Birçok farklı hizmeti bulunan Google için hakkınızda detaylı veri toplamak, zor bir iş değil. Peki Google, tüm bu verilerle ne yapıyor? Bu sorunun cevabı basit: Veriler size isabetli reklamlar göstermek için kullanılıyor.
TV ve radyodaki gibi rastgele reklamları rastgele kişilere göstermek yerine belirli reklamları belirli kullanıcılara gösterebilmek, Google’a önemli bir avantaj sağlıyor. Örneğin bir kullanıcı internette bir ürün arattığında, birkaç saat sonra farklı bir cihazda bile olsa, bu ürünle ilgili reklamlar görebiliyor. Hatta rakip ürünlerin reklamları da gösteriliyor.
Bununla beraber Google, kişisel verilerinizi kimseye satmadığını, gizlilik belgelerinde açıkça söylüyor ve verinizin kişisel reklamlar için kullanıldığını vurguluyor.
Şimdi isterseniz bu verinin nereden geldiğine daha yakından bakalım.
Veri toplama işlemi, arama motoruyla başlıyor. Burada arama yaptığınız konular belirleniyor ve size bunlarla ilgili reklamlar gösteriliyor. Kullanıcıların hangi reklamlara tıkladığına da bakılıyor ve böylece reklamlar daha da hedefli hale getiriliyor. Son aşamada Google, her kullanıcının ilgilendiği konuların uzun bir listesini oluşturuyor.
Bu noktada mobil cihazınızdan da veri toplanıyor ve bilgilerinize isminiz, takma adınız, epostalarınız, telefon numaranız, doğum tarihiniz, cinsiyetiniz ve konumunuz da ekleniyor.
Sadece yaptığınız aramalar değil, Google’ın eposta hizmeti Gmail’de iletişim kurduğunuz kişiler de hesaba katılıyor. Burada isabetli reklam göstermek için epostaların içeriğine makineler tarafından bakılıyor olması tartışmalı bir konu ancak Google, son zamanlarda epostaların içeriğini taramaktan vazgeçti. Ancak Gmail’e erişim izni verdiğiniz üçüncü partilerin epostalarınızın içeriğine ulaşabileceğini unutmayın.
Google Hangouts’taki sohbet metinleri gibi akla ilk olarak gelen hizmetler de Google’ın elindeki verilere dahil. Bunun yanında Google Fotoğraflar gibi hemen fark edilmeyecek hizmetlerden de veri sağlanıyor. Fotoğraflar’da etiketlenen kişi ve yerler analiz ediliyor ve bu sayede örneğin kedi ve köpeklerin fotoğrafları bir araya toplanabiliyor. Google’ın fotoğraflardaki kişileri algılamasıyla ilgili Google’a açılan bir dava var.
Google, popüler Haritalar hizmeti üzerinden, hem masaüstünde hem de telefonda veri topluyor. Sadece aradığınız adresler değil, gittiğiniz yerler, ne kadar mesafeyle yürüdüğünüz ve sürüş yaptığınız, hangi restoranlara ve mağazalara gittiğiniz, hangisinde ne kadar zaman geçirdiğiniz de kaydediliyor. Örneğin Google, bir otomobil mağazasında ne kadar süre geçirdiğinizi biliyor ve size buna dayalı reklamlar gösterebiliyor.
Google Haritalar’dan uzak durmak isteyenler belki Waze’i kullanmayı düşünüyorlar ancak Google’ın bu yazılımın da sahibi olduğunu ve Waze’in aynı veri setini kullandığını unutmayın.
Randevularınızı takip ettiğiniz Google Takvim gibi hizmetler, verilerinizde kalan boşlukları tamamlamakta kullanılıyor. Bir reklamveren için yaklaşan düğününüzü veya evinizi satışa çıkardığınızı bilmek ne kadar değerli olurdu, bir düşünün. Google News’ta baktığınız haberler, Google Fit’teki etkinliğiniz, çevrimiçi ofis paketi G Suite’te oluşturduğunuz belgeler, Google Drive’da sakladıklarınız, YouTube’da baktıklarınız… Bunları da hesaba kattığınızda Google’ın elindeki kişisel verinin detaylarının ne kadar geniş olduğunu hayal edebilirsiniz.
Google’ın modern internetin şekil almasında önemli katkıları var. Bununla birlikte ücretsiz hizmetlerin aslında bir maliyetinin olduğunu, kişisel verilerimizi genellikle farkında olduğumuzdan çok miktarda teslim ettiğimizi görüyoruz. Bir başka deyişle Google, hakkımızda muhtemelen gereğinden fazlasını biliyor. Bundan uzak kalmanın yolları olsa da bu defasında verinizi Microsoft veya Apple gibi bir başka devin ellerine bırakmak zorunda kalıyorsunuz.
Ancak gizli kalma stratejilerini izlemeden ve VPN kullanmadan gizlilik elde etmek, günümüzde imkansıza yakın.