Her yıl 24 Nisan 1915 sözde Ermeni soykırımına ilişkin, birçok ülkede anma programları düzenlenirken, Türkiye tarihi belgelerin ışığında haklı davasından geri atım atmıyor.
Son olarak Wall Street Journal’a (WSJ) konuşan ABD’li yetkililerin, Başkan Joe Biden’ın 1915 olaylarını resmen ‘soykırım’ olarak tanıma ihtimallinin olduğunu söylemesi, iki ülke arasındaki ilişkilerin gerileceği sinyalini verdi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD’de yayın yapan ‘RealClearDefense’ için General Harbord’dan Dersler adlı bir makale kaleme aldı.
I. Dünya Savaşı sonrasında ABD Başkanı Woodrow Wilson’un Osmanlı Devleti topraklarına General James Harbord’u göndererek yaptırdığı incelemeleri içeren Harbord Raporu’na atıfta bulunan Akar, daha o zamanlarda yazılan raporda bugün ısrarla ortaya atılan Ermenilerin katledildiği iddialarının asılsız olduğunun üzerinde durdu.
ABD ARŞİVLERİNİ KAYNAK GÖSTERDİ
‘Harbord Askerî Heyeti Raporu (Gerçekleri Araştırmakla Görevlendirilen Amerikan Askerî Heyetinin Çalışmaları ve Türk-Amerikan İlişkisine Etkisi)’ konusunda Doktora Tezi bulunan Bakan Akar, makalesinde ABD arşivlerini de kaynak gösterdi.
Bakan Akar’ın sözde Ermeni Soykırımı iddialarına yönelik şu ifadeleri kullandı:
GENERAL HARBORD’DAN DERSLER
“Harbord’ın Ermenistan’a Yönelik Askerî Misyonu’ başlıklı doktora tezimi hazırlarken bu konuyu araştırmak için hatırı sayılır zaman harcayan birisi olarak 1915 olayları benim için özel bir anlam taşıyor.
General James Guthrie Harbord, 1919’da Ortadoğu’ya yelken açtığında Amerika’nın en önde gelen askerî kahramanlarından biriydi. Günümüzde çok tanınmayan Harbord, Filipinler’den Meksika Devrimi’ne ve I. Dünya Savaşı’na kadar Amerika’nın yüzyıl boyunca dâhil olduğu tüm çatışmalarda önde gelen komutanlardan biri olarak önemli rol oynadı.”
“UZUN VADELİ OLACAKTI”
Makalesinde, askerî başarıları günümüzde çok az bilinse de Harbord’un Amerika’nın Orta Doğu ve Türkiye ile modern diplomatik ilişkilerinin oluşmasında aktif bir şekilde görev aldığını belirten Akar, “Harbord’ın Orta Doğu misyonu, Atlantik’in her iki yakasında da beklenmedik bir etki yaratmış olsaydı uzun vadeli olacaktı.” ifadelerini kullandı.
“WILSON GÖNDERDİ”
Akar şöyle devam etti:
“Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından bazı grupların ve Ermeni lobisinin baskısı altında ABD Başkanı Woodrow Wilson, Türkiye’ye Harbord başkanlığında bir araştırma heyeti gönderdi. “Kendisine, alanlarında uzman 2 general, 13 subay ve sivil memurlardan oluşan toplamda 50’den fazla memur eşlik etti.”
“ENTELEKTÜEL DÜRÜSTÜLÜĞÜ VE NESNELLİĞİ ORTAYA KOYDU”
“Harbord’ın görevi her şeyden önce araştırma yapmaktı ve tam olarak da bunu gerçekleştirdi.
Bölgede 58 gün boyunca yapılan kapsamlı gözlem ve araştırmaların ardından, Harbord’ın askerî araştırma heyeti uzun bir rapor hazırladı. 1603 sayfadan oluşan ve propaganda ile sis perdesini aralamayı başaran rapor, Osmanlı İmparatorluğu ile Ermeni tebaasının savaş zamanındaki ilişkilerine yaklaşımında entelektüel dürüstlüğün yanı sıra nesnelliği de ortaya koydu.”
“ERMENİ YANLISI LOBİLER KARŞI ÇIKTI”
Yüzyıl geçmesine rağmen konunun hala tartışıldığını ve siyasi yankılarının devam ettiğini belirten Akar, o dönemde ABD’deki Ermeni yanlısı lobiler ve Türkiye’deki bazı grupların Harbord’ın bu misyonuna karşı çıktığını ifade etti.
“RESMİ KIŞKIRTMA OLMAKSIZIN…”
Akar, Harbord’ın kaleme aldığı raporda kullandığı, “Resmî bir kışkırtma olmaksızın eylemler gerçekleştirilmediğinde, kendi hâllerine bırakılan Türk ve Ermenilerin şimdiye kadar birlikte barış içinde yaşayabildiklerini gösterecek çok şey var.” ve “Beş yüzyıl boyunca aynı toprakta yan yana yaşamaları, karşılıklı dayanışma ve karşılıklı ilişkilerini açık bir şekilde gösteriyor.” ifadelerini hatırlattı.
Kullanılan resmi kışkırtma ifadesinin, zamanın büyük güçlerinin bölge ülkelerine karışması olduğunu ifade etti.
“RAPOR ERMENİ ZULMÜNÜN TESPİT EDİLMESİNE YARDIMCI”
Raporda, Osmanlı Ermenilerinin bugüne kadar Türkiye’nin hiçbir yerinde çoğunlukta olmadığı gerçeğinin de kanıtlandığını belirten Akar, hem raporun hem eklerin Ermenilerin, imparatorluğun diğer tebaalarına karşı işledikleri zulmünün tespit edilmesine yardımcı olduğunu söyledi.
“RAPOR, SÖMÜRGE OLUŞTURMA FİKRİNE SON VERDİ”
“Her şeyden önce General Harbord, Amerika’nın gelecekte böyle bir “resmî kışkırtmada” rol oynamayacağından emin olmak istiyordu ve General Harbord’ın raporu, bozguna uğramış Osmanlı İmparatorluğu’ndan bir ABD mandası, hatta bir sömürge oluşturma fikrine son vermeye yardımcı oldu.” ifadelerini kullandı.
“BU GÖZARDI ETMEK DEĞİLDİR”
Akar makalesine şu ifadelerle devam etti:
“Bu bakış açısı diğer imparatorlukların parçalanmasında olduğu gibi; Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde hem sınırları içinde hem de komşu coğrafyalarda meydana gelen büyük insani krizleri göz ardı etmek değildir.
Nitekim tehcirin yaşandığı Birinci Dünya Savaşı’nın zorlu şartlarında Osmanlı Ermenileri yaşamını yitirdi. Diğer Osmanlı vatandaşları da salgın hastalıklar ve göçlerin yanı sıra devlet otoritesinin zayıflaması sonucu artan çeteler ve silahlı grupların öncülük ettiği isyan eylemleri nedeniyle hayatını kaybetti. “Düşmanlık ateşini körüklemek benim arzum değildir. Nitekim günümüz dünyasında tarihten düşmanlık çıkarmak ve yeni karşıtlıklar yaratmak, ortak bir gelecek inşa etmek için ne kabul edilebilirdir ne de faydalıdır. General Harbord’ın raporunun Ermeniler, Türkler ve aslında tüm bölge halkları için daha barışçıl bir gelecek öngördüğünü söylemek yeterli olur.”
“RAPOR O DÖNEMDE BEYAZ SARAY’A GÖNDERİLMİŞTİR”
“Ayrıca tarihsel kayıtlara yönelik gerçeklere dayalı bir yaklaşımı benimseyenler, Harbord’ın raporunu Washington D.C.’deki ABD Ulusal Arşivler ve Kayıtlar Ajansında (NARA) bulabilirler. Raporun kopyaları o dönemde Beyaz Saray ve Senato’ya gönderilmiştir.”
“TEKLİFİMİZ HALA GEÇERLİ”
“Bu akademik kilitlenmişlik siyasi çözümsüzlüğün de fitilini ateşlemektedir. Dönemin Başbakanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2005 yılında Ermenistan Cumhurbaşkanı’na bir mektup göndererek tarihçiler ve bilim adamlarından oluşan ortak bir komisyon kurulmasını önerdi.
Öngörülen komisyon, araştırmasını Türkçe ve Ermenice olarak ve ilgili tüm üçüncü ülke arşivlerinde yürüterek bulgularını uluslararası toplumla da paylaşacaktı. Bu konuyu akademik anlamda bizzat araştırmış biri olarak, bu teklifin hâlâ geçerli olduğunu söylemekten memnuniyet duyuyorum, ancak Türkiye’nin bu teklife henüz bir yanıt alamadığını veya Ermenistan’ın kendi arşivlerini açmadığını görmek beni üzüyor.”
“GÜVENLİK VE İSTİKRAR FIRSATI TÜM BÖLGE İÇİN ÖNEMLİ”
“Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ateşkes, yeni bir sayfa açılabilmesi için önemli bir fırsat sunuyor. Ayrıca Türkiye, Şubat 2020’de Ermenistan’daki darbe girişimini reddeden ve kınayan ilk ülkelerden biriydi. Güvenlik, istikrar, barış ve refah fırsatı, sadece Ermenistan için değil aynı zamanda bir bütün olarak bölge için de gereken şeylerdir.”
“BİR ARADA YAŞAMA İMKANI BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKABİLİR”
“Belki Ermenistan’ın liderleri Türkiye’nin Ermenistan’a gönderdiği mesajlara kulak verip barışa yatırım yapmayı seçerlerse, siyasi ve ekonomik getiriler tüm bölge için üst seviyede olacaktır.
Türkiye, ABD gibi müttefik ülkeler de dâhil olmak üzere üçüncü ülkelerden, bu yeni anlayışı sağlamaya yardımcı olmasını ya da tarihî bir tartışmayı siyasallaştırma çabalarına karşı dikkatli olmasını istiyor. Net bir şekilde tercihimiz ilk alternatiftir. Çünkü ancak o zaman General Harbord’ın 1919’da rapor ettiği, tarih boyunca dayanışma ve bir arada yaşama imkânı bir kez daha ortaya çıkabilir. Ancak o zaman Harbord’ın görevi gerçekten bitmiş olur.”