Öğrenimlerine evde devam eden öğrenciler bu yıl 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarıyla bir ilki daha yaşayacak. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’dan sonra Ankara Eğitim Platformu da bir çağrı yaparak, “23 Nisan’ı coşkuyla kutlayalım” dedi. Platformun Başkan Yardımcısı İbrahim Gündüz, ‘Her Pencere Bir Bayram Yeri’ sloganıyla başlatılan kampanyayı ve amaçlarını şu sözlerle anlattı:
‘EVE COŞKUYU DA SIĞDIRACAĞIZ’
“Çocuklarımızın bayramı yaklaşıyor. Onların kalbinin aynı heyecan için çarptığını bilmek, birlik ve beraberliğimizin en büyük kanıtı. İnanıyoruz ki, son zamanlarda hayatı sığdırdığımız evlerimize, onların bu coşkusunu da sığdıracağız. Haydi çocuklar! Tedbiri de elden bırakmadan, içinde bulunduğumuz zor günlerin geçeceği umuduyla içimizdeki bayram coşkusunu, şu an dünyaya açabildiğimiz tek yer olan pencerelerimize taşıyalım. Bayrağımızı çizip tam ortaya, etrafını umutlarımızla süsleyelim. Kimimiz kelebek çizelim, kimimiz güneş. Ne geliyorsa içinizden, asalım evlerimizin penceresine. Ardından balonlar salınsın rengârenk gökyüzüne ki her çocuk şahit olabilsin bir diğerinin yükselen coşkusuna. Üzerimizde hissetsek de kara bulutları, kalmamalı içimizde hiçbir tasamız. O gün yüzyıllık egemenliğimizle; dalgalansın her yerde şanlı bayrağımız.
ÇABALARIMIZ GALİP GELMELİ
Doğal süreçlerindeki erişim ve olanaklara duydukları ihtiyaçlar bu süreçte çocuklarımızda sosyal boşluklar ve tedirginlikler oluşturacaktır. Gözlerindeki kaygıyı da huzuru da bizim hissettirdiklerimiz yaratır. Zamanı geldiğinde arkadaşları ve tüm sevdikleriyle bir araya gelebilecekleri gerçeğini; yaşanan bu olumsuzlukların, hayatın her alanında karşılaşabileceğimiz bir olgu olduğunu, doğru bir dille aktarmalıyız onlara. Yolumuza çıkan engeller karşısında paniğe kapılmadan, çabalarımızın korkularımızdan daha güçlü olduğunu düşünerek, iyileştirici gücümüzü ortaya koyabiliriz.
EKSİKLERİ TAMAMLAMAK İÇİN FIRSAT
Bazı zorluklar, farkına vardığımız ya da varamadığımız eksik yanlarımızı tamamlamak için bir fırsattır. Başka ülkelere, şehirlere yolculuk yapamıyoruz evet. Ama özlem duyduğumuz her şeye yolculuğumuz serbest. Hayatın rutin akışında en çok istediğimiz şeylerden biriydi evlerimizde daha fazla vakit geçirebilmek, doya doya oynayabilmek çocuklarımızla. Bu bir fırsat işte… Kendi çocukluk oyunlarımızı onlara öğretmeye ne dersiniz? Daha önce göstermeye fırsat bulamadığımız eski fotoğraf albümlerimizi karıştırmayalım mı birlikte? Çocuklarımızın da ellerinin değdiği kurabiye kokuları doldurmasın mı evlerimizi? O yüzden çok kıymetli bu zamanlar. Bugünleri omuzlarımızda bir yük olarak değil; kenetlenip kurallara uyarak aşabileceğimiz geçici bir dönem olarak kabul etmeliyiz.”