◊ “Şuursuz Aşk” hayırlı olsun diyerek başlayalım. Öncelikle filme “evet” deme sürecinizi konuşmak istiyorum. Neydi sizi bu filme çeken?
– İsmail Hacıoğlu: Ben, Yusuf karakteri için kabul ettim.
◊ Senaryoyu okurken Yusuf karakterinden çok etkilendiniz yani…
– İsmail Hacıoğlu: Aslında Yusuf, senaryoyu ilk okuduğumda bu halde değildi. Sadece bir adam vardı ve yaşadığı olayların ortasında çaresiz kalmıştı. Bu dikkatimi çekti. Senaristimiz Umut Ertek’le “Acaba şöyle mi şekillendirsek?” diye konuştum. Sonra da süreci başlattık. Herkes bir ucundan tuttu hikayenin ve bugünlere geldik.
◊ Daha önce içinize bu kadar sinen, bu kadar etkilendiğiniz bir karakteri oynamış mıydınız?
– İsmail Hacıoğlu: Hepsi içime sinmiştir benim. Ama her zaman en son çektiğim daha çok heyecanlandırıyor beni. Şunu da söyleyebilirim; tüm rollerimin içinde beni en çok zorlayan Yusuf oldu.
EBRU’YLA BİR DAHA ÇALIŞMAYI DÜŞÜNMÜYORUM!
◊ Ebru Hanım, sizin projeye dahil olma süreciniz nasıl gelişti?
– Ebru Şahin: Ben Menekşe karakterini oynuyorum. Menekşe’nin yaşadığı şey ilk önce bana çok ağır geldi açıkçası. Ama sonra tedavi gördüğü hastanede Yusuf’la tanışması ve yaşama dönüş hikayesinden etkilendim, onu oynamayı çok istedim. Menekşe çok naif, kırılgan, tatlı ve gerçek bir karakter. Herkesin etrafında olabilecek biri aynı zamanda.
◊ İlk kez bu filmde beraber oynadınız. Ebru Hanım’ın oyunculuğunu nasıl buldunuz İsmail Bey?
– İsmail Hacıoğlu: Ben bir daha çalışmayı düşünmüyorum. (Gülüyor)
– Ebru Şahin: Neyse ki daha önce “İnşallah bu son olmaz” diye bir açıklama yapmıştı.
– İsmail Hacıoğlu: Ebru ile beraber daha nicelerine inşallah. Çok keyifliydi. Böyle sıra dışı karakterler üzerinden bir aşk hikayesi yaratmak kolay değil. O yüzden birlikte mesai harcadığım kişi benim için çok önemli.
◊ Siz İsmail Bey’le ilgili neler söyleyebilirsiniz?
– Ebru Şahin: İsmail’le başrolü paylaşma düşüncesi bile beni çok heyecanlandırmıştı. Gerçekten karşılıklı oynamayı çok istediğim biriydi. Oyunculuğunu çok beğeniyorum. Bu filmde oynadığımız karakterlerin yaşadığı, başka türde bir aşk. O yüzden stresli ve zor bir süreç geçirdik. Ama bence güzel bir uyum ve enerji yakaladık.
OYUNCULUK LİBİDO DEĞİL, AŞK İŞİDİR
◊ Adı üstünde; “şuursuzca” yaşanan bir aşkın hikayesi filmde anlattığınız…
– İsmail Hacıoğlu: Evet. Çok şuurlusunun da bir hayrı olmuyor zaten!
– Ebru Şahin: Aşkın pek şuurlu bir hali yok. (Gülüyor)
◊ Son dönemde bir libido tartışması çıktı. Can Yaman’ın “Başrol çiftinin libidosu yüksek olmalı” açıklamasına ne diyorsunuz?
– Ebru Şahin: Bence yanlış anlaşılmış bir konu. Oyunculuk, libido ile açıklanabilecek bir şey değil. Bunun bu şekilde tabir edilmesi çirkin. Oyunculuk libido değil, aşk işidir.
– İsmail Hacıoğlu: Gerçekten çok saçma.
◊ Siz hiç böyle bir şey yaşadınız mı daha önce; uyumsuzluk, libido tutmaması?
– İsmail Hacıoğlu: Libido tutmaması diye bir şey yok. Biz sevişmeye gitmiyoruz ki sete, çalışmaya gidiyoruz! (Gülüşmeler) Bu ne kadar cahilce bir söz. Ancak meslek dışında bir insanın söyleyebileceği bir cümle bu. Biz oraya ekmeğimizi kazanmaya gidiyoruz. 55-60 kişinin arasında, mesainin içindesin. Bu başka bir durum.
– Ebru Şahin: Hem partnere hem de mesleğe yapılan bir saygısızlık.
– İsmail Hacıoğlu: Tabii canım. Libido ne demek? Ne kadar ayıp bir şey! Karakterinle uğraş bu kadar, onu derinleştir. Ne diye milletin libidosuyla uğraşıyorsun? Çok saçma!
ONCA KÖTÜLÜĞÜN ORTASINDA YEŞEREN BİR UMUT
◊ “Şuursuz Aşk”a dönelim. Seyirci bu filmi neden izlemeli?
– İsmail Hacıoğlu: Libidomuz çok yüksek, ondan! (Gülüyor) Biz hikayemize çok inandık ve filme de öyle başladık.
Bittiğinde herkesin içinde aynı heyecan vardı. Güzel bir şey çıktı.
Seyircide aynı heyecanı görmeyi bekliyoruz şimdi. Filmden “Evet ben de aslında bu kadar iyi olabilirim, hayata bu kadar iyi bakabilirim” diye düşünerek çıkacaklar.
– Ebru Şahin: Tüm olumsuzluğun içinde yeşeren bir filizi, umudu görecekler filmde. Onca kötülüğün, kargaşanın ortasında yeşeren küçük bir umuda bile tutunmanın ne kadar değerli olduğunu, sevginin, aşkın iyileştirici gücü olduğunu görecekler.
– İsmail Hacıoğlu: Dünyanın şu günkü haline baktığımızda, insanların ne kadar sevgisiz yaşadıklarını görebiliyoruz.
Çocukların, kadınların başına gelenler… Umarım çocukların mutlu yetiştiği, kadınların mutlu olduğu bir ülke oluruz tez zamanda.
Filmde bu da olacak. Seyircilerin duygusal bir tatminle çıkacaklarını düşünüyorum salondan.
İSTEMEDİĞİM HİKAYENİN İÇİNDE DURAMIYORUM
◊ Bundan sonra sizi başka projelerde görür müyüz?
– İsmail Hacıoğlu: İnşallah. Libidomuz tutmuşken… (Gülüyor) Bunu da tutup başlık yapmazsın herhalde değil mi?
◊ Yapabilirim, söz vermeyeyim…
– İsmail Hacıoğlu: (Gülüyor) Şu an ikimizin de dizisi devam ediyor. Bu film vizyona çıksın, sonrasına bakacağız.
◊ Rol aldığınız “Çocuk” dizisinin Twitter’da “TT” olması eleştirildi. Ne diyorsunuz buna?
– İsmail Hacıoğlu: Bana komik geldi. Benim Twitter’ım bile yok. Bilmiyorum yani. O kadar ilgileniyorlarsa araştırır bakarlar.
◊ Diziye bu sezon da devam edeceksiniz değil mi?
– İsmail Hacıoğlu: İnşallah. Bakacağız. Hikayenin gidişatı çok önemli. İstediğimiz yere doğru giderse tabii ki devam ederiz. İstemediğim ve sevmediğim hikayelerin içinde duramıyorum çünkü. Hikayeler bu kadar uzun sürelerde kabuk değiştiriyor. Onların da yapacak bir şeyleri yok aslında, bu biraz arz talep meselesi.
◊ Ebru Hanım, sizin de “Hercai” diziniz devam ediyor…
– Ebru Şahin: Evet, reytinglerimiz çok güzel. İnsanların ilgisi çok güzel. Gittiği yere kadar devam edeceğiz.
“GÜZEL OLMUŞ” DEMELERİ GİŞEDEN ÖNEMLİ
◊ Gişeye dair bir beklentiniz var mı?
– İsmail Hacıoğlu: İzlensin diye çekiyoruz filmleri. Tabii ki çok izlenmesini umut ediyoruz ama rakam şu olsun diye bir şey diyemem.
– Ebru Şahin: Benim için insanlara “Güzel olmuş” dedirtebilecek bir iş olması önemli. Rakamdan çok geri bildirimi önemsiyorum ben.
– İsmail Hacıoğlu: Kesinlikle. Geri kalan, yapımcının ilgilendiği bir kısım.