Cengiz, Kaşıkçı’nın öldürülmesinin 1. yılında Time dergisi için “Cemal Kaşıkçı benim nişanlımdı. Katlinden bir yıl sonra hala adalet için mücadele ediyorum” başlıklı makale kaleme aldı.
Kaşıkçı’nın 2 Ekim 2018’de evlilik belgeleri için birlikte gittikleri Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesinden sonra hayatının nasıl değiştiğini anlatan Cengiz, “Biz evlilik hazırlıklarımızı tamamlarken, birilerinin cinayet için harekete geçtiğini kim bilebilirdi ki?” diye yazdı.
Cengiz, cinayet konusunda gerekeni yapmayan dünya liderlerini eleştirerek, şunları kaydetti:
“Bir yıl sonra, aklıma gelen ilk şey utançtır, etik değerlerden ziyade ekonomik çıkarlara dayanan dünya sistemleri nedeniyle büyük hayal kırıklığıdır. Orta Doğu araştırmacısı ve gelecekteki bir akademisyen olarak, Cemal’in öldürülmesinin sadece bir gazeteci cinayeti olmadığını görebiliyorum. (Onun öldürülmesi) Aynı zamanda insan hakları, uluslararası hukukun üstünlüğü, diplomasi normları gibi temel değerlerin öldürülmesiydi.”
“CEMAL’İN HAYATINA KASTETMİŞ OLANLARDAN HESAP SORMAK ZORUNDAYIM”
Vahşi cinayetin ardından bir süre hayattan koptuğunu ancak gazetecilerin ve insan hakları gruplarının, Kaşıkçı cinayetini uluslararası gündemde tutmayı başardığını belirten Cengiz yazısında, “Bunun için minnettarım ve umarım ahlaki sorumluluklarını yerine getirmeye ve bu cesur adam için adaleti sürdürmeye devam edeceklerdir.” ifadesine yer verdi.
Cengiz, cinayetten önce herkes gibi hayatta kendi mücadelelerinin olduğuna işaret ederek, “Şimdi, Cemal’in adalet mücadelesi de onlara eklendi. Dünya liderleri adaleti temsil ettiklerini iddia ederken ahlaktan yoksun oldukları için bu duyguyu taşımanın yüküyle baş başa bırakıldım. Ben şimdi sadece eşinin yokluğunda, onun davasının peşinden giden bir kadın değil, aynı zamanda onun hayatına kastetmiş olanlardan hesap sormak zorunda olan biriyim.” değerlendirmesinde bulundu.
Kaşıkçı’nın Orta Doğu’daki demokrasi mücadelesini desteklediğini anımsatan Cengiz, şöyle devam etti:
“Bu açıdan, Cemal’in cinayeti dünyamızın bu tarafı Orta Doğu’nun nasıl karanlık çağlarda bırakıldığını gösteriyor. Cemal’in arkadaşlarının çoğu ya hapisteydi ya da tüm dünyaya seslenebilecek kadar güçlü bir sese sahip değildi. Cemal’in başına gelen şey, Arap dünyasında insan haklarının ne kadar terk edildiğini gösterdi. Cemal’in adı şimdi bu bölgedeki konuşmak isteyen ancak söylemek istediklerini açıkça dile getiremeyen ve sosyal medyada anonim kalmak zorunda kalan tüm isimsiz insanları temsil ediyor.”
Kendi neslinin nadir insanlarından olan Kaşıkçı’nın öldürülmesinin, bölgede demokrasi için savaşan herkesi etkilediğine dikkati çeken Cengiz yazısını, “Cemal’in öldürülmesindeki vahşet, vicdanı olan herkese acı çektirdi. Cemal’i sonsuza dek susturmaya çalıştılar. Fakat onun yerine, ortak ahlaki vicdanımızın sembolü, Orta Doğu’da sessizlerin sesi haline geldi.” şeklinde tamamladı.