Iğdır’da bulunan yaprak ve midye fosillerinin hangi türlerden olduğunun ve tarihi geçmişinin belirlenmesi için bilimsel çalışma başlatıldı.
Tuzluca ilçesine bağlı Alhanlı köyü kırsalında ve Aras Havzası’nda tespit edilen midye ve, aralarında palmiye yapraklarının da olduğu bitki fosilleri, vatandaşların yanı sıra bilim insanlarının ilgi odağı oldu.
Iğdır Üniversitesince oluşturulan grup, fosillerin bulunduğu alana gelerek bilimsel çalışma için bölgede inceleme başlattı.
Kayalıklardaki bitki ve midye fosillerini inceleyen akademisyenler, fosillerin bulunduğu alan ve etraftan örnekler alıp kimyasal ve karbon testleri yapmak üzere üniversiteye götürdü.
Fosillerin bulunduğu alandaki çalışmalara katılan Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma, AA muhabirine yaptığı açıklamada, fosillerin bulunmasıyla üniversite olarak bir ekip oluşturduklarını ve bunların araştırılması yönünde seferber olduklarını söyledi.
Bölgede literatür taraması yaptıklarını anlatan Rektör Alma, “Kağızman, Tuzluca ilçelerinin arasındaki Aras Havzası’nda ve Ermenistan sınırına yakın bir bölgede fosil esaslarının izleri olduğu söylenince yoğun bir çalışma içerisine girdik, arkadaşlarımız birkaç gündür bu bölgeyi tarıyor.” dedi.
Alandaki kayalıklarda çeşitli fosillerin tespit edildiğini aktaran Alma, “Ciddi anlamda detaylı bir çalışma gerekiyor. Bu nedenle paleontoloji uzmanı olan arkadaşlarla irtibata geçtik. Bugün de ciddi bir ekiple buradayız. Uzman arkadaşlarımız yetkin oldukları konularda çalışmalar yapacak. Bu çalışmaların sonucunda daha net bir bilgi paylaşılacak. Bulunan fosiller çok muazzam bir görüntü arz etmektedir. Ayrıca Iğdır Üniversitesinde bulunan müzemizde bu fosilleri de konuşlandırmak istiyoruz.” diye konuştu.
“Bölgede bulunan kalıntılar milyonlarca yıl önce yaşayan canlılara ait”
Iğdır Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Okan Özbakır da çalışma başlattıkları alandan aldıkları örnekleri üniversite laboratuvarına götürüp yaş tayinlerini, kimyasal testlerini ve karbon testlerini yapacaklarını ifade ederek, şunları söyledi:
“Çalışmalarımız sonucu bölgemizle ilgili daha detaylı bilgiye sahip olmuş olacağız. Bölgemizin jeolojik dönemler içerisinde suyla, denizlerle kaplı olduğu ortada ve daha sonraki tektonik hakaretlerin sonunda suların çekilmesi ve değişik jeolojik dönemlerde burada yeni yapıların oluştuğu ortaya çıkmaktadır. Bölgemizin daha önceki denizsel yapılardan sonra sedimantasyonu yaşadığı dönemden kalan bütün kalıntılar günümüze kadar fosilleşerek ulaştılar. Bugün bizim bulduğumuz kalıntılar da o dönemden, yani milyonlarca yıl önce burada yaşamış canlılara ve bitkilere ait kalıntılardır.”