25. Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nın (COP25) 2-13 Aralık tarihlerinde yapılan resmi toplantılarının ardından sonuç bildirisinde anlaşamayan BM üyesi 197 ülkenin temsilcileri, iki gün boyunca gece geç saatlere kadar müzakerelerde bulundu.
“Şili-Madrid Harekete Geçme Zamanı” başlığı altında kabul edilen sonuç bildirisi, iklim değişikliği zirvesinin 25 yıllık geçmişinde en uzun sürede çıkartılan bildiri olarak tarihe geçti.
İklim değişikliğiyle mücadelede ulusal çıkarları doğrultusunda farklı yaklaşımları olan ülkeler, küresel karbon emisyon miktarının dağılımı, çevresel bütünlük ve finansman konularındaki görüş ayrılıklarını aşamadı.
İklim değişikliğiyle mücadelede ülkelerin kıstas aldığı, 2015’te imzalanan Paris Anlaşması’nın 6. maddesinde yer alan, bu konuda ülkelerin iş birliğini artırmak ve iklim eylemine finansman sağlamak amacıyla piyasa mekanizması kurulması, Madrid’deki zirvede sonuca bağlanamadı.
BİLDİRİDE ÖNE ÇIKAN TEK MADDE KARBON EMİSYONLARI OLDU
COP25’in sonuç bildirisinde öne çıkan tek madde, karbon emisyonları miktarının dağılımının azaltılmasıyla ilgili ülkelerden 2020’de daha geniş kapsamlı taahhütler sunmasının istenmesi oldu.
Bildiride ayrıca Paris Anlaşması gereği 2020’da başlayacak eylem planlarıyla endüstriyelleşme öncesi döneme kıyasla küresel sıcaklık artışının 2 derecenin olabildiğince altında tutulması hedefinin korunduğu bildirildi.
Çevre örgütleri, COP25’i “beklentilerin gerisinde kalan”, “başarısız bir zirve” olarak değerlendirdi ve iklim değişikliğine karşı “uyarıları dikkate almadıkları ve harekete geçmedikleri için” politikacıları suçladı.
Normal şartlarda Şili’de düzenlenmesi gereken COP25, bu ülkede çıkan şiddet olaylarından dolayı güvenlik gerekçesiyle son anda Madrid’e alınmıştı.
26. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP26) gelecek yıl İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenecek.