İran’ın kuzeydoğusundaki Kuzey Horasan eyaleti ziyareti kapsamında kentteki yetkililerle bir araya gelen Ruhani, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ruhani nükleer anlaşma ile zenginleştirilmiş uranyumu yasal hale getirmeyi hedeflediklerini belirterek, “Bazıları nükleer anlaşmanın ABD’nin yararına olduğunu dile getiriyordu. Eğer böyle ise neden ayrıldı ve ‘Bu bizim için tarihin en kötü anlaşmasıydı. İran bu anlaşmada her şeyi elimizden aldı.’ açıklamasını yaptı?” ifadelerini kullandı.
Bu günlerde birçok müzakerede bulunacaklarını aktaran Ruhani, “(ABD) Yaptırımlardan vazgeçip müzakere masasına dönerlerse biz de döneriz. Bazen düşmanın doğru yola gelmesi için yumuşak konuşuyoruz ancak eğer etkili olmazsa sert bir şekilde konuşulmalıdır.” dedi.
Ruhani, nükleer anlaşmayı “tarihi büyük bir başarı” olarak nitelendirdi.
ABD’nin 12 yıl boyunca İran’ın atom bombası ürettiği ve yasalara aykırı faaliyet yürüttüğü yönünde iddialarda bulunduğunu hatırlatan Ruhani, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA) bu konuda açıklama yaptığını ve o dosyanın kapandığını kaydetti.
İran’ın Rusya ve Çin ile iyi ilişkilere sahip olduğuna işaret eden Ruhani, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin nükleer anlaşmadaki vaatlerini yerine getiremediğini ya da getirmek istemediğini ifade ederek, “Sabrımız sonsuz değildir ve artık taşmıştır. Stratejik sabrımızı AB ülkelerinin geç kalması nedeniyle karşı adıma çevirdik. Eğer onlar taahhütlerini azaltırsa biz de azaltacağız, eğer ihlal ederlerse biz de aynısı yapacağız.” diye konuştu.
“MEVCUT ŞARTLAR İRAN-IRAK SAVAŞI DÖNEMİNDEN DAHA AĞIRDIR”
İran’ın içinde bulunduğu durumla ilgili olarak “Mevcut şartlar İran-Irak savaşı döneminden daha ağırdır” değerlendirmesinde bulunan Ruhani, şöyle devam etti:
“Yaptırımların başladığı ilk aylarda bazı iş adamlarımız temel gıda ürünlerini getirmek üzere hükümetten düşük kurla doları aldı fakat istenen malı getirmedi. Bunlar malı getirmediği gibi doları da yüksek kurdan sattılar ve kendi halklarına zulmettiler. Bunlar bir nevi çetecilik yaptı ve düşmanlarımız da onlara yardım etti.”