Öncelikle Madrid’i Ankara’ya benzetenlerin, Barselona’yı da İstanbul’a benzetenlerin yanıldığını söylemek hata olur. Barselona’da deniz kenarında keyifli bir yürüyüşün tadını çıkartırken, Madrid’de başkent havasını hemen hissedebilir ve mükemmel mimarisi içinde kendinizi şehrin ritmine kaptırabilirsiniz.
Gelelim bu şehirlerin yapısına; Madrid’de artdeco binaların süslediği geniş caddeler (Callao Meydanı, Grand Via… ), uzun binalar gözükürken, Barselona’da Katalan mimar Gaudi’nin elini değdirerek güzelleştirdiği yapılar dikkat çekiyor. ‘Kemiklerin Evi’ anlamına gelen Casa Battlo ve o dönemin önemli iş insanı Pere Mila için tasarlanmış Casa Mila, Gaudi’yi anlamak için görülmesi gereken iki yer.
Çılgın bir gece hayatı sizi bekliyor
İspanya’da gece hayatının ve eğlencenin yeri çok önemli. Hem Barselona’da, hem de Madrid’de herkesin her gece dışarı çıkmak için bir nedeni var. Üstelik günlere göre özel partiler yapılıyor ve her günün trend mekânı ayrı… Barselona’da sahil şeridinde yan yana olan kulüpleri değerlendirebilirsiniz. Ancak eğer büyük gece kulüpleri size göre değilse, mutlaka gidilmesi gereken barlardan biri Espit Chupitos. Bu küçücük barda alevli shotlardan, rengârenk farklı tatlardaki shotlara 100’den fazla seçenek sizlere sunuluyor. Benim favorim ‘Finding Nemo’ isimli mavi içki olmuştu. Bu içkiyi, içindeki turuncu şekeri yutmadan içmeyi başarırsanız bir shot daha kazanıyorsunuz. Madrid’de ise mutlaka gitmeniz gereken gece kulübü, Kapital. 8 katlı mekânın her katında farklı müzik çalıyor. Hatta bir katta karaoke odası bile var!
Yemyeşil parklar
Avrupa’nın her yerinde olduğu gibi İspanya’da da şehrin merkezine çok yakın, büyüleyici parklar bulunuyor. Madrid’de en huzur bulduğum ve keyif aldığım yerlerden biri olan ‘Parque del Retiro’yu mutlaka görmenizi öneririm. 17. yy’da yalnızca kraliyet ailesi tarafından kullanan park, 1869 tarihinde halka açıldığından beri güzelliklerini sunmaya devam ediyor. İçerisinde yer alan küçük gölde kayık kiralayarak gezebilir, Cristal Palace’ı görebilir, yürüyüş yapabilir ve çimenlerde keyif yapabilirsiniz. Barselona’da mutlaka görülmesi gereken park ise Parc Güell. Gaudi’nin eseri olan bu meşhur park resmen peri masallarını andırıyor. İlk başta 60 evin olduğu bir site projesiyle başlayan yapı, uzun yıllar tamamlanamayınca parka dönüştürülerek tatlı bir rüyayı size yaşatıyor.
Bu yerleri mutlaka görün
İki şehirde de mutlaka görülmesi gereken, olmazsa olmaz yerler var. Madrid’de Sol Meydanı’nda kocayemiş ağacına uzanan bronz ayı heykeli ve kilometre işareti herkesin fotoğraf çektiği ilk yerler. Bunlar dışında Madrid’de bulunan Museo del Prado’da, Goya ve Velazquez’in eserlerini görüp, Reina Sophia müzesinde meşhur Guernica tablosunu incelemeden de olmaz. Barselona deyince akla ilk ‘La Rambla’ caddesi ve ‘La Sagrada Familia’ kilisesi geliyor. Gaudi’nin tamamlanamayan eseri olarak bilinen ve hayatını adadığı bu büyüleyici kilisenin tamamlanma tarihi ise 2026 olarak öngörülüyor.
Leziz İspanyol yemeklerinin tadı damağınızda kalacak
Son olarak yemek konusuna gelelim. İspanyolların spesiyelleri soğuk çorba gazpacho, paella, patatas bravas’ı deneyin ve yanında da bol bol sangria içmeyi unutmayın. Denizden babam çıksa yerim diyorsanız deniz mahsüllerini Barselona’da denemenizi öneririm. Tapas konusunda ise iki yer de çok başarılı. Madrid’de özellikle La Latina bölgesindeki tapasçıların üstüne tanımam.
Her iki şehirde de restoran ve pazarlar mevcut. Bu pazarlardan yemek tadımı yapmadan sakın ayrılmayın. Madrid’de Mercado San Miguel, Barselona’da La Ramblas’ın üzerinde yer alan Mercat de la Boqueria’ya giderek keyifle gezinebilir ve tadım yapabilirsiniz.