O çağımızın en tanınan insanlarından biri. Günümüzde internete özellikle sosyal medyaya girip biraz vakit geçirdiğinizde bir şekilde kendisiyle karşılaşıyorsunuz. Elinde eflatun rengi kupası, önünde diz üstü bilgisayarı ve notları, yüzünde inci gibi dişlerini sergileyen gülümsemesiyle bir gün sporla ilgili bir şey söylüyor, başka bir gün Bitcoin’le ilgili bir yorum yapıyor. Yeri geliyor Türkçe konuşuyor, yeri geliyor İngilizce. Peki kim bu ne olursa olsun gülümsemeye devam eden adam?
İsmi Andras Istvan Arato. Macaristan’ın Köszeg şehrinde 1945 yılında doğmuş olan Arato, emekli bir elektrik mühendisi. Hatta bu konuda ülkesinde önemli ödüller almış, Macaristan Aydınlatma Derneği’nin başkan yardımcılığını bile yapmış bir insan.
Ama ünlü olmasının sebebi bunların hiçbiri değil. 2010 yılına kadar eşi ve çocuklarıyla herkes gibi bir hayat yaşayan Arato’nun kaderinin değiştiği an ise bir Türkiye tatilinin hemen sonrası…
TÜRKİYE’DE ÇEKİLEN TATİL FOTOĞRAFLARINI PAYLAŞINCA…
Hikayesini TED Konuşmaları aracılığıyla tüm dünyayla paylaşan Arato şunları söylüyor:
“Bence herkes bazen tatil yapar ve hepimiz tatil deneyimlerimizi fotoğraflarla yakalamak isteriz ve onları akrabalarımıza, dostlarımıza, ailelerimize göstermek isteriz. Ben de öyle. Bu resimleri sosyal ağa yükledim çünkü arkadaşlarıma göstermek istemiştim. Ama sadece onlar değil profesyonel bir fotoğrafçı da bu fotoğrafı fark etti ve beni deneme çekimine davet etti. Sanırım ben de herkes gibi derinlerde biraz kendini beğenmiş biriyim, bu yüzden daveti kabul ettim ve deneme çekimine gittim. Bazı fotoğraflar çekti. Fotoğrafları ikimiz de beğendik. Beni tekrar davet etti ve birkaç seans boyunca birkaç yüz fotoğraf çekildi, bunlar stok fotoğraflardı.”
Fotoğraflarının siyaset, din ve cinsellik dışındaki içeriklerde kullanılmasına onay veren Arato, kısa süre içinde birçok içeriğin yüzü haline gelmiş. Hatta kendisini bir hastanenin ana sayfasında doktor olarak görmek Arato’nun hoşuna bile gitmiş.
Peki ya *meme’ler? Onları keşfini de Arato, 2019’da Guardian’a şöyle anlatıyor:
“Dokuz yıl önce, internette fotoğrafım için bir görsel araması yaptım ve bir meme’e dönüştüğünü görünce şoke oldum. İnternetteki insanlar gülümsememle gözlerimdeki ifadenin bir araya gelişinin inanılmaz üzücü bir görüntü olduğunu düşünüyorlardı. Bana ‘Hide the Pain Harold’ (acısını saklayan Harold) diyorlardı.”
*meme: İnternet kullanıcıları tarafından üretilip paylaşılan esprili görsel, video, metin gibi içerikler. (mim diye okunuyor)
“ÇEKTİĞİM ACIYA RAĞMEN GÜLÜMSER GİBİ GÖRÜNÜYORDUM”
Arato’nun yüzünün kullanıldığı meme’ler arasında yok yok. O ünlü gülümsemeyi ABD’de bulunan Rushmore Dağı’na ekleyip Arato’yu dört büyük başkandan biri yapan da var, fotoğrafın üzerine dolandırıldığını ya da eşinin kendisini aldattığını yazan da… “Benim fotoğrafımı kullanıyorlardı çünkü çektiğim acıya rağmen gülümser gibi görünüyordum” diyen Arato pozunun arkasındaki sırrı da TED konuşmasında şöyle anlatıyor:
“Çekim sırasında fotoğrafçı benden gülümsememi istedi. Ancak internet kullanıcıları bu gülümsemenin gerçekten içten olmadığını anladı veya hissetti. Arkasında gizlenmiş bir üzüntü veya acı gördüler ve bu yüzden ‘Hide the Pain Harold’ diye isimlendirildim.”
Meme’lerin son hızla yayılması ulusal ve uluslararası medyanın da Arato’yu röportaj taleplerine boğmasına neden olmuş.
