durağından hareket eden 100 numaralı otobüse binmeniz gerekiyor ya da araç kiralayarak harita okumanız. İkisi de yazın bu en sıcak günlerinde canınızı biraz sıkabilir. Sanal tur her şeyden önce uçak yolculuğu da dahil bütün zorlu aktiviteleri ve onların mali yüklerini bir çırpıda ortadan kaldırıyor.
Alana girdiğinizde mouse’unuzu kullanarak her yöne hareket edebiliyorsunuz. Görüntüler oldukça kaliteli ve izleyene yürüdüğü hissini verecek kadar canlı. Gezi boyunca önde beliren küçük renkli dairelerin içine tıklayarak Göbeklitepe’nin tarihinden önemine birçok konuda bilgi veren alandaki tabelaları okumak mümkün. Bir noktadan çıkıp alanın diğer bir noktasına gitmek için ekranın sol alt köşesinde beliren yürüyen insan ikonuna tıklamanız gerekiyor. Burada beliren son kareyi seçtiğinizde bozkırı 360 derece izleyebilirsiniz. Tam da bu noktada gözler alanı kuşbakışı gören drone görüntülerini arasa da bulamayacak. Sanal turu zenginleştirecek bu kısım ne yazık ki henüz yok. Ama yine de bir gün mutlaka ziyaret edileceği gerçeği göz önünde bulundurulduğunda sanal turu büyük buluşma öncesinde keyifli bir tanışma olarak görebilirsiniz.
Çok şey öğrendik ama geçmişimizi bilmiyoruz
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Göbeklitepe’nin henüz küçük bir kısmı yeryüzüne çıkarıldı. Prof. Dr. Klaus Schmidt öncülüğünde 90 bin metrekarelik bir alanda yeraltı radarıyla yapılan araştırmada 300’e 300 metrelik alanda en az 20 tapınak daha olduğu tespit edildi. Büyük ihtimalle altta 2-3 bin yıl daha eski yapılar var. Bu da 15 bin yıl önceye yani Buz Devri’nden hemen sonraya, tarıma dayalı yerleşik hayata geçmeden en az 5 bin yıl öncesine denk geliyor.
Jeoloji bilgisi ve ustalık gerek
Ortadaki T şeklindeki taşlar, kayalardaki 10 santimlik oyuklara karşılıklı oturtulmuş. Ortada tek parça kayadan oyularak yapılan taşlar beş buçuk metre yüksekliğinde ve her biri 16 ton ağırlığında. Bu taş sütunları yapmak büyük bir ustalığın yanı sıra jeoloji bilgisi de gerektiriyor. Sütunlar henüz yerdeyken kabaca şekillendirilmiş. Taşımak için ortalama 50 kişi gerektiğini belirtiyor bilim insanları. Dikilitaşların çevresi iki metrelik taş duvarlarla örülmüş. Duvar blokları arasına ağırlıkları 11 tona varan, yüksekliği üç-beş metre arasında değişen sütunlar yerleştirilmiş. Her bir odanın yapımının 60-70 kişinin çalışmasıyla 6 ay-1 yıl alacağı düşünülüyor. Planlayıcılar, duvarcılar, taşıyıcılar, kazıcılar, oymacılar… Uzmanlar Göbeklitepe’yi inşa eden organizasyon yapısıyla piramitleri inşa eden organizasyon arasında bir fark olmadığı görüşünde. Üstelik piramitlerin yapımından 7 bin yıl daha önce.