Tayland’ın güzeli Pattaya, Türkiye’den oldukça uzakta bir şehir ve herhangi bir havayolu firmasının Pattaya’ya direkt uçuşu bulunmuyor. Pattaya’ya ulaşmak için Tayland içerisindeki bir şehirden ya da istikamet üzerindeki başka bir ülkeden aktarma yapmak gerekiyor. Ben tercihimi Doha aktarmalı uçuştan yana kullanıyorum ve böylece aktarma için yaptığımız iniş kalkışlarda denizle bütünleşen enfes çöl görüntülerinin de keyfini çıkarmış oluyorum.
Uzak Asya ülkelerinin hemen hemen hepsinin vize gerektirmemesi, topla valizini gidelim seyahatlerde tercih sebebi oluyor. Ayrıca para birimi olarak Euro’dan kurtuluyor olmak ve Türk lirasının daha değerli olduğu bir ülkede tatil yapmak da cezbediyor. Buna karşın, 10 saatten kısa olmayan yolculuklar ise hem yorgunluğu hem de bilet fiyatlarını düşündürüyor.
Aktarma için beklenen sürelerle birlikte yaklaşık 15 saatlik bir yolculuk sonrasında Pattaya Havalimanı’na ulaşıyorum. Pasaport polisinin gereksiz bir gerginliğe sevk eden herhangi bir sorusuyla muhatap olmadan yüzüme çarpan aşırı nemli ve sıcak bir karşılamayla ülkeye giriş yapıyorum. Uzun bir yolculuk sonrasında otelime hızlıca gidip biraz dinlenmek için ise taksi kullanıyorum. Asya’ya hoş geldiniz artık sıkı pazarlık zamanı.
Yılın bu zamanı 30-35 derece sıcaklık
İstanbul’u ne kadar soğuk ve yağışlı geride bıraktıysam, Pattaya bir o kadar sıcak ve nemli. Yılın bu zamanı 30 – 35 derece sıcaklık ve çok yoğun bir nem hâkim şehirde. Ani yağmurlar da cabası. Yine de yaz mevsimine yaptığım bu yolculuk beni mutlu ediyor. Türkiye’de güzel havaların geride kalması ve kış mevsimine merhaba dememizle birlikte hayalini kurmaya başladığım deniz, kum, güneş ve karpuz dörtlüsüyle buluşmak üzere otelden çıkıp plaja gidiyorum. Pattaya şehir merkezindeki deniz pek bir keyifsiz. Şehir ile çok iç içe olması da hijyen endişemi tetikliyor. Bu nedenle ben şehir merkezinde herhangi bir plajı kullanmamayı tercih ediyorum ve sizin de kullanmamanızı tavsiye ediyorum.
Sürat teknesiyle 30 dakikalık mesafe olan, Tayca’da ‘Ko Lan’ İngilizce’de ‘Coral Island’ olarak isimlendirilen Mercan Adası’ndayım. Deniz, bu adada şehir merkezine göre daha keyifli. Dünyanın birçok denizini ve okyanusunu deneyimlemiş biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki en güzel denizler yine Türkiye’de! Asya sahillerinin ortak sorunu burada da baş gösteriyor; su sığ ve sıcak, güneş ise inanılmaz yakıcı. Valizinizi hazırlarken bu satırlarım aklınızda olsun. Güneşe karşı önlem almayı unutmayın. Bütün gün denizin tadını çıkarıp, keyifli müzikler dinleyip, şezlonga uzanmış yeni tatil rotaları planlıyorum.Günün sonunda şehir merkezine döndüğümde ise uçak yolculuğunun yorgunluğu ruhumu kaplıyor. Meşhur Tayland masajı beni çağırıyor. Ama öncesinde yemek yemeliyim.
Dünyanın en tanınan dördüncü mutfağı
Pattaya’da, Tayland mutfağının yanı sıra, tüm dünyada meşhur olan çeşitli lezzetleri de bulabileceğiniz farklı restoranlar mevcut. Tavsiye etmemekle birlikte hızlı yemek restoranlarına, İtalyan lezzetlerine, diğer Uzak Doğu ülkelerinin menülerine bu şehirde erişiminiz kolay. Çekirge yemek zorunda değilsiniz. Zaten kimse de yemiyor. Dünyanın en tanınan dördüncü mutfağı olan Tayland yemeklerini özetleyecek olursam; öncelikle oldukça acı yemekler ikram edildiğini söylemeliyim. Burada yemekler tatlı, ekşi, tuzlu ve acının sentezi ile ortaya çıkıyor. Bölgeye has malzemeler bunda en büyük etken. Deniz ürünlerinin her türlüsünü bulabileceğiniz, bol bol aromatik bitkilerin kullanıldığı, pirincin başrol oynadığı Tayland mutfağı herkese hitap etmese de en az bir yemeğiyle insanı etkilemeyi başarıyor.
Ayrıca Budist inançları gereği et tüketiminde hiçbir zaman aşırıya gidilmemiş, bitki ve hayvansal gıdalarda her zaman denge yakalanmış. Daha önceki seyahatlerimde deneyimlediğim ve sonrasında kapandığını öğrendiğim ‘Mantra’ bu konuda başarılı bir örnekti. İyi malzeme ve ekonomik menü bir arada olamıyor maalesef. İyi restoranların sonu da bu oluyor. Bir sonraki seçeneğim ise Amerikalılara Japon mutfağını tanıtan ‘Benihana’. Şefin yemekle şov yaptığı, komedi gösterisi içerisinde yemeğinizi yediğiniz bu restoran beni oldukça etkiliyor. Tay mutfağıyla yıldızımızın bir türlü barışamaması sonucu tercihim burası oluyor.?
Simit satan seyyar satıcılar gibi sokaklar masör dolu
Plaj ve yemeğin ardından iyi bir masaj deneyimlemenin sırası geldi. Pattaya’da hemen her yerde masaja ulaşmanız mümkün. O kadar ki simit satan seyyar satıcılar gibi sokaklarda masör bulabilirsiniz. Tayland’ta masaj ata sporu diyebiliriz ve herkes iyi yaptığını iddia ediyor. Siz siz olun klinik olarak hizmet veren yerleri tercih edin. Doğru olmayan müdahale ağrılara hatta kalıcı hasarlara neden olabiliyor. Masajı, dinlenme molasına denk getirerek enerjimi tamamen doldurmuş durumdayım. Asya’nın en büyük parkı Nong Nooch Tropikal Botanik Bahçesi’ni artık rahatça gezebilirim. Burası 500 dönümlük devasa bir alan. 1954 yılında yaban hayatı koruma projesi olarak tropik bitkiler ekilen bu bahçe, 1980 yılında halka açılıyor. Hala aynı ailenin üyeleri tarafından yönetilen bahçe, vahşi yaşamı incelemenin yanı sıra, turistler için dini törenler, dövüş sanatları gösterileri, masajlar ve fil şovlarını sunuyor. Tropikal bitki müzesini andıran bu bahçe, bitki severler için çok güzel olsa da, zincirlenmiş kaplanlar, palyaço gibi gösteriler yaptırılan filler ve tutsak edilmiş kuşlarla beni üzüyor. Turistik yönü ağır basan bu botanik bahçede iki küçük bir hayvanat bahçesi de bulunuyor. Hayvanların tutsak edilmesinden hiç hoşlanmıyorum. Bu nedenle görmediğim bitkilere göz gezdirip ziyaretimi hızlıca bitiriyorum.
Pattaya’da hava kararıyor. Akşamdan geceye ilerlerken renkli, bol müzikli ve ışıl ışıl bir gösteriye gidiyorum. Tamamı trans bireylerin sahne aldığı Alcazar Kabare Gösterisi (Alcazar Cabaret Show) kalabalık ekibi, hareketli dansları ve eğlenceli müzikleri ile farklı bir deneyim yaşatıyor. İyi çalışılmış gösteri sona eriyor. Seyircilerden önce dansçıların tamamı dışarıda fotoğraf çektirmek için bekliyor. Ancak tabii ki ücret karşılığında. Benim ise gözüm gökyüzündeki bulutlarda. Sanırım yağmur yağacak. Aylak aylak yürüyerek hem bulutları nesnelere benzetiyor hem de seyahat içinde gelecek seyahat planlarımı yapıyorum. Gezecek ne çok yer var.