Arato o dönemi de Guardian’da şu kelimelerle anlatıyor: “Karım bundan nefret ediyordu. Özel hayatımıza müdahale edildiğini düşünüyor, görsellerdeki halimden hoşlanmıyordu.”
Bir yandan bu taleplerle uğraşan Arato’nun başına bu esnada daha acayip bir şey gelmiş. Bir internet kullanıcısı gerçek kimliğini bir şekilde keşfederek Arato’ya bir e-posta’yla ulaşmış ve onun gerçekten yaşayan bir insan olduğuna inanmayan milyonlarca kişi olduğunu belirterek yaşadığını ispat etmesini istemiş.
Arato bu talebi başta görmezden gelse de sonunda ısrarlara dayanamamış ve elinde üzerinde “YAŞIYORUM, MERHABA” yazılı bir kağıtla çektirdiği fotoğrafı göndermeyi kabul etmiş.
Birkaç saat içinde on binlerce kişinin gördüğü fotoğraf, Arato’nun ününe ün katarken internet sahtekarlarının da hızla yayılmasına yol açmış.
Artık kendi meme’lerini kendisi yapıyor ve Facebook sayfasından paylaşıyor
2017’DE ÜNÜNÜ SAHİPLENDİ
Sosyal medyada kendisini taklit eden ve yüzlerce takipçiye ulaşan sahte hesapların önüne geçmek isteyen Arato, 2017’de kendi Facebook hayran sayfasını açmış ve seyahatlerinde çektiği videoları ve fotoğrafları buradan paylaşmaya başlamış. Sonrasını yine Guardian’da şöyle anlatıyor:
“Her şeyi başlatan bu oldu. İnsanlar o meme’e sahip çıktığımı görerek bana iş teklifleri yapmaya başladı. Macaristan’da bir otomobil satıcısının televizyon reklamında oynadım. Reklamlardan birinde Almanya’ya gidiyor bir araç satın alıyordum. Geri dönerken yolda aracım bozuluyordu. Reklamın sonunda aynı aracı Macaristan’daki markadan alsam bunun yaşanmayacağı belirtiliyordu. Bu reklamdan gelen ücret eşimin meme hakkındaki fikrini de değiştirdi.”
Bu reklamlardan sonra Arato’nun hayatı daha da değişmiş. İngiltere’de Manchester City futbol takımının bir videosunda da rol almış, Almanya’nın en büyük e-ticaret sitelerinden Otto’nun bir reklamında da. Hatta Macar rock grubu Cloud 9+ “Hide the Pain” diye bir şarkı yapıp klibinde Arato’ya yer vermiş.
Arato satırlarına şöyle devam ediyor:
“Geçen yıl Budapeşte’den dünyanın dört bir yanına 20 farklı uçuş yaptım. Avrupa, Rusya özellikle de Güney Amerika’ya… Geçen ay televizyona çıkmak için Şili’ye ve Kolombiya’ya girdim ve ilk defa kendimi gerçek bir ünlü gibi hissettim. Ne zaman sokağa çıksam etrafımda bir kalabalık toplandı, bu nedenle bana koruma verdiler. Daha önce hiç böyle ünlü olmamıştım, o nedenle bazen biraz korktum.
“Aynı zamanda meme’i iyi amaçlar için de kullanıyoruz. Sadece üzgün bir gülümsemeden fazlası olmasını istiyoruz. Macaristan’da bir akıl sağlığı hizmetinin kampanya yüzüyüm. Son 10 yılda saçma bir gülümsemeden daha büyük bir sonuç elde etmiş olmaktan gurur duyuyorum.”
İTALYA, ABD YA DA PAKİSTAN FARK ETMİYOR
Peki ya o “saçma gülümseme” ve Arato’nun videoları sayesinde yüzü gülenlerin yorumları? Arato onların da çok kıymetli olduğunu TED Konuşması’nda şöyle ifade ediyor:
“Bu İtalya’da yaşayan Giulia adında bir kızdan, bana şöyle yazdı: ‘Bu gri dünyaya samimi bir neşe ve hassasiyet verdiğiniz için çok teşekkür ederim.’ Umarım ki öyledir. Bir diğeri ABD’nin Mason şehrinden. Şöyle yazdı: ‘Videonuzu izlemeyi çok sevdim, samimi mutluluğunuzu görmek beni de çok mutlu etti.’ Ve başka bir kıtadan bir tane daha, Pakistan’dan Muhammed’den. Dünyanın hüzünlü insanlarına en iyi ilham kaynağı olduğumu yazdı. Gerçekten öyle miyim?”