Bu yıl ilk mezunlarını veren Bahçeşehir Koleji Diyarbakır Fen ve Teknoloji Lisesi’nde eğitim gören Nehir Toklu, Harvard Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Matematik Bölümü’ne, Dicle Ezgi Ekinci Harvard Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü’ne, Seyit Metin Barut ise Brown Üniversitesi Bilgisayar Bilimi Bölümü’ne kabul edildi. Bahçeşehir Koleji İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel, Genel Müdürü Özlem Dağ ve Bahçeşehir Eğitim Kurumları Müdürü Enver Yücel ile Diyarbakır Kampüsü öğrencileri Nakkaştepe Kampüsü’nde bir araya geldi.
TÜRKİYE’YE DÖNMEK İSTİYORLAR
Nehir, Dicle ve Seyit farklı alanlarda çalışmak istiyorlar ama hepsinin ortak bir hedefi var: Türkiye’ye dönmek, Amerika’da eğitimlerini tamamladıktan sonra Türkiye’de bilimsel çalışmalara öncülük etmek istiyorlar.
Seyit Metin Barut: Saat farkından dolayı haberi gece geç saatte aldık, çok heyecanlandık. Brown Üniversitesi uzun zamandır hayalini kurduğum bir okuldu. Geçen sene uluslararası bir şirkette yaptığım yapay zeka stajı sonrasında sahada da yazılım alanında çalışmak istediğime karar verdim. Yazılımcı olmak, daha sonra kariyerime akademisyen olarak devam etmek istiyorum. Lisans eğitimimi tamamladıktan sonra Türkiye dönmek, buradaki insanlara yardımcı olmak ve akademik hayatı desteklemek benim için çok önemli. Kendim için biçtiğim misyonlardan biri de bu aslında.
Nehir Toklu: Hedeflerim arasında olmasına rağmen kabul aldığımda şaşırdım ve mutlu oldum. Matematik ve Uluslararası İlişkiler gibi birbirinden farklı iki bölüm için başvuru yaptım. İkisine de çok ilgiliydim. Henüz hangisine yöneleceğime karar vermedim, belki her ikisini de devam ettiririm ama öncelikli olarak matematik alanında eğitim almak ardından Türkiye’ye dönüp bu alanda akademisyen olarak çalışmak istiyorum.
Dicle Ezgi Ekinci: Çok mutluyum, çok gururluyum. Bilim insanı olma hayalim vardı, bunun için ilk adımı attım. Biyomühendislik alanında uzmanlaşmak istiyorum. Bilim insanı olarak çalışmalarıma devam etmek, akademisyen olmak istiyorum. Eğitimimi Amerika’da tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönmek, bildiğim öğrendiğim her şeyi ülkemde elimden geldiğince paylaşmak istiyorum.
TÜM ÜLKENİN GURUR HİKAYESİ
Enver Yücel, her bir öğrenciye ayrı ayrı yazdığı mektupları takdim ederken duygularını şöyle dile getirdi: “Göldeydiniz okyanuslara açılıyorsunuz. Sizi her yıl ziyaret edeceğim. Almanya’daki bilim insanlarımız gibi olun, beklentimiz büyük. Sizi yolunuzdan çevirmek isteyenlere kulak asmayın, sadece kendinize güvenin. Biz her zaman arkanızdayız. Sizden haber aldığım zaman çok mutlu oldum. Anne babalarımız ve öğretmenlerimizin başarıları da yadsınamaz ama harika birer örnek oldunuz. Aziz Sancar gibi Türkiye’nin dört bir yanından gençlerimiz çıkıyor. Biz kaliteli eğitimi ülkemizin her yerinde götüreceğiz dedi ve başardık.”
Hüseyin Yücel ise “Binlerce kişi Diyarbakır’dan Harvard’a, Brown’a uzanan yolu konuştu. Hakikaten gurur duyduk. Her yıl dünyada binlerce öğrencinin girmek için mücadele ettiği bu okulları tam burslu olarak kazandılar. Bugün onlarla ve öğretmenleriyle hem başarılarını kutlamak, hem de neye ihtiyaçları olursa biz yine buradayız demek için buluştuk. Yola çıkarken şunu hedefledik: Gençlerimizin geleceğine ipotek koymadan, burslu bir şekilde okutacağız, onların yolunu açacağız. ‘Bir işe başlamak, tamlamanın yarısıdır’ derler. Biz de tüm Anadolu’da okullar açarak gençlerimizin yolunu açtık. Böylece işin yarısını onlara teslim ettik. Diğer yarısını da kendileri, aileleri, öğretmenleri ve okullardaki yöneticileriyle bir ekip olarak ve 5 yılı aşkın bir sürenin sonunda elde ederek bizi çok mutlu ettiler. Bu başarı sadece kendi okulumuz adına değerlendireceğimiz bir gurur hikayesi değil, Türkiye’nin gurur hikayesi” diyerek öğrencileri bir kez daha tebrik etti